"İnsanın yoklaşma hamlesinden doğan fanilik duygusu ya Pierre Loti veya ondan ilham alan Yahya Kemal gibi şairlerde bir geçicilik hüznü uyandırır yahut da orta adamda 'Bugün varız, yarın yok.' , 'Bir günün beyliği beyliktir' tarzında hedonist, keyif ve kazanç temayüllerini azdıran bir hayat telakkisi içinde 'vur patlasın, çal oynasın' ahlakı vücuda getirir. Yaşadığımız çağ bu ruh hali içindedir. Söylemeye hacet yok ki, şiir tarafıyla bu bir geçicilik melankolisi, haya tarifiyle bir uzviyet hamlesi ve hareket halinde bir fanilik prensibidir. Bu iki zıt hamle insanda iki benlik yaratmıştır. Birincisi, aşk ve fedakarlık hamleleri halinde kendi kendini aşar ve ebedilik değerlerine sarılır. Sevgili aşkından, aile aşkından, meslek aşkından, millet aşkından, insanlık aşkından Allah aşkına kadar gider. İnsan fanilik sıkıntısından böyle kurtulur ve varlığının en dolgun halini yaşar. Her insanda bu 'birinci' türlü an ve dereceleriyle, pek az veya pek çok şuurlu olarak vardır. Bütün sosyal ve kutsal değerler oradadır; birinci Meral oradadır. İkincisi, tabiata, uzviyete, biyolojik hayata ve iç güdülere bağlıdır ve fani değerlere sarılır. Zamanımızda para ve lüks hırsı, kazanç ve keyif ahlakı çok defa birinci benliğimizi baskı altında tutan 'ikinci'mizin davranışlarından doğmuştur. Bütün kabah iştah ve şehvet, kibir ve gösteriş değerleri oradadır; ikinci Meral de oradadır. Zamanımızda bu ikincinin birinciye baskın çıkışı bir tesadüf değildir, uzun bir tarih gelişinin neticesidir."
İlişkilerin mahremiyet hali olduğu gibi, sosyal medyanın da mahremiyet alanı olmalı. Senin değerini ölçme biçimin asla ötekiler olmasın. Seni sana kıymet verip yaratan Rabbin önemsiyor öncelikle.
Reklam
Apo Kimdir? Abdullah Öcalan 1949’da, Kuzey Kürdistan’ın Urfa iline bağlı Halfeti ilçesinin Ömerli köyünde dünyaya geldi. Babası Kürt, annesi Türk’tü. Ama büyük ihtimalle Ermeni asıllıydı. Ana Dili Kürtçe’ydi. Türk Dili ile ilk defa, 1956’da Ermeni köyü olan Cibin’de ilkokula yazıldığında karşılaşıyor. Hergün okula yürüyerek gidip geliyor. Başarılı
Hatta beynimizde, hareket ettiğimizde veya duygularımızı ifade ettiğimizde değil, başkalarının bunları yaptığını gördüğümüzde ateşlenen özel hücreler vardır. İnsanların sosyal hayatı birbirlerini ‘yansıtma’ ve bu yansımalara hem olumlu, hem de olumsuz sonuçlarla yanıt verme becerisi üstüne kuruludur. Örneğin, kendinizi harika hissediyorsanız ve işe gittiğinizde patronunuz kötü bir ruh hali içindeyse, kısa süre sonra siz de kendinizi keyifsiz hissetmeye başlarsınız. Bir öğretmen öfkelenirse veya bıkkın davranırsa, sınıfındaki çocuklar da yanlış davranmaya, öğretmenleri tarafından ifade edilen güçlü duyguyu yansıtmaya başlar. Korkmuş bir çocuğu sakinleştirebilmek için, önce kendinizi sakinleştirmeniz gerekir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Alkol bağımlılığı da dahil olmak üzere, bağımlılık bir hastalıktır. Her hastalıkta olduğu gibi bağımlılıkta da çeşitli faktörlerin etkisi vardır. Nasıl ki mikrobik bir hastalık olan tüberküloz da dahi yaşam şeklinin, temizliğin etkisi varsa, kişisel ve sosyal şartların alkolizm üzerinde çok daha fazla tesiri vardır. Kişilik, sosyal şartlar, kişinin zihin yapısı, inanış biçimi, değerleri vs hepsi bağımlılık üzerinde tesiri olan parametrelerdir. Bağımlılık bunların hepsinin toplamıyla ve bu arada beyindeki bazı salgıların düzeninin bozulması ile açıklanabilir.
"İnsanın yoklaşma hamlesinden doğan fanilik duygusu ya Pierre Loti veya ondan ilham alan Yahya Kemal gibi şairlerde bir geçicilik hüznü uyandırır yahut da orta adamda 'Bugün varız, yarın yok.' , 'Bir günün beyliği beyliktir' tarzında hedonist, keyif ve kazanç temayüllerini azdıran bir hayat telakkisi içinde 'vur patlasın, çal oynasın' ahlakı vücuda getirir. Yaşadığımız çağ bu ruh hali içindedir. Söylemeye hacet yok ki, şiir tarafıyla bu bir geçicilik melankolisi, haya tarifiyle bir uzviyet hamlesi ve hareket halinde bir fanilik prensibidir. Bu iki zıt hamle insanda iki benlik yaratmıştır. Birincisi, aşk ve fedakarlık hamleleri halinde kendi kendini aşar ve ebedilik değerlerine sarılır. Sevgili aşkından, aile aşkından, meslek aşkından, millet aşkından, insanlık aşkından Allah aşkına kadar gider. İnsan fanilik sıkıntısından böyle kurtulur ve varlığının en dolgun halini yaşar. Her insanda bu 'birinci' türlü an ve dereceleriyle, pek az veya pek çok şuurlu olarak vardır. Bütün sosyal ve kutsal değerler oradadır. İkincisi, tabiata, uzviyete, biyolojik hayata ve iç güdülere bağlıdır ve fani değerlere sarılır. Zamanımızda para ve lüks hırsı, kazanç ve keyif ahlakı çok defa birinci benliğimizi baskı altında tutan 'ikinci'mizin davranışlarından doğmuştur. Bütün kabah iştah ve şehvet, kibir ve gösteriş değerleri oradadır. Zamanımızda bu ikincinin birinciye baskın çıkışı bir tesadüf değildir, uzun bir tarih gelişinin neticesidir.
Reklam
152 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.