Benim için sosyoloji, (bsşta kendim olmak üzere) daha önceleri dayanılmaz bulduğum şeyleri anlamaya ve onlara tahammül etmeye yardım eden bir tür toplum çözümlemesi rolü oynadı.
"Tamamen gelişmiş (ve geniş ölçüde yaygınlaşmış, eğer bu mümkünse) bir toplumsal bilimin yarattığı tamamen şeffaf ve büyüsü bozulmuş bir evrenin yaşanamaz olabileceği benim de aklıma takılıyor."
Aylar öncesinden karar verdiğim, kitaplar hakkında bir iki kelamda ben edeyim düşüncesini nihayet gerçeğe dönüştürüyorum. İlk incelemem bu kitap olması hasebiyle biraz endişeliyim çünkü yazarı öyle kolayca okunup üzerine inceleme yazılacak bir şahıs değil. Ama ben yine de kendime güvenip, derinine inmeye cesaretim olmasa da şöyle bir göz ucuyla
Pierre Bourdieu resmi bir dil inşasının sadece söylenmesi mümkūn olan ve olmayan şeylere değil, belli görme ve hissetme biçimlerine nasıl yetki verdiğini inceler.
Cinsel veya toplumsal üreme becerisinin ötesinde, savaşma veya şiddet uygulama (bilhassa intikam durumunda) becerisi gibi de algılanan erkeklik, öncelikle ve her şeyden çok, bir görevdir.