Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
giriş
Hoş geldin! Aslında bir kitap için garip bir giriş biliyorum. Ama bu kitap biraz farklı. Bu kitap, senin son günlüğün. Hiç günlük tutmadıysan ilk ve son günlüğün de diyebiliriz. Bu kitap ile arkanda hiç delil birakmadan insan öldürmeyi öğreneceğiz. Tamam birkaç dizi izlemişsindir ama bu kusursuz cinayet. Öldürmek için elimizde yeterli sebep var. Bize ihanet etti. Bize yalan söyledi. Bizim güzel bir hayat yaşamamızın önündeki tek engel o. Üstelik rahat ol, kan yok. Elimiz kana bulaşmadan helva yiyeceğiz. Şimdi aklında iki soru var. İlk sorman gereken şu olmalı: "Biz" kimiz? Biz işte. Sen ve ben. Aslında ben bu kitap ile senin içinde bir yerlerde rehberlik yapa- cağım. Içses gibi. Kodlarına bulaşan bir virüs gibi. Artık senin değişimin ve gelişimin başlıyor. Ne zamandır izliyoruz senin filmini ama bir türlü başrolde seni göremedik. Hep daha güzel bir hayatın olması gerektiğini hissettin ama maşallah kalori depolamaktan ve birkaç "idare eder" insan ilişkisinden öteye gidemedik. İkinci sorun ise... Sanırım: "Kimi öldürüyoruz?" Seni. Zaten son umutlanma tarihin geçmişti. Seni bugün öldürüyoruz. Üzülme, yarın sabaha hiç hatırlamayacaksın bile. Artık kişisel gelişin başlıyor. Kendine gelişin. E hadi çevir sayfayı ve otur rahatça. Hatta dilersen bir çay ya da kahve al, gel. Senin ikinci versiyonun başlıyor. Sen Versiyon 2.0...
Sayfa 11
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
Joey beni yine mahvetti…
“Sorun yok,” diye fısıldadı Aoife. Ağabeyimin geniş omuzlarına eğilip onu kendine yaklaştırdı. “Beni korkutup kaçıramazsın. Sen benimsin, unuttun mu?” “Hadi Shannon. Yanıma gel tatlım. Joey ve Aoife’yi biraz yalnız bırakalım.”
Sayfa 633 - MartıKitabı okudu
Ne gördüm bugüne dek? Hadi bugünü de sayalım yarına dek ne gördüm? Yıllar önceydi; tren istasyonunda bir adam gördüm. Bir şey sormam gerekiyordu; ya da bana öyle gelmiş olabilir. Sormaktan nefret ederim kim neyi bilebilir ki? Ne sorarsanız sorun, herkesin hemen kendini düşünmesi ve kendini anlatmaya başlaması bu yüzdendir. Yüzünü bile çevirmeden bana gerekeni söyledi. Ne kim olduğumu, kendisine benzer bir yanım olup olmadığını merak etti ne de kendini belli edecek bir şey yaptı.
Sayfa 10 - İletişim Yayınları, İstanbul, 2022.Kitabı okudu
"Ne gördüm bugüne dek? Hadi bugünü de sayalım yarına dek ne gördüm? Yıllar önceydi; tren istasyonunda bir adam gördüm. Bir şey sormam gerekiyordu; ya da bana öyle gelmiş olabilir. Sormaktan nefret ederim — kim neyi bilebilir ki? Ne sorarsanız sorun, herkesin hemen kendini düşünmesi ve kendini anlatmaya başlaması bu yüzdendir."
