Sonra fark ettim ki
Su akıyor, rüzgar esiyor, yağmur yağıyor
Her şey yine ve aynı şekilde oluyor
Öyle bir yere geldim ki
Sıcak ve soğuk, aşk ve nefret, savaş ve barış
Üşümek ve sonra ısınmak gibi
Gitsem ayrılık olur, kalsam çöl
Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama
Anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor, ama ben ölüyorum
Nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum
Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor
Sevdiklerim ve beni sevenler,
Bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum. Tuncay AKDOĞAN
Kitaptan bir alıntı ile sizleri başbaşa bırakıyorum:
"Biliyorum, bazen dayanamayacak gibi oluyorsun, sığmıyorsun bu dünyaya. Başta söylediğim gibi hiçbir şey olmamış gibi bir hale gelmek mümkün değil. Ama daha iyi hissetmek mümkün. Şunu da unutma, iyi ya da kötü her şey sıradanlığa doğru akıyor bu dünyada. Her şeyin bir süre sonra etkisi
"Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi daha hızlı akıyor; ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum.
Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış."
Zaman bana bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi daha hızlı akıyor, ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum. Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış.
Sistem içine içine devamlı çöküyor.
Yeryüzünde gördüğümüz her şeyin temelinde bir enkaz.
Tüm medeniyetler kendilerinden önce yıkılmış başka medeniyetlerin üzerine kurulu.
Geçmişin kaderi gelecekte mütemadiyen tekrarlanıyor.
İnsanlar baştan beri yeni şehirlerini, hep yıkılmış eski şehirlerin üzerine kuruyor. O yüzden en modern yapının bile hücrelerinde yıkılmış eski bir yapının izi var.
Yara gibi.
İnsan, o yaraların ıslaklığında yaşayan parazittir.
Hayal kırıklıklarıyla geleceğe dair umutlarının birbirine göbekten bağlı olmasını umursamadan,
yenenle yenilenin aynı şey olduğunu kaale almadan,
çökmüş hayatların üzerine çöke çöke kurduğu yeni hayatları kutsamak için,
uydurduğu metinlere tapa tapa geldiği şu medeniyet noktasında,
tarihin asalağı olarak var olmaktan başka seçeneği yoktur.
Hepimizin kaderinde bir cinayet var.
Ya işlenmiş ya da işlenecek.
Başka birinin ölümü üzerine inşa edilen hayatların zehri akıyor genzimizden.
Kutsal kitapların ilk hikâyeleri boşuna cinayetle başlamaz.
Yıkıldı yıkılacak bir binanın altında.
Yıkıldı yıkılacak bir dünyamız var.
Yıkıldı yıkılacak bir neşemiz.