Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öğrencisine soru sorduğu için öfkelenen öğretmen: Şevket Aziz Kansu.
Türkiyat Enstitüsü'nde iken Atsız, bazı derslere de dinleyici olarak devam etmektedir. Bu sırada meydana gelen bir olay Atsız'ın karakterini ve antropolojik ırkçılık konusundaki görüşlerini anlamak bakımından ilgi çekicidir. Devam ettiği derslerden biri de Şevket Aziz (Kansu)'in antropoloji dersleri idi. "Bir gün, derste projeksiyon hazırlığı yapıldığı bir sırada, talebe arasında bulunan Atsız müsaade alarak Şevket Aziz'e bir sual sordu. Bütün brakisefalleri Türk yapmanın ilmî bir görüş olmadığını, yalnız antropolojik ölçülerle ırkların tâyin olunamayacağını, Türklerin anayurtlarından biri olan Altay yöresindeki kazılarda birçok dolikosefal iskeletler bulunduğunu söyledi." Şevket Aziz, Atsız'ın sözlerine sinirlenir. Sınıfta şiddetli bir tartışma olur. Dersten sonra Şevket Aziz, Türkiyat Enstitüsü'ne giderek Atsız'a: "-Ne salâhiyetle bana derste sual soruyorsunuz? Sizi sual sormaktan men ederim." der. Atsız: "-Ben derslerde Zeki Velidi'ye ve Köprülüzade'ye bile sual sormuşumdur. Siz kim oluyorsunuz?" cevabını verir. Şevket Aziz: "-Bundan sonra dersime girmekten sizi men ediyorum.” diye bağırınca Atsız: "-Dershane sizin hususî mülkünüz değildir. Derse girmekten beni kimse men edemez." diye cevap verir ("1944-1945 Irkçılık Turancılık Davası", Orkun 27, 06 Nisan 1951: 14-15).
Sokaklar kısa zamanda bomboş kaldı , çocukların ellerinden tablet telefon düşmez oldu. Kullandıkları kelimeler " indirdim, level atladım, yükledim" falan oldu. Bir soru sorduğumuzda "he, hı, neyi, kim" gibi soruya soruyla cevap verir oldular. Bazı anne babalar çocuklarının bu sessiz sedasız , etliye sütlüye karışmayan hallerinden o kadar memnundular ki. Çocuklarına en yeni teknolojiyi anında aldılar. Çocukların tabletle ne kadar erken tanışırsa o kadar başarılı olacağına inandılar. Eskiden bebekler doğduğunda bebek hediyesi olarak küçük altın götüren kasabalılar , artık bebeklere hediye olarak küçük tablet götürüyorlardı.
Reklam
Boşanmak ;ve çocuklar!
Kocasının eski sevgilisiyle uzun yıllardır sevgili olduğunu öğrenen. Bahar, çocuklarını karşısına alıp “babanızla aramızdaki sorunlar bizi ilgilendirir, o sizin babanız…” isimli dünyanın en kaliteli konuşmasını yapar. Arkasından anasına koşar. Bu sefer soru “anne sen nasıl katlandın babama?” Olur. Şöyle cevap verir anne, bir süre sonra, kocanın tek bir sıfatı oluyor, çocuklarımın babası. Eskiden boşanan kadına iyi bakmazlardı.
“Kendini benim yerime koy. Sen motosikletle kaza yaptın, motosiklet üzerine düştü, ben de o merdivende oturuyorum, yardım etmesem ne hissederdin?” “Hiçbir şey.” “Yardım istemez miydin?” “Önce motosikleti kendim kaldırmaya çalışırdım -ki bu senin denemediğin bir şey- eğer kaldıramazsam yardım isterdim.” “Yardım edilmeseydi peki?” “Teşekkür ederdim.” “Yardım etmiyor ki, ne için teşekkür ediyorsun?” “Bir soru sordum, sorumu dinledi, üstüne bir de cevap verdi. Neden teşekkür etmeyeyim?”
