Ey tayfunla dövülmüş göğüs; hem eril hem dişilsin; sen de ey Yürek! Seni kutsadı akkor kesilmiş sözcük, gökdelenlerin dibine yerleştirilmiş çığlık; gürbüz bir ölüm doğur çünkü geciktik her şeye: Kalktı tüm cenazeler; Geçiyoruz "simge ormanlarından", Taşıllar her yanda Zaman ve Bellek İkiz Sirenler! Yıkımı sesleyin, Doğumu sesleyin.
Sayfa 48 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Vay vay!" dedi, "Gölgeniz yok ha? Bu kötü. Geçirdiğiniz hastalık kötü bir hastalıkmış." Ancak öyküsüne yeniden başlamadı, karşımıza çıkan ilk yol çatalında, bir sözcük bile söylemeden ayrılıp gitti. Yanaklarımdan yine acı gözyaşları süzülüyordu, neşem uçuvermişti. Üzgün bir yürekle ilerlemeyi sürdürdüm ve bundan sonra hiçbir insanın yol arkadaşlığını aramadım. Ormanın en karanlık yerlerine sığındım ve bazen güneşin vurduğu bir yeri geçmek için saatlerce hiçbir insan gözünün bu geçişe engel olmamasını beklemek zorunda kaldım.
Reklam
Kadın, tahayyül yoluyla da hissedilir; büyük güzelliklerin görüntüleri yoluyla da. Ben onu ormanlarda İsa-Tann adım verdiğimiz günbatımını gördüğümde hissettim. Alacakaranlıkta, ellerinde fenerleriyle gölden dönen balıkçıları ve yeni doğan bebeğimin ayak parmaklarının bir dizi şekerkamışı gibi dizildiğini gördüğümde, içime dolduğunu hissettim. Onu her yerde görebiliriz. O bize ses yoluyla da ulaşır; göğüs kemiğimizi titreştiren, kalbi heyecanlandıran müzik yoluyla; davul, ıslık, bağırma-çağırma yoluyla ulaşır; yazılı ya da sözlü ifadeler yoluyla gelir. Kimi zaman bir sözcük, bir cümle ya da bir şiir, bir öykü o kadar derinlikli ve berrak, o kadar yerli yerindedir ki, en azından bir an için, gerçekte özümüzün ne olduğunu ve gerçek evimizin neresi olduğunu anımsamamızı sağlar. Bu geçici “vahşi tatlar,” esinlenmenin mistik havası sırasında ortaya çıkar-oo, işte burada; Aa, çoktan gitmiş. Bu vahşi ilişkiyi elde etmiş biriyle karşılaşıldığında, bu kadına duyulan özlem de açığa çıkar. Mistik ocak ateşine ya da düş kurmaya; hayatın yaratıcı boyutuna, ya-şamımızm en önemli eserine ya da gerçek aşklara çok az zaman ayırdığımızı kavradığımız anlar, ona özlem duyduğumuz anlardır.
Ayrıntı Yayınları
Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
İçimde başıboş dolaşan belli belirsiz sözcükleri, tümceleri, dizeleri yakalayıp yazmalıyım bir yere. Yazılan binlerce sözcüğün arasında, söylenmeye gerçekten değecek birkaç sözcük olabilir. Onları arayıp bulmalıyım.
Sayfa 12 - Can Yayınları - Basım Yılı: 1989Kitabı okuyor
Stirner, insanların sözcük delisi olduğunu, egemen sözcüklerden oluşan bir dil hapishanesinde yaşamlarını, dili sorgulamaksızın kuşaktan kuşağa aktarılan Geneller üzerinden sürdürdüklerini derin bir mizah ile izliyordu. Genel veriler, genel kurallar, genel yasalar, genel töre, genel zihniyet, genel gelenekler, genel bilinç vb.
Reklam
Bir sözcük, çarpan kalbinde bütün dünyanın alevlendiği o sonsuz ateşi söndürebilir miydi?
Sayfa 55 - İş Bankası Kültür Yayınları, Aralık 2023 BasımıKitabı okudu
İnsanlığın dilindeki en güzel sözcük "Anne"dir, en güzel hitap şekli "Annem"dir
Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
Yalnızlık mı? Bu sözcük bana bir ok gibi saplanmıştı.
Sayfa 216 - Pena YayınlarıKitabı okuyor
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.