‘…tatlım, senin söylediklerin var ya, insanlar onları kavrayamıyor, cümlelerin bir yanlış anlamaya neden oluyor.’
‘Anne, ben hakikatın dışına çıkmıyorum! Neden başka bir şey söylemeli?’
‘Oğlum, bana sorun şuymuş gibi geliyor: İnsanlar neden hakikati kaldıramaz? Birincisi, çünkü hakikat onları hayal kırıklığına uğratır. İkincisi, çünkü hakikat genelde çıkardan yoksundur. Üçüncüsü, çünkü hakikatin asla doğru görünümü yoktur-yalanların çoğu çok daha iyi hazırlanmıştır. Dördüncüsü, çünkü hakikat yaralar. Barışı yayacağını sanarak savaşta komutan olmanı istemiyorum.’
‘Anne, ne yapmalı? Yalan mı söylemeli?’
‘Hayır, susmalı. Sessizlik, asla ihanet etmeyen bir dosttur.”
...Tüm toplum, ana-baba, eğitim sistemi olarak "birey'' üzerine odaklanmalıyız. Bireyi her an bir ekibin parçası olduğunun farkında ve bunun sorumluluğunu taşıyacak şekilde yetiştirmeli, geliştirmeliyiz. Bir ekibin üyesi olduğunun farkına varan, bunun sorumluluğunu alabilen ve o ekip içinde sorun değil, çözüm üreten bir birey yetiştirmeyi hedeflemeliyiz. Böyle yetişen biri, şimdi ve burada, etki alanı içerisinde yapabileceğinin en iyisini yapma gayreti ve sorumluluk bilinci içerisinde hayatını sürdürür. Hem kendisinin hem de ekibin geleceğini inşa etme sorumluluğuyla hareket eder. Bunu ülkemiz için de çok önemli, üzerinde ısrarla durulması gereken bir mesele olarak görüyorum.
Anupam, Taj Mahal gibi bir evde kocasının ailesi ile yaşıyor. 24 ayar altınları, elmas bilezikleri, küpe ve gerdanlık setleri var. Şişmiş gözünü ne zaman gizlemesi gerekse, Taj Palace Otel'de cilt bakımı ve makyaj yaptırabiliyor. Anu böyle zamanlarda dışarı çıktığında, gözüne güneş gözlüğü takmak zorunda...
Kocası ile olan evlilikleri,