Rizzoli

Rizzoli
@su_derin
bir cesedi sırtlanmış ufacık bir ruhsun sen...
Sabitlenmiş gönderi
Ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin, kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların. Onurlu bir yaşam seçenlerin... * Virginia Woolf *
Reklam
- sevinçli anların olur mu? - sık sık... mesela geçen kış... geçen kış, hani malum, kar diz boyu, soğuk. işler durdu. yer demir, gök bakır. sobamız zaten yok. kömürü kömürcüden kiloyla alırız, onu bile alamadığımız günler. vay anam vaaay! açlık bir yandan, soğuk bir yandan, çocukların sızlanmaları bir yandan. babaysan bilirsin gel de dayan! sokağa deli gibi fırladım. yağmur bardaklardan boşanıyor adeta. içim kararmış gökyüzü gibi, mosmor. hırsızlık edemem, para için adam boğazlıyamam, kimseye eğri bakamam... derken, sokağın başında tanış bir madam. beni arıyormuş. biliyor musun insanın iyisi iyidir. iyinin gavuru, müslümanı olmaz. bir ahbabının sıvası, badanası varmış, usta lazım olmuş, aklına ben gelmişim. içimdeki morluk bir yırtılış yırtıldı bey, sıkıntı mıkıntı bir uçuş uçtu, sorma. sanki yağmur bardaklardan boşanırmışçasına yağmıyor, soğuk yok. adresi aldım, koştum. onlar da eksik olmasınlar, beni yukarı, apartımanlarının salonuna aldılar. soba gürül gürül yanıyor. "üstünü başını kurut usta" dediler. sevinçten gözlerim yaşardı, hüngür hüngür ağlıyacağım. hele işe mahsuben çıkarıp 50 lira avans da verince, üstümün başımın yaşını, tırnaklarımın morartısını unuttum. aklımda çoluk çocuğum. geç kalmışım gibi semte bir gelirim ki sorma! - sonra? -sonra, daldım kasaba. iki buçuk kilo pirzola, on somun, meyva, filan...
Sayfa 117

Reader Follow Recommendations

See All
hemen hepsi, günde en az on iki saat çalışan, saadete susamış, yorgun, eğri büğrü insanlardı. renklerini, neşelerini yitirmişlerdi. hepsi de mesut olmak, rahat ekmeğe kavuşmak, ekmeğe kavuşunca katığa, katıktan sonra giyime, kuşama, dünya nimetlerine hasrettiler. bunu gözlerinden okuyordu.
hiçbir yerden hiçbir gelirleri olmadığı gibi, umutları da yoktur. aç açına yaşıyacaklardır. görünüşe göre böyle olması lazımdır ama, olur mu? olabilir mi? canlıdırlar, delinmiş bir boğazları vardır, yaşıyacaklardır. yaşamalarının yurda, ulusa herhangi bir faydası olup olmadığını düşünmeden, yurdu, ulusu hatırlarından geçirmeden, bir bit, bir solucan, bir hamam böceği, herhangi bir tek hücreli gibi, bir yosun gibi yaşıyacaklardır yaşayabildikleri yere kadar.
Sayfa 21
Reklam
kadın sünneti trajedisi
...ya domuzlarına su bulmak için millerce yürüyen ve kanaması olduğu için ayakta duramayacak kadar sancısı olan çöldeki kız ne olacaktı? peki doğum yapar yapmaz vajinası sımsıkı kalsın diye bir bez parçası gibi dikilen kadın ne yapacaktı? ya da dokuz aylık hamileyken öteki on bir aç çocuğunu çölde beslemek için avlanan anneye? veya hâlâ sünnet dikişini taşıyan genç bir anneye ilk bebeğini doğururken ne olacaktı? annem gibi çölde tek başına doğum yapmaya çalışan kadına ne olacaktı? ne yazık ki, tüm bu soruların cevabını biliyorum. çoğu çölde kan kaybından ölecek, şanslı olanları ise sırtlanlar ya da akbabalardan önce kocaları bulacaktı.
anne konuştu ve şöyle dedi: "işte! işte benim düşmanım! gençliğimi mahveden, hayatını benim hayatımın yıkıntıları üzerine kuran sensin! seni bir öldürebilsem!" kız da konuştu ve şöyle dedi: "hey gidi iğrenç, bencil ve yaşlı kadın, özgür benliğimle ben arasına giren, hayatımı kendi solgun hayatının bir yankısı haline getirmek isteyen sen değil misin! öldüğünü bir görebilsem!"
Sayfa 8
586 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.