"İstanbul'un, Beylerbeyi'nden bu denli güzel göründüğünü ne yazık ki hiçbir zaman bilemeyecek Gracinda. Günler değişmeye, upuzunmuş gibi görünen bu yolsa her geçen gün daralmaya devam edecek", diyorum kendi kendime " ve yaşamaya mecbur olduğumuz tüm insan ilişkilerinde küçük sevinçlerden hep medet ummaya çalışacağız. Ve bu yolun bir yerinde hiç beklemediğimiz bir anda bir hayaletin ya da şehrin tutsağı olduğumuzu anlayacağız."
Göğün derinliklerine uzun süre gözünü ayırmadan baktığında , düşüncelerle ruh, yalnızlığın bilincinde birleşirler nedense. Kendini çaresizce yalnız hissetmeye başlarsın, daha önce yakın ve kendine ait saydığin her şey sonsuz biçimde uzak ve değersiz olur. Binlerce yıldır gökyüzünden bakan yıldızlar, insanın kısacık yaşamını umursamayan anlaşılmaz gökyüzü ve sis, onlarla göz göze kaldığın ve anlamlarını kavramaya çalıştığında suskunluklarıyla ruhunu ezerler; her birimizi mezarda bekleyen yalnızlığa aklımız takılır ve yaşamın içyüzü, özü umutsuz ve korkunç görünür...
Zeka ve ilham amatörler içindir. Profesyoneller her sabah işbaşı yapar ve ilham perisi gelmiş mi, gelmemiş mi diye bakmadan derhal çalışmaya başlarlar.