Karakolda ayna vardı. Bu her karakolda bulunan bir şey değildi. Şans onları buraya getirmişti bu akşam. Kırık ayna parçalarında yüzlerini, vitrinlerde vücutlarını yarım yamalak gören bu kızlar için karakolun bu aynası bütün kederlerini unutturan, bütün hiddetlerini yatıştıran bir şeydi. Kendilerini görüyorlar, kendilerini süslüyorlar, kendilerine belki de altı aylık bir çekidüzen veriyorlardı. Güzelliklerini burada seyrediyorlar, çirkinliklerini bu aynada tashih ediyorlardı. Karakolda ayna vardı…
Sayfa 33 - Doğan Kitap
Cevriye'yi ilk defa bu karakola getirdikleri zaman büyük bir sevinçle: - Aaa!.. Karakolda ayna var!.. diye ellerini çırpmış ve aynaya doğru koşmuştu. Cevriye'nin kendini bir defada yukarıdan aşağıya kadar gördüğü biricik ayna buydu. Tepesinden tırnağına kadar kendi aksini birinci defa olarak görmekten o akşam o kadar büyük bir zevk duymuştu ki, yakalanmış olmaktan hissettiği üzüntüyü hemen unutuvermişti. Evet karakolda ayna vardı.
Sayfa 12 - Doğan Kitap
Reklam
Saçlarının üstündeki yıldızcıklar­ onu ele vermişti... Onu ilk yakalayan, şişman ve yaşlı bir komiserdi... 0 gece ona doğru çevirdiği elektrik ışığı saçlarına çarpıp böy­le bin bir ışık yaratınca: "Burada bir fosforlu var..." demişti. "Kalk bakayım oradan Fosforlu!.." İşte o gün bugün ismi Fosforlu Cev­riye'ydi. Ona bu ismi yakıştırmalarında daha başka sebepler de vardı. Bu sebepler onun gözlerinin, saçlarının ve bütün varlığının sanki hakikaten fosforluymuş gibi, etrafa ışık saçmasıydı. Karanlıkta köşe başlarında beklerlerken, erkekler karanlığa rağmen hep ona doğru gelirlerdi. Onu görüp de seçerek değil... Kızlar: "Fosforu var derlerdi... Göze evvela o çarpıyor." Evet, hakikaten fosforu varmış gibi erkekler, bütün kızlar ara­sında onu seçerlerdi... Karanlıkta kendisine yaklaştıkları zaman gözlerinin, dişlerinin pırıl pırıl yandığını görürlerdi... Uzakta yanan bir sokak lambasının ışığı bile ondaki bu pırıltıları yaratmaya yeterdi...
Sayfa 9 - Doğan Kitap
Herkes için geçerli bir tespit.
Bir sokak kızı çok şey görür, çok şey işitir, çok şeye şahit olur. Susmasını bildiği nisbette rahat ederdi.
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Yazarları sadece eserleriyle biliyoruz çoğu zaman. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna'nın yazarı; Kemal Tahir, Devlet Ana'nın yazarı; Suat Derviş özellikle o çok iyi bilinen Fosforlu Cevriye'nin yazarı ama o kitapların arkasında yazarların hayatları, neler yaşadıkları, eserlerini hangi anılardan, bilinmezliklerden yola çıkarak
İpek Sabahlık
İpek SabahlıkOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20172,328 okunma
Fosforlu Cevriye
"Onu görmek, onunla konuşmak, onun yanında birkaç saat geçirmek Cevriye için dünyanın en büyük saadetiydi."
Reklam
432 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 3 days
Cumhuriyet Tarihinin İlk Kadın Gazetecisi
Osman Balcıgil’in İpek Sabahlık isimli eseri Cumhuriyet’in ilk yıllarına damgasını vuran gazeteci yazar Suat Derviş’in hayatını konu edinmektedir. Genç cumhuriyette kendisi de genç olan yazar, ülkesiyle birlikte darbeler yaşamış, kimi zaman afaroz edilmiş, çok sevdiği ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalmıştır. Her defasında düştüğü yerden yeniden kalkmayı bilmiş bunun için mücadele etmiştir . Kitapta o dönemde yaşayan Nazım Hikmek,Mehmet Rauf ve bir kaç yazar şair ile geçen anılarına şahit oluyoruz. Osman Balcıgil ‘in okuduğum üçüncü kitabı keyif verici ve diğer eserlerinde de aynı samimiyeti bulduğum gibi bu kitapta buldum. Suat Derviş, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın gazetecisi aynı zamanda yazarı. Ülkesi için en iyiyi isteyen aydınların gördüğü eziyetten nasibini fazlasıyla almışBu yolda, doğurmak üzere olduğu oğlunu kaybetmiş .Onlarca kez sinemaya ve sahneye uyarlanan FOSFORLU CEVRİYE isimli romanında, “hayatının aşkı”nı betimlemiş. Bu eseriyle sadece kendi ülkesinde değil, pek çok ülkede de gönülleri fethetmiş.Suat Derviş’in soluk kesen dramını, İPEK SABAHLIK’ta sevinerek, gıpta ederek, okudum . Tıpkı Nâzım Hikmet’in annesinin hayatının kaleme alındığı ELA GÖZLÜ PARS CELİLE’yi ve bir Sabahattin Ali romanı olan YEŞİL MÜREKKEP’i okurken olduğu gibi.
İpek Sabahlık
İpek SabahlıkOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20172,328 okunma
Hiçbir şeyin kalmadığının zannedildiği zamanda bile ümit vardır.
Sayfa 218Kitabı okudu
Hayatının sahibi olmamanın acısını duyuyordu. Başkalarının çizdiği hudutlar içinde yaşamak zorunda olmanın ne ağır olduğunu anlıyordu.
Sayfa 246Kitabı okudu
Fakat hayata tekrar salıverdikleri anda, bütün yasaklara ve sürgünlere rağmen, Cevriye yine güneşe, güneşine koşmuştu.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.