çünkü insan yaptığı şeyden sonuç beklediği müddetçe bu alanda çok daha fazla hüsran kaynağı vardı.
Sessiz Haykırış
Ayrı Gayrı -...Bir kez daha anladım ektiğini biçemiyormuş insan. Oysa biz umut ekmiştik dostluğa dair. İyi niyetle sulayıp emekle yetiştirmiştik hasat vaktine. Sonuç hüsran oldu yine. Umut tohumlarımızdan vefasızlık çıktı. Bol bol nankörlük açtı dalları. Kökleri fışkırdı topraktan ve darmadağın etti tırnaklarımızla kazıdığımız yolları...
Sayfa 43 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Duygusal zekanın önem kazanmaya başlaması
Duygusal zekanın önemini şöyle bir örnekle açıklayalım: Harvard Üniversitesi en iyi öğrencilerin 10 sene boyunca izlemeye alıyor, hayat başarılarına bakıyor. Sonuç hüsran. Okul başarısı çok yüksek olan öğrenciler neden hayatta başarılı olamıyorlar? Çünkü bu İnsanlar duygularını ve diğer insanlarla olan ilişkilerini yönetemiyorlardı. Yanlış şeyleri seviyorlar, kendilerini tanımıyorlar, yanlış kararlar verip entelektüel enerjilerini boşa harcıyorlardı.
Benim gibi uzun bir süre ve yıkıcı bir şekilde âşık olmuş birisi, yanlış olduğunu bildiği bir mantığı, bir hareketi, sonunun hüsran olacağını bile bile sürdürmeye devam eder, zaman geçtikçe yaptıklarının yanlış olduğunu daha da açık görür. Bu durumda, insanoğlunun üzerinde durmadığı ilginç şey, mantığımızın en kötü günde bile hiç susmaması, tutkunun gücüne karşı çıkamasa da, yaptıklarımızın çoğunun aslında aşkımızı ve acımızı artırmaktan başka bir sonuç vermeyeceğini dürüstlükle ve acımasızlıkla bize fısıldamasıdır.
Sayfa 215 - Yapı Kredi Yayınları - 35. BaskıKitabı okudu
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Hayatın içinde ne kadar koşarsak, ne kadar hızlı gidersek o kadar rızık edineceğimiz, o kadar mal, mülk biriktireceğimiz yanılsamasına sahibiz ama siz diyorsunuz ya, "Rızık takdir edilen kadardır." Yine de bilinçaltında bir şey, bir dürtü insanı zorluyor, kamçılıyor, sanki ne kadar ileri giderse o kadar altın toplayacakmış hissine kapılmasına yol açıyor. Padişah, teveccühüne mazhar olmuş birine "Dile benden ne dilersen," diyor. Kişi, mal mülk istiyor. Padişah da, "Ben şu parayı havaya atacağım, yere düşene kadar başlangıç noktasına kadar çevrelediğin yerler senin olacak" önerisini getiriyor, sonra parayı çok yukarılara atıyor. Kişi başlıyor koşmaya, koştukça daha fazla koşmak istiyor. Sonra para düşüyor, o çok uzaklarda kalıyor ve hakkını kaybediyor. Insanın yarışı da buna benziyor. Biz o para hep havada kalacak sanıyoruz. Daha da ileri, daha da hızlı gitmek istiyoruz ama sonuç hüsran oluyor.
Dünya Marksizm'i denedi!.. Hem de defalarca denedi. So­nuç her seferinde hüsran oldu. 100 milyona yakın insan, devrim­lere, gulaglara ve "kollektivizasyon"lara kurban gitti.
Sayfa 87 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Reklam
204 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.