Sayfa 10 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ağız ya da bir ağız tarafından ısırılan yiyecek olmak, avcı ya da av olmak. İşte bütün sorun burada yatıyordu. Diğer hayvanların bize karşı yaklaşımı hor görme, hadi bilemedin merhamet şeklinde tezahür ediyordu. Düşmanca ortamın içinde hiç kimse bize saygı göstermiyor ve hiç kimse bizden korkmuyordu. Gece ve orman bizi çok korkutuyordu. Bu dünya zoolojisinin en savunmasız hayvanları, işe yaramaz yavruları, neredeyse bir hiç olan yetişkinleri bizlerdik; ne pençelerimiz vardı, ne keskin dişlerimiz, ne çok hızlı koşan bacaklarımız, ne de iyi bir koku alma duyumuz. Bizim hikâyemizin başlangıcı şu anda bir sis perdesinin ardında gizli. O zamanlar tek yapabildiğimiz herhalde taşları fırlatmak ve bir odun parçasıyla vurmaktan ibaretti. Şimdi insanın aklına şu soru gelebilir: Hayatta kalmanın mucizelere bağlı olduğu bir ortamda bunu başarmamızın sebebi kendimizi toplu halde savunmak ve yiyeceğimizi paylaşmak mıydı acaba? Bugünün insanlığı, herkesin kendi bacağından asıldığı ve herkesin kendi canını kurtardığı günümüz medeniyeti dünya üzerinde ne kadar sürebilir ki?
Reklam
Bence her öğretmen asli görevi dışındaki detayları da düşünmeli. Derse girip çıkmak, müfredatı aktarmak dışında başka ne gibi kazanımlarınız olabilir, düşünün. Ve her gece kafanızı yastığa koyduğunuzda kendinize şu soruyu sorun: "Bugün ne yaptım? Okulum için, öğrencilerim için, toplum için, çevrem için ne yaptım?" Hadi onları da geçtim, "Kendim için ne yaptım?" diye sorun, cevabını kendinize verin ve öyle uykuya dalın.
"Kendine iyi bak" derler. Ne büyük bir lütuftur bu. "Ben senin her zaman yanındayım" derler giderken bile... Bu nasıl bir yanında olmaktır. "Sen gidiyorsun artık, hadi beni gözden geçirmedin, kurduğun cümleleri gözden geçir bir zahmet" diyemezsin. Gidişine seyirci kalırsın ve her zaman olduğu gibi gururumuz var "Kal" diyemeyiz. Ortada bir sorun yokken ve biz hatasızken giden biri varsa zaten ona "Kal" denmez, "Gitme" hiç denmez. Bırak gitsin, ölmezsin.
Gündeme dahi gelmeyen katliamlar!
"Onların (mücahidlerin) şiddet eylemlerinin sonuçlarının propagandasını yapın" Bu kadının burada bahsettiği şey, Allah yolunda savaşan mücahidlerin istemeden, kasıtlı olmayarak meydana gelen kazalar ele alınması gerektiği. Mesela, kimi masum insanlar yanlışlıkla öldürülecek ve biz bunu abartarak bunu problem haline getireceğiz. Ama Amerikan ordusu tüm yaşam alanlarını, içindėki kadınlar, yaşlılar, çocuklarla birlikte bombalayıp onları öldürdüğü zaman biz bunu bir kenara koyup hakkında hiç konuşmayacağız, bunu unutacağız ve eğer ki bu dünya medyasına sızarsa o zaman hemen bir bahane bulacağız! Bununla beraber, eğer ki Allah yolunda cihad eden Müslümanlar bir hata ederlerse yahut istemeden bir kaza meydana gelirse, hadi bunu büyütüp kocaman bir olay yapalım ve sorun çıkaralım! Bunun sürekli olarak görüyoruz. Bu öyle bir hal aldı ki şu anda Müslümanlar, masum insanların hakları konusunda en ufak bir saygısı olmayan vahşi insanlar olarak insanların akıllarına kazınmış durumda. Neden? Çünkü Batı medyası tarafından yayılmakta olan safsata bu, Müslümanları böyle göstermek onların gündemi. Fakat zerre kadar akla sahip olan bir insan Irak'ta, Somali'de, Afganistan'da ve Müslüman nüfusunun çoğunlukta olduğu yerlerde, ayrım gözetmeksizin bombalar atarak masumları öldürenlerin Amerika Birleşik Devletleri olduğunu görebilir.
kötü çocuk yetiştirmek ister misiniz?
“Doğru çocuk” yetiştirmek isteyen anne-babalara yıllardır öneriler yapıp durdum. Sanırım yeteri kadar etkili olmadı. Bu kez tersinden deneyeceğim: “Kötü çocuk” yetiştirmek isteyen anne-babaların neler yapmaları gerektiğini yazacağım… Belki bu, istediğim tesiri yapar. 1. Anne ve baba olarak birbirinizle sürekli çekişin, didişin, çocuklarınızın
241 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.