A

A
@sucvecezabidahayazilamaz
"bu yüzü bu karanlıkta da, kılık değiştirmişken de tanırdım dedim kendi kendime. deliliğin pençesindeyken bile tanırdım."
Reklam
"hiçbir zaman adil yargılanmayacağımın çok iyi farkındaydım. sonuç olarak, başkalarına yardım için başvurmanın bir faydası yoktu. yapabileceğim tek şey, diye düşündüm, susmak, tahammül etmek ve soytarılığıma devam etmek. ne dedin? insanlara inancım kalmamış mı? ne zaman mı hristiyan oldum? tüm insanların günahkar olduğuna inanmaya ne zaman mı başladım? belki birileri beni böyle şeyler diyerek küçümser. ama neden insanlara dair inancı yitirmek sizi doğrudan dine giden yoldan çevirsin ki?"
"insanları güldürdüğü sürece ne olduğu fark etmeksizin her şeyi yapabilirdim. onları güldürebilirsem, onların "hayatlarına" gerçekten uymamamı önemsemezler diye düşündüm."

Reader Follow Recommendations

See All
dün akşam midem şarap, kalbim neşeyle doldu ıssızlığıyla kasvetiyle yeni gün doğdu gece öyle tekinsiz, öyle hain ki bütün duygularım tuzla buz oldu
"koridor karanlıktı; lambanın yanında duruyorlardı. bir dakika birbirlerini sessizce seyrettiler. razumihin hayatı boyunca hatırlayacaktı bu ânı. raskolnikov'un alev alec ve dimdik bakışı her an daha da güçleniyordu sanki, ruhuna, bilincine yerleşiyordu. birden razumihin irkildi. aralarında tuhaf bir şey yaşandı... bir fikir geçti, sanki bir ima; korkunç, benzersiz bir şey birden iki taraf da anladı.. razumihin ölü gibi bembeyaz oldu. 'anlıyor musun artık?' dedi birden raskolnikov hastalıklı bir şekilde çarpılmış yüzle. 'dön, yanlarına git,' dedi birden ve hızla dönüp binadan dışarı çıktı. artık o gece pulheriya aleksandrovna'nın yanında ne olduğunu, razumihin'in onların yanına nasıl döndüğünü, onları nasıl teselli ettiğini, nasıl rodya'yı hasta olduğu için dinlenmeye bıraktığı gerektiğini söyleyerek nasıl yalan söylediğini, onun çok sarılmış olduğunu, onu sinirlendirmemek gerektiğini söylediğini; kendisinin, razumihin'in onun peşinden gideceğini, iyi doktora bif konsültasyona götüreceğini nasıl söylediğini anlatamayacağım... kısacası, o geceden sonra razumihin onların oğlu ve kardeşi oldu."
Reklam
“Sayın bayım”, diye başladı söze yine gösterişle, “yoksulluk ayıp değil, bu gerçek. Sarhoşluğun da hayırlı bir şey olmadığını biliyorum ve bu da doğru. Ama dilencilik sayın bayım, dilencilik ayıptır efendim. Yoksullukta doğuştan gelen duyguların soyluluğunu korur insan, dilencilikteyse asla ve kimse koruyamaz. Dilencilik edeni sopayla kovalamazlar bile, daha da incitici olsun diye süpürgeyle süpürürler insan cemiyetinden; hem de haklı olarak; çünkü dilencilikle önce ben kendi kendimi aşağılamaya hazırım. Sonra gelsin meyhane! Sayın bayım, eşim bile bilmiyor ne olduğumu!”
“Peki ya saçmalıyorsam,” diye bağırdı birden kendini tutamayıp, “ ya aslında alçak değilse insan, bütün herkes, yani bütün insan soyu alçak değilse, o zaman kalan her şey önyargı demektir, sadece boş korkular var demektir ve sınır diye bir şey yoktur, zaten tam da böyle olması lazım!”
“Ne var ki bağışlanabilmek için önce suçun saptanması gerekiyordu, ancak suçun varlığı resmi makamlarca kabul edilmiyordu”
“ ‘Ama Kid,’ diye diklenecek oldu Prince, ‘Bunun adı cinayettir!’ Malemute Kid ‘Şşşşt!’ diye susturdu onu. ‘Aklımızın alamayacağı bazı şeyler vardır. Adalet duygumuzu aşan şeyler. Bu işin doğrusunu yanlışını biz söyleyemeyiz, bizim yargımız burada işlemez.’ ”
“Dünya’nın ucunda yaşamış olan ben nice adalar, nice insanlar gördüm ve dünyanın ne kadar büyük olduğunu anladım.” bir kuzey macerasını özetler nitelikte :)
Reklam
“demokrasi, bu kelimenin anlamını bilen var mı?”elimi kaldırdım. atticus’un bir sözü aklıma gelmişti. “ne demek jean louise?” “herkese eşit haklar tanımak, hiç kimseye ayrıcalıklı davranmamak" dedim.
"ama insanın on dokuz yaşındayken duyduğu hüzün, hayatın güzelliklerini görmesini engelleyecek ya da önünden hoş bir kızın geçtiğini gördüğünde on dakikadan fazla sürecek kadar trajik olmuyor."
"içinde bir ateş vardı ateş onu ısıtacak mıydı yoksa yok mu edecekti, bilemiyordu derken anladı ateşlerin nedeni yoktu nedeni ancak o yaratırdı güç ondaydı"
"belki de halim yoktu. belki hiçbir hayatımda halim yoktu. yani, belki de ben böyle biriyimdir. bir denizyıldızı bütün hayatlarda denