Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar
BAYRAM TEBRİĞİ 1965 senesiydi. İşe gireli henüz iki hafta olmuştu. Bir genel müdürlükte, özel kalem müdürünün yardımcısıydım. Bayrama on gün kala, müdürüm hastalandı ve rapor aldı. Ertesi gün, genel müdür, beni odasına çağırdı. -Buyrun efendim. -Tebrik kartları hazır mı evladım? -Hangi tebrik kartları efendim? -Eyvahlar olsun, Şükrü sana
Reklam
Normal insan, dengesiz insandır. Çünkü insan, ateş üstünde duran su dolu bir kazana benzer. Nasıl içindeki su kaynayınca kazanın kapağı atarsa, makinelerin buhar kazanlarına da artık buğu dışarı fışkırsın diye supap yapmışlardır. Buğunun artığı dışarı fışkırır delikten, kazandaki buğu da gerektiği kadar kalır, yani dengede durur. Yoksa kazan patlar. İnsan da böyle işte...Kızınca, duygulanınca, üzülünce, acılanınca, insan içinden bişey boşaltacak ki, patlamasın da dengesi yerine gelsin. Ee nasıl içini fışkırtacak? Nasıl kazanın supabı varsa, insanın da bir tahtası eksik olacak ki, burdan dışarıya su koyuversin...Bu yüzden işte, dengeli insan bir tahtası eksik olan insan demektir. O normal denilen tahtası eksik olmayanlar, günün birinde birden patlayıp bombok olur, bir daha da onarılmazlar.
Yoksulluğun hoş bir şey olmadığını biliyoruz; hatta bize dokunmayacak kadar uzağımızda kaldığı için ne denli tatsız olduğunu düşünerek kahrolmaktan aslında zevk alıyoruz.Ama bu konuda bir şey yapmamazı beklemeyin. Siz alt sınıflar adına üzülüyoruz, tıpkı uyuz bir kediye üzüldüğümüz gibi; ama şartlarınızın düzelmesini engellemek için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Tam da bu halinizle çok daha güvenilir olduğunuz kanaatindeyiz. şu anki durum işimize geliyor ve sizi günde bir saat dahi fazladan özgür bırakma riskini göze almayacağız. Bu yüzden, aziz kardeşlerim, madem İtalya Seyahatimizin masrafını çıkarabilmemiz için ter dökmemiz gerekiyor, dökün o terleri ve kahrolun.
Yükseliş Önderi Bir Aydın: Snelman Daha Çar I. Alexandr’in sağlığında Fin kültürünü yükseltmek isteyenlerin başına Snelman adında biri geçmişti. Bu nedenle bu kişinin hayatı ve çalışmaları hakkında biraz bilgi vermekte yarar var: Johan Wilhelm Snelman, 12 Mayıs 1806’da, Stockholm’da dünyaya gelmiş ve 4 Temmuz 1881’de Danskarby’de vefat
Eğitimci Memurlar 1816 yılında, Finlandiya’nın Rusya’ya ilhakı şartlarından olarak bu ülkeye yeni bir anayasa verilmişti ve Finlandiya Milli Meclisi yeni anayasa hükümlerine göre icra yapıyordu. Çar I. Alexandr, yayınladığı bildirisinde Rusya’nın idaresi altında bulunan Finlandiya’ya verilen anayasaya, gerek kendisinin, gerek de
Reklam
Halk Okulu: Kışla Daha İsveç egemenliği dönemindeyken Finler’in kendi anayasa kurumları vardı. Bu yasa gereğince Finler’in Seym denilen bir parlamentoları vardı. Kendilerine mahsus posta pulu ve para birimleri vardı. Az sayıda da orduya sahiplerdi. Finler, Rus egemenliğine geçtikten sonra da bu kurum ve haklarını korudular. Ancak
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.