Anneme özlem...
Bundan beş, altı yıl önceydi… Bu zamanlardı yine. Mayıs'ın ilk haftası geçmiş. Galatasaray’ım şampiyonluğa adım atmak üzereydi. Arkadaşlarla sözleştik, akşama Taksim'de şampiyonluk kutlamalarına katılacaktık... İşten eve geldim. Cumartesi akşamüzeri, koltuğa yaslandım... Televizyonda birbiri ardına sıralanmış kapitalizmin "anneler
Keman
 KEMAN Derin bir uykudan uyanır gibiydim. Gözlerimi açmadan evvel iyice kendime gelmeyi bekledim. Etrafa bakındım. Bulunduğum yer tanıdık değildi. Neredeydim? Ne olmuştu bana? Bir türlü çözemiyordum. Yattığım yatağın hemen yanı başında bulunan pencere bir koruluğa bakıyordu.  Ama ne ev ne de bu koruluk bana aşinaydı. Karnıma bir sancı girince
Reklam
"şehir de sorulmakmış meğer kendinden"
ankarayı kendime sordum. ankara bana kendimi sordu. eskitilmiş günlerde küflendik sanki birlikte. gökyüzü kilitlenmiş bir yeryüzünde yaşadım ben. saçlarım hep gitti benden. istanbul bana kendimi sordu. ben istanbulu kendime sormadım. o bana sordu. o beni dinledi. ben onu içimde tartamadım. yaşadıkça birbirimizi ben bir yerler eğildim, dağıldım, serpildim. saçlarımı sevdim. tamam. bazen. evet. oldu bazenlikler. ama sevdim. iki gün önce aradı. ankaradan. hiç kopmuyor bağımız. -başka bir evrende dedik. olurdu bizden. o evren bu evren değil.- ona da dedim. pişman değilim hiçbirinden. iyi ki yaşandı. iyi ki şimdi oldum ben. sürekli bekleyen bir trenim var gibi. ondan ağır geliyor belki yolculuk. seni arama düşüncesi bile bana iyi geldi, iyileştim dedi. ben o an nefes nefeseydim. yetişecek yerim yoktu. ağaçlı yolumda ortaköye yürüyordum. bu anı hatırlamak istiyorum. sakin ses tonunu. konuşmalarımız bana ankarayı hatırlatıyor. ankara yanıma gelip oturuyor. istanbulda koştururken onu hissediyorum. kucaklamak istiyorum. iteliyorum. kayıp bir baba resmini ayraç olarak kullanıyorum. seni çok seviyorum demek istiyorum kalbimde izi olan herkese. bir avuç insanım. benim insanlarım. yüreğimde örtünüyorlar. itelediklerimi kucaklıyorlar bazen. bilmeseler bile. yine de geceleri sevgilerin provası oynanıyor rüyamda. kopamıyorum ankaradan. içimi kemiren odalarda uyanıyorum gündüzleri ordan oraya giderken. en zayıflığımın üzerinden gidiyorum. kendimi ordan tamir ediyorum. acıta acıta. annem beni tutsa. geçmiyor. kendimi tutmaya çabalıyorum. turuncu bir battaniye altında beni saran herkesi unutup kendime sarılmaya çalışıyorum. istanbulu giyinip ankarayı soyunuyorum.
İnziva
Sen içimde sessiz bir inzivaya çekildin, Seni sana bir defa sordum! Senin son bakışlarını, Beni susturdu... Anladım ki! Karşılıksız da olsa, Seni sevmek güzel bir şeydir. Seni hiç kimseye anlatamadım; Duygusal olan kalbimin şiirsel ritmi, Seni kaleme döktürdü, Belki birgün okursun, Ya da okumasın, Ama bu senin inzivaya çekilmiş hali; Ben de hep suskun kaldı. Ben senin merhametsizliğin inzivasın çekiyorum... Sen ben de hiç kalmadın, Ama ben seni kendime bıraktım, Sol yanımı sızlasanda, Gözyaşlarım hep uzaklarda sel oldu, Belki karşılığı olmayan bir şiirde seni anlatmak istedim, Ya da sen buna hiç değmezdin, Ama kalbime hâkim olamadım; Nice seven sevdiğine kavuşmadı... Galiba bu kervanın son yolcusu bir de ben oldum, Olsun! Hayat hep sonla mutlu olacak diye bir şey yok.
Bir sabah DÜNYA boşken kalkıp sordum kendime Neyin var taşınacak? Kimin var sen gidince aklı sende KALACAK ?
İşte tam şu andı ...
... "Sadece çok uzak bir gelecekte bana faydası olacak kitapları, genel okuma çizgimin dışında kalanları ve bir kez okuyup da bir daha yıllar boyu, belki de hiçbir zaman kapağını bile açmayacaklarımı neden evde tuttuğumu defalarca sordum kendime."
Kâğıt Ev
Kâğıt Ev
Reklam
Doğduğumuzda, bu dünyaya geldiğimizde, sanki ömür boyu sürecek bir sözleşme imzalamış gibi oluruz, fakat günün birinde, bunu benim adıma kim imzaladı, diye sorabiliriz, ben bu soruyu kendime sordum,…” -Jose Saramago
Sonra geriye çekilip olanları izledim. Kendime sordum; Ben gerçekte kimim, Benden geriye ne kaldı... Geçmiş hayatıma dair gözyaşı döktüm; Yarısı ihanete uğramış, diğer yarısı yanılsama içinde...
Ne yalnızlıktan korktum, ne ölümden. Ne seni anlattım ne kendime sordum Aramadım.sadece kaçtım
O kadar şey oldu ben sadece kendime neden diye sordum herşeyden ben sorumluyum bütün hatalar benim hatalarım , yanlışlar benim yanlışlarım ve tercihler benim yanlış tercihlerim ben sadece kendimden şikayetçiyim galiba
Reklam
Az önce otobüste iki kişinin konuşmasına şahit oldum. Birbirleriyle kavga halindeyken içlerinden birisi "Beni hiç anlamıyorsun" dedi. Bunun üzerine karşıdaki kişi de ona "Senden beklediğim çabayı gösterseydin seni anlamak için uğraşırdım" dedi. Bu konuşmadan sonra önüme dönüp kendime şu soruyu sordum: "Neden insanların birçoğu karşıdaki kişinin kendini anlamadığını düşünür ve neden karşıdaki kişi anlamak için çabalamaz" Şimdi de aynı soruyu size soruyorum.. İnsanların bizi anlamaları için çabalayan tarafın hangisi olması gerekiyor? Veya anlaşılmak için ortada bir çaba olması mı gerekiyor?
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.