484 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Beni epey zorlayan bir kitap.İlk sayfalarda kitabın içine girmekte zorlandım.sonra işler daha karmaşık bir hal aldı.Karakter ve olayların yoğunluğundan dolayı çok dikkat istiyor. Kitaptan çok kitabın yazılma sürecinden etkilendim diyebilirim.Gogol manik depresif psikoz hastasıymış.Birinci cildi yazdıktan sonra hastalığının krizlerini yaşamaya başlamış.Birinci ciltte hep olumsuz karakterler yazdığını düşünen yazar ikinci cilde olumlu karakterler üretmek istemiş ama olmamış.Bundan dolayı Ölü Canlar'ın ikinci cildi Gogol'u çok bunaltmış.Bu esnada hastalığı da devam ediyormuş.Hem ruhsal sıkıntılarına deva bulmak hem de Ölü Canlar'ın ikinci cildiyle ilgili kilitlenmişliğini aşmasına yardımcı olur umuduyla Hac'ca bile gitmiş yazar.Ancak bu durumda hayal kırıklığıyla sonuçlanmış.Üzerinde on yıldır çalıştığı ikinci cilde ait bütün el yazmalarını ateşe atmış.Ancak bir kısmı ateşten kurtarılabilmiş. Yanıp yok olan romanıyla birlikte yaşamın anlamı da yok olmuş Gogol için ve resmi belgelere göre kendini aç bırakarak öldürmüş.Bir nevi intihar.Benim okuduğum basımda birinci ve ikinci cilt aynı kitapta toplanmış.İkinci cildin bir kısmı yandığı için yanan ve tümüyle okunmaz hale gelen kimi sözcükler ve satırlar Rusça basım editörlerince tamamlanmış. Klasikler hep hüzün veriyor bana nedense ;) Okuyun derim...
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202223.8k okunma
Senden sonra da bir hayatım oldu, yaşadım, evlendim, bedenim başka birinin bedenine yaklaştı, başka bir el dolaştı vücudumda, başka birinin kokusu sardı etrafımı... Ama bu aşk değildi, aşk haram oldu bana, aşk hep uzağımda kaldı, bedenim, ruhum bir daha aşk nöbetine tutulmadı. Sen varken, yüreğimde senin aşkın vardı, kokunu hissediyorum. Ceco... Senden sonra aşkın ilahi bir düş olduğunu anladım, ruhun cenneti olduğunu... Seni kaybettikten sonra anladım bunu.
Reklam
ve keşke o iş görüşmesi için gittiğim orta yaşlı tatlı hanım bana "üç yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz" dediğinde "eğer geri dönerse ve ben bu süre zarfında zarif bir intiharın egemenliğinde olmaz isem sevdiğimin koynunda deseydim. "neden kimse tanrıdan tanrı olmayı dilemiyor" diye sorup kapıyı çarpıp çıksaydım sonra. ama bir tanrı olsaydık o zamanda, (bu da en masum yanımızdır esasında) yılmaz mıydık sevginin fazlasından? kitaptaki en vurucu cümleye parmağımızı dayayıp, çekirgenin o destansı havası ile yılmaz mıydık? ibrahim emre günay
Memet vardı, benim bu mahrumiyet bölgesi tepede tek arkadaşımdı. doğru düzgün yaşıtımız çocuk da yoktu zaten,bi ikimiz işte.kız memet derdim, korkağın tekiydi. kurbağa yakalamayı, ağaçtan kılıç yapmayı ,ben öğretmiştim ona.ve de karınca beslemeyi ...karıncalarımız vardı yandaki arsada. önce dedim ki: uzun zaman sadece izleyeceğiz ve hangisinin
Kaç gün kaybetmişim? Ne zaman dalmışım o suyun içine? Ne zaman “tamam, daha fazla nefesimi tutamıyorum” diyip çıkmışım sudan? Evet, hesaba göre 3010 gün kaybetmişim. Daha doğrusu 3010 gün kaybetmek değil de, yaşamamış olmak… 3010 gün yaşamamışım. Peki, o kadar güne yetişebilecek miyim şimdi? 3010 gün boyunca okuma ihtimalimin olduğu kitaplar,
GÖRÜNMEZ ALFABE (KADINLARIN ÜLKESİ) Artık ben de susmayı öğrenmiştim ve öğrendiğim gün hayret etmiştim nasıl olmuş da bunca zaman bu görünmez alfabeyi ezip geçmişim diye. Susma kapısının eşiğine gelince biraz duraksamışım, betim benzim atmış(öyle diyor içeridekiler). Çünkü içerdeki hiç kimse yabancı değildi bana: annem, ablam, hayalimdeki antika köşe, balkonum, takamadığım küpelerim, gece lambasının loş ışığı, arkası vuran ayakkabım. Herkes, hepsi içerdeydi. Peki, ben niye bu kadar geç kalmışım ki? İçerde sessiz alfabeyle anlaşıyordu herkes ve dışarı çıkma zamanı gelince birbirlerine göz kırpıp öyle çıkıyorlardı. dışardaysa ne antika köşe annemi tanıyordu, ne balkonum küpelerimi, ne ben loş ışığı, ne de ayakkabılar ablamı. Garipsemedim. Sırdı bu susma kapısı, sessiz alfabe. O günden sonra her küçülmede, aşağılamada, utançta üzüntüde o sırra yöneldim loş ışık ve antika köşemle birlikte.
Reklam
418 syf.
8/10 puan verdi
Ahmet Ümit kitaplarını severek okumuşumdur hep..sonra ara verdim çünkü sonunu bağlamak kolay oluyor hep aynı yazarın kitaplarını okuyunca..uzun bir aradan sonra Beyoğlunun en güzel abisi iyi geldi..Bu romanın da biraz kendini tanıtmış (romanlarını),gezi olaylarını taraflı da olsa ele almış ve çok güzel noktalara değinmiş...bu sefer katili çok gizlememiş daha doğrusu diğer romanların da sırf şaşırtmak için katille ilgili en küçük ayrıntı bulamazken bu kitabında size de katili bulma şansı tanıyor...en güzel kitabımı belki hayır ama okurken sıkılmayacağınız bir polisiye..kitap da ki bazı eksikliklerden de bahsetmek istiyorum:1.olay 3 gece de çözülüyor ancak yazar 4 5 kere akşam yemeği yiyor 3 4 gün zamsn diliminde yaşanmayacak yoğunlukta olaylar yaşanıyor 2 Civan sol bacağından yaralaniyor ama sağ bacağı aksiyor daha vardı bikaç dikkat çekici olay ama şimdilik bunları hatırladım
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
Beyoğlu'nun En Güzel AbisiAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935.9k okunma
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.