Türkçülüğün Önemli meseleleri
Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet halinde birleserek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bunun değismeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık. Soyculuk, ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkelindeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy suuruna karsı bir koruma tedbiridir.
Mahmud Bey sorunu barışçıl bir şekilde çözmek için gönderilmiş, fakat Eşref hapishanenin boşaltılmasını emretmişti. Dolayısıyla İsmet, Eşref ’in Ankara’ya çağrılmasını tavsiye etti. İlginç bir şekilde, Eşref ’in yazıları arasında kendisinin Ankara’da Mustafa Kemal’le gecenin ilerleyen saatlerinde yaptığı, Adapazarı’na nasıl yaklaşması
Reklam
O Rabbin ki bazen istediklerini aynen verir. Bazen zamanı olmadığını söyler, erteler sonra verir. Bazen istediklerine sen hazır değilsindir, hazır olduğunda verir. Bazen verilecek olan senin için henüz hazır değildir, belki o hazırlanıyordur. Belki istediğin senin için hayırlı değildir. Rabbin onun hayra dönmesini bekliyordur. Bazen de bu dünyada vermez, seni bununla imtihan eder, bir sonsuz da sonsuz mutluluğa gark eder bilemezsin. Ne çok şey var değil mi bilemediğin? Ama rabbin hepsini biliyor Feride Sabret!
Sayfa 156Kitabı okudu
Kahire
Eşref ’in Kahire’de geçirdiği zaman İngiliz bürokrasisiyle temaslarını yoğunlaştırdı. Bu karşılaşmalar kendisinin İngilizlere ve İngiliz imparatorluğuna duyduğu takdiri baltaladı. Kötü yemek, saygısızca tavırlar ve tuvalet mahremiyetinin ihlal edilmesinin de dahil “skandal muameleler” bu konudaki düşüncelerini yeniden gözden geçirmesine yol
İmralı Cezaevinin eski müdürü konuşuyordu. Müdürün anlattığına göre, 1961’de Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idama mahkum edildiklerinde onları asmak için iki cellat bulmuşlar. Bulunca da, cezaevi müdürünün odasına getirmişler bu cellatları. Onları karşısına alarak, söz konusu işi yapıp yapamayacaklarını bir kez de cezaevi müdürü sormuş. Yaparız, demiş adamlar da. Ardından, gerekli belgeler oracıkta düzenlenmiş, cellatların adları soyadları yazılmış ve imzalatılmış. Cezaevi müdürü, depo sorumlusunu çağırarak, cellatlar ne tür malzeme istiyorlarsa ver, demiş daha sonra. Böylece, depo sorumlusu ile birlikte cellatlar müdürün odasından çıkmak üzere kapıya doğru yürümüşler. Ne var ki, hem yürüyor hem de arada bir dönüp geride kalan müdüre doğru bakıyormuş cellatlardan biri. Derken, kapıya varınca durmuş bu cellat; sıkıntılı bir şekilde dönmüş, yine müdürün yüzüne bakmış ve bir şey diyecekmiş de diyemiyormuş gibi yutkunmuş. Ondaki bu tuhaflığı gören müdür de, bir şey mi var, ne oldu, diye sormuş o sırada. Var efendim, demiş cellat. Ardından da, az önce imzaladığımız belgelerde adlarımızın yanında cellat yazıyordu, demiş. Evet öyle yazıyor, cellat değil misiniz, diye sormuş müdür. Cellat bir an duraksamış o sırada. Sonra, iyi de efendim, öteki arkadaş daha önce kimseyi asmadı ama ben vaktiyle Börekçi Hüseyin’i asmıştım, bu yüzden benim adımın yanına başcellat yazılmalı, demiş.
Müteakip hadiseler, resmiyette Balkan Savaşları’ndan sonra kurulacak (Eşref daha sonra yeniden kurulduğunu söyleyecekti) ve imparatorluğun son yıllarında ekseriyetle dramatik ve trajik sonuçları olan kritik bir rol oynayacak Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya çıkışında Libya’daki sürecin mühim bir aşama olduğunu gösterecekti. Enver, Eşref gibi fedaî
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.