Sayfa 13 - Velespit YayınlarıKitabı okuyor
534 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
İmam Malik'in bir durumuna tanık oldum. Kendisine kırksekiz soru soruldu. O bu sorulardan otuzikisine 'Bilmiyorum' diye cevap vermiştir. Eğer bir kimse bilgisiyle Allah rızasını değil de, başkalarınn hoşuna gitmeyi amaçlıyorsa, o kimse kolay kolay kendine yedirerek, "Ben bilmiyorum' türünden cevaplar vermeye kalkışmazdı. Bu hareket, O'nun Allah rızasını her şeyin önünde tuttuğunun göstergesidir.
İlmin Fazileti
İlmin Faziletiİmam Gazali · Çelik Yayınevi · 2015185 okunma
Reklam
Michael, sanki cevap ondaymış gibi çaresizce kucağındaki sözlüğe baktı. Ama bu o türden bir soru değildi. Bu yüzden zorlanarak da olsa Property'nin hayatı boyunca ondan duymadığı bir şey söyledi. Michael'ın sesinde eğreti duran küçük bir söz: "Bilmiyorum."
Sayfa 72 - Timaş ilk genç - 6. Baskı
İmparatorluk döneminin Stoacı felsefe düşüncelerinde gerçek ve hafıza farklı bir biçimde kavranmaktadır ve kendiliği incelemenin farklı bir yöntemidir. Öncelikle, diyaloğun ortadan kaybolduğunu ve eğitim bilimsel ilişkinin gittikçe daha önemli bir yere oturduğunu görüyoruz. Bu yeni eğitim oyununda üstat/hoca konuşur, soru sormaz ve öğrenci de cevap vermez, dinlemesi ve sessiz durması gerekir.Sessizlik kültürü gittikçe daha da önemli olur. Pisagorculuk kültüründe öğrenciler eğitimin bir kuralı olarak beş yıllığına sessiz kalırlar. Ders sırasında soru sormamış ve konuşmamıştırlar ama dinleme sanatlarını geliştirmişlerdir. Bu gerçeğe ulaşmanın pozitif koşuludur. Bu gelenek imparatorluk döneminde devam ettirilmiştir. Bu dönemde Platon'daki gibi diyaloğun geliştirilmesi yerine sessizlik kültürünün ve dinleme sanatının başladığını görüyoruz.
Sayfa 45 - Profil KitapKitabı okuyor
Cevap aramaya başlamadan önce sorunun 'doğru soru' olduğundan emin olmamız gerekmez mi?
Reklam
Ebrar 2150
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
*Soru*:Bir büyükbaş hayvanın beş hissesini ben, iki hissesini de iki arkadaşım, birer hisse ortak satın alabilir miyiz? *Cevap*:Evet, alabilirsiniz, caizdir. Ancak, aile içi kurbanı olmadığı için, hisse sahipleri arasında adil paylaşım yapabilme adına, teraziyle yediye taksim edilmelidir. Sonra kura çekilir ve beş hisseyi bir kişi, diğer iki hisseyi de diğerleri birer hisse alırlar. Böylece son sınır yediye tamamlanmış olur. Hisseler tek olsun, çift olsun caizdir. İki kameri yılını doldurmuş sığır, manda vb. ile beş yaşını doldurmuş deve gibi kusuru olmayan büyükbaş hayvanlar 7 hisseye kadar kurban olabilir. Önceden büyükbaş kurbanlık hayvan satın alınca 2 veya 3 gibi hisse sayısını sınırlarsanız daha sonra ortak alamazsınız. “Yedi hisseye kadar kurban niyetiyle ortağımız olabilir” diye niyetlenmek en doğru olanıdır. Selam ve Hürmetlerimle. Dr. Hasan ÇINAR Ankara Müftüsü
400 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
" Biz birbirimize çok benziyoruz. Sen ölüyorken aşkını yaşatmak için çabalıyorsun. Ben ölen aşkımı yaşatmak için çabalıyorum... Biz sevgimizi doyasıya yaşayan ve o sevgiyi yaşamak için yaşatan kadınlarız. O yüzden hiçbir zaman ölmeyiz. Yaşa ve Yaşat " Selam Öyle bir kitap okudum ki ... Başladıktan sonra elimden bırakamadım, duygudan
Söz Ver Bana
Söz Ver BanaSerpil Ünal · İBK - İz Bırakan Kalemler · 014 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.