Emekli Teğmen Nazım Ata’nın karşılaştığı işlemler de oldukça ilginçtir. Nazım Ata, Ankara’da 28’inci Tümen’de görevliyken, bazı “sayın muhbir vatandaşlar” tarafından ihbar edilir. Devir 12 Mart devridir. Genç teğmen, hemen tutuklanır.
Suçluların arasında ikisi çok ilginçtir. Birisi “sosyalist düzende müteahhitliğin bulunmadığını” söylemesi, ikinci
Kimi güneşle düşünür
Van Gok olur.
Kimi yağmurla düşünür
Şopen olur.
Kimi iki kere ikiyle...
Aynştayn olur...
Kimi de sadece insanlarla düşünür
Ama sadece insanlarla.
İşte o eşşoğlueşşek
Adam olur, adam.
“Eğitimsiz insanların Yunanca ve Latince deyimlere özel bir saygıları vardır. Otoriteleri gerektiğinde sadece çarpıtmakla kalmayıp açıkça tahrif edebiliriz ya da tamamen kendi uydurduğumuz bir şeyi alıntı gibi gösterebiliriz: Karşı tarafın çoğunlukla elinde kitap yoktur, zaten onu nasıl kullanacağını da bilmez.”
Say Yayınları'nın felsefe çevirilerine bayılıyorum. Gayet anlaşılır oluyor.
Bu kitapta Şopen reis bize reenkarnasyonun idrak edilebilir boyutlarını anlatmış. Ezoterik öğretilerin hepsinde olan bu inancı irdelemek için güzel Bir kaynak çıkmış ortaya.
Ölümün AnlamıArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20121,029 okunma
Bir kadın çoğu kez çirkin bir erkeği sevebilir, oysaki kusurlarını kendisi gidermeyeceği veya telafi edemeyeceği için erkeksi olmayan bir erkeği asla sevemez.
Dranas demişti ki: "Bu tespit kanıma dokundu! Artık bizim cenaze merasimlerimize bile Batı gelenekleri bulaşmaya baş- ladı. Bazı ünlülerimizin cenazelerini, Chopin'in (ok: Şopen) ölüm marşıyla kaldırıyoruz. Batılılar gibi cenaze başında nu- tuk söylüyoruz. Batılılar gibi saygı duruşunda bulunuyoruz. Siyahlara bürünüyoruz. Bir tek istavroz çıkarmamız noksan kaldı. Yakışır mı bunlar bize?"
Yakışmıyor elbette diye cevap vermiştim. Şimdi bir de ölülerimiz için saygı duruşuna geçerken, Batı dünyasından bize, borazan öttürme âdeti bulaştı. Bin kere, milyon kere ayıptır. Bütün bunlar, bir aşağılık duygusunun saçmalıklarıdır. Batılılıarın geleneklerine hiçbir şey demiyorum. Adamları saygıyla karşılıyorum.Ama o geleneklerden bize ne? Hani Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür! demişti? Bizim kültürümüzde var mı ölülerimizin ruhları önünde put gibi durmak,borazan üflemek?
Sosyolojik bir kapsamı olduğunu düşünmesem de bu herif iç dünyadan anlıyor. Dehayı ve sıradanı; çok net, içeriden, daha derinlikli bir yerden aktarıyor. Günlük hayatın felsefesi için tamamen kaynak olmasa da, büyük bir yardımcı kaynak olur herhalde. Biraz gözlem sevenin okuyacağı türden.
Bir kaç alıntımı da buraya not etmek istedim:
“ cesaret ve kararlılık olarak görünen böyle bir enerji, bir de kabiliyetli ve kendisini kolayca izah eden bir akılla, doğru bir yargı gücüyle, bir parçacık zekilik ve kurnazlıkla bir araya geldi miydi, işte size bir devlet adamı yahut Ordu Komutanı.”
“Deha Çifte akla sahip bir kimsedir “
“Güzel Sanatlar şiir ve felsefe alanında bir milletin ürettigi eserler, işte sahip olunan bu akıl fazlasının sonucudur “
“Şairin soyut kavramlar sayesinde, seziş-kavrayış anını ifade ederek ve dolayısıyla onu açık bilince getirerek, tam ve doğru şekilde yeniden uyandırmasını mümkün kılan, bu yansıtıcılıktır. Benzer şekilde başkalarının sadece hissettiği her şeyi onun sözcüklerle dile getirmesini mümkün kılan da aynı şeydir.”
“Kendi özel hayatlarında insanlar; her zaman bir insanın göründüğü gibi olduğu ilkesini düstur edinirler. Fakat bu ülkeyi uygulamada güçlükle karşılaşılır.”
“Asil anlamında sıradan sözcüğü tüm türe özgü ve bütün tür için ortak olan şey anlamına gelir. Bir başka söyleyişte türün doğuştan sahip olduğu şey demektir.”
Kimi güneşle düşünür
Van Gok olur.
Kimi yağmurla düşünür
Şopen olur.
Kimi iki kere ikiyle ...
Aynştayn olur.
Kimi de sadece insanlarla düşünür
Ama sadece insanlarla.
İşte o eşşoğlueşşek
Adam olur, adam.
Sayfa 392 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Şopen emmim kızgın yine düşünmenin gereksiz kılındığı seri okumalara. İnsanlarin söyleverine bir katkisi olmaycaksa eğer bir düşünce kıvılcımı ateşlemeyecekse ve kuru kalabalığın üyeleri olmaya devam edecekse birey önüne gelen herseyi lezzet almadan ögüten makanik bir domuzdan farki yoktur diyor. Tekrar ve tekrar sanatın değerine değinmekte
youtu.be/ENEn_kwoxGo?si=...
öyle ki sadece pazarları okumaktan hoşlandığım kitaplarım vardır. fassbie ve smith gibi. yahut bir ressam eşlik eder bana…bitkilerime muhakkak pazarları sularını veririm, genelde kaktüsümsülerdir ve pek suyu sevmezler. mutfağın ufak balkonundaki mor koltukta otururum, arada gözüm karşıdaki dağa ve gökyüzüne kayar. bazan da şopen dinlerim . mutluluğu çok uzakta aramamam gerektiğini bazan benim de bana yetebileceğini düşünürüm. hepsi bu kadardı. teşekkür ederim. aaa bu arada fotoğraf çekmeye , ışığı yakalamaya bayılırım. bohem hayatın sayıklamaları gibi gelir bana…