520 syf.
10/10 puan verdi
• MASUMİYET MÜZESİ •
Selam kitap dostlarım ☻ Çok ama çok güzel bir roman ile karşınızdayım. Hemen konusundan bahsedeyim. . “ 1975 yılında bir İstanbul aşkını okuyoruz. Zengin bir ailenin oğlu olan Kemal ve uzaktan akrabaları Füsun’ un Masumiyet Apartmanı’ n da başlayan yasak aşk hikayesi. Kemal nişanlanma arifesindedir fakat bir gün bir dükkanın
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202242,1bin okunma
365 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle benim okuduğum yayınevinde(alter yayınları) inanılmaz derecede yazım hatası var diyebilirim ama okumayı etkiliyor mu dersek kesinlikle hayır. Yine de yayınevinin biraz daha özen göstermesini beklerdim. Kitabın incelemesine geçecek olursam, Weber’in düşüncelerine katılalım veya katılmayalım, bu eserin ciddi bir inceleme ürünü olduğu
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin RuhuMax Weber · Alter Yayıncılık · 20121,258 okunma
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mecburiyet Zweig'in savaş karşıtı görüşlerinin bir başkaldırısı niteliğinde.I. Dünya Savaşı sırasında yaşananları Ferdinand üzerinden ideolojileriyle aktarmıştır.Ferdinand savaşa katılmak istemediği için ülkesinden ayrılıp İsviçre'ye yerleşmiş bir asker kaçağıdır.Bu kaçışı aslında kendi iradesinden kendi boyun eğmişliğinden bir kaçıştır.Çünkü:
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162,7bin okunma
84 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bile bile sevmek
Yaşamak sessizce. İki kavram ile karşılaşıyoruz. İkisi de bir yandan sorgulamalara bir yandan da acılara bulanmış. Yaşamanın anlamını kaybetmekte buluyoruz. Hani değerini anlamanın kaybetmekten geçtiği o bilindik ama kulak kapatılan o gerçeklikten. Yalnızlığı ise birinin yanında bulduğumuz huzuru artık başka hiçbir yerde bulamadığımız zaman yaşıyoruz. Bizi yalnızlıktan kurtaran eşyalar, nesneler ve hatta insanlar değildi. Bu kadar yalnız insan varken hala yalnız olabilmemiz işte bundandır. Yalnızlık ortak paydaları paylaşacak birilerini bulamamaktır. İşte şairimiz bu gerçekleri acı bir tecrübe ile öğrenmiştir. Hatice’sini kaybetmekle… Nedir ki güzellik? Saklayabiliriz onu 2 kısa 2 uzun çubuk çerçeveler arasına ama aynı huzuru verir mi hala güzelliği taşıyan insana dokunamadıkça? Güzellik göreceliydi ama güzeli gören gözlerin kişiye verdiği hisler özeldi. Bu özelden mahrum etmek güzeli güzelliğinden mahrum etmezdi ama artık gören gözlere kabuslu geceler yaşatmaya yeterdi. Sevmek sahipken cennetleri kaybettiğinde de cehennemleri yaşamaktı. Cennetlik bin yılımız olsa da sevgiyle, kaybetmekle başlayan ilk dakikalar bile unutturuyordu o huzurlu bin yılları da dakikalar artık bin yıllık acılara denk geliyordu. İnsan ya sevmemeli, ya da severken göze almalı kaybedeceği günü. Sevmemek akıllıca olurdu. Kaybedeceğini bile bile sevmek ise asıl sadakat. Bir dost tavsiyesi olarak görün bunu. Sevdiğinizden ayrıldıysanız uzak durun bu eserden. Lakin bu ayrılık mekanlarla değil zamanla denkleşen türden olmalı. Bir şekilde ulaşabileceğiniz kaybetmelerden bahsetmiyorum. Sonsuz hiçliğe yol almış yolculardan olmalı bahsettiğimiz.
Yaşıyoruz Sessizce
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201613,1bin okunma
252 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Ankara bu ay atölye çalışmamızda inceleyeceğimiz bir kitap.Kitabı ilk okumaya başladığımda çok hoşuma gitti.Milli Mücadele yıllarını ( Ankara'sını) anlatan bir kitap okuyacağımı düşündüm.İkinci bölümde savaş sonrası yıllara atladığını görünce şaşırdım. İlk bölümün karakterlerinden kahraman Miralay Hakkı Bey'in komisyon alan bir aracıya dönüşmesi ( Meclis İdare Reisi iken) çağdaşlaşmayı bol içkili danslı partilerlerde araması şaşırttı beni.Aynı şekilde ilk bölümdeki milletvekili Murat Bey de sosyetede yer kapma mücadelesi veren, arsa spekülasyonu ve taahhüt işleri ile zenginleşen samimiyetini kaybeden bir şahsa dönüşür. Tutucu Şeyh Emin bile kendince modernleşir. Cumhuriyet sonrası, ideallerin terkedilip yozlaşması anlatılıyor ikinci bölümde. Üçüncü bölümde ise Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun görmek istediği hayali Ankara anlatır. Romanın kadın karakteri Selma Hanım'ı çok takdir ettim.Her bölümde başka biri ile evlidir.Kafasına uymayan erkeği boşar.️Son eşi Neşet Sabit idealisttir. Yakup Kadri Neşet Sabit'in bakan olmak için CHP'den ayrılıp, DP'ye geçişini Panorama kitabında anlatıyormuş.Onu da okuyacağım umarım. Yüz Yılın 100 Türk Romanı kitabında Fethi Naci'nin Ankara romanı üzerine oldukça sert bir eleştirisi var. Naci'ye göre Ankara romanı Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun en kötü romanıymış. "Tek şefe sonsuz bir hayranlık, halka ve demokrasiye inançsızlık, o dönemin çoğu yazarları gibi Yakup Kadri'ye de egemen." diyor Fethi Naci. Bir tez romanı denilebilir sanırım Ankara için.
Ankara
AnkaraYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,588 okunma
68 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Aşk'ın naif hali...
Kısacık kitaba sonsuz duygu ve koca bir yaşam sığdırmayı başaran yazar deyince aklıma Stefan Zweig’dan başkası gelmiyor artık. Satranç ile beni fazlasıyla etkileyen yazar, “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” ile kendi çektiği çıtanın ötesine geçmeyi başardı bile. Bir erkeğin, adından bile bahsetmeyen bir kadının ağzından, aşkı böylesine naif ve ince
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022227,4bin okunma
Reklam
427 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.