Yeryüzünde insanlığın yaratıldığı ve varoluş mücadelesi vererek dünya tarihinin yazıldığı günden beri var olmuştur Türk varlığı/Türklük. Daha doğrusu dünya tarihini Türkler yazmıştır. İlk düzenli orduyu Türkler kurmuştur, devlet nizamını Türkler oluşturmuştur. Kısaca dünya Türk varlığı ile şekillenmiştir. Bu yüzdendir ki biz Türkler için; Türk
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin. Desem ki... İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin…
Reklam
Türk Dil Bayramı Kutlu Olsun!
"Şu fâni dünya saadetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel bir hizmet değildir."
Sayfa 15
Çalışma Hayatının Ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları
ÇALIŞMA HAYATININ UMUMİ KANUNLARI Okuyucum! Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsus çalışma ve işleme usul ve kaideleri vardır. Ve bunu meslek sahipleri bilir. Bir de fizik ve fikri her nevi iş ve çalışma hayatının ve umumiyetle muvaffak olmanın, düşünen ak lın şaşmaz kanunları hâlinde, birtakım umumi ve rasyo nel düsturları vardır ki, ben
Sayfa 61 - Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BaşgilKitabı okudu
Aziz müslümanlar bilmeliyiz ki kötü huylardan vazgeçmek, günahlardan dönmek, tevbe etmek ayet ve hadislere göre farzdır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:  وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ  “Ey iman edenler, hepiniz Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz"(Nur/31) Şüphesiz bu ayet bütün mi'minlere urumi bir emirdir Allah-u Teâlâ başka bir ayette şöyle buyurmaktadır: يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًؕ "Ey inananlar günahlarınıza tekrar dönmemek şartıyla tevbe ediniz!" (Tahrim/8) Nasuh, el-Nash kelimesinden türemiştir. Bütün çirkinliklerden arınarak ve onlara dönmemek üzere Allah için tevbe etmek demektir. Bu tevbenin en faziletlisine işaret eder. Allah-u Teâlâ başka ayette şöyle buyurmaktadır: اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّابٖينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرٖينَ "Şüphesiz Allah, tevbe edenleri ve çirkinliklerden temizlenenleri sever.”(Bakara/222) Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: - Tevbe edenler Allah'ın sevimli kullarıdır. Günahlardan tevbe edenler hiç günah işlememiş kimseler gibidir! Başka bir hadiste şöyle buyurdu: - Allah'a tevbe eden kul Allah için şu kişiden daha çok sevinir: "Adamın biri çölde devesini ve bütün azıklarını kaybeder de onları aramaya çıkar, arar bulamaz. Sonra kendi kendine; “şöyle oturup dinleneyim de ölümü bekleyeyim!” der. O sırada devesini birdenbire önünde gördüğü zaman ne kadar çok sevinirse öyle...
Şu deliler oraya kapatıldıkları için neden o kadar öfkelenirler, akıl sır erdiremem. Çok canın çekerse, çırılçıplak soyunup yerlerde sürünebilir, çakallar gibi uluyabilir, iyice tepen atarsa önüne geleni ısırabilirsin. Bütün bunları sokağın ortasında yapmaya kalksan, millet hayretten donakalır, küçük dilini yutar, oysa böyle şeyler orada son derece olağan karşılanır. Sosyalistlerin bile düşleyemeyecekleri bir özgürlük vardır orada. Dilersen Tanrı Baba olursun, dilersen Meryem Ana, Papa, İngiltere kralı, İmparator Hazretleri ya da Aziz Venseslas.
Sayfa 66 - “Orada herkes, aklına geleni, canının istediğini söylüyordu; tıpkı meclisteki gibi.”
Reklam
Şu aziz vatanın taşları, toprakları, abideleri, kubbeleri, câmileri, minareleri, mezar taşları, türbeleri; Kur'anın tebliğ ettiği zemzeme-i tevhidi haykırıyorlar. İman ve Kur'anın ezelî nurunu, atom zerratına kadar nüfuz edip ilân ettiği tevhid hakikatını, hiçbir kuvvet bu vatanın ve bu milletin sine-i pâkinden silemez.
Sayfa 254 - rnkKitabı okuyacak
.. Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! ...
DESEM Kİ. . .
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır. Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor. Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim. Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lâzım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin: Nimettensin,
Sayfa 37 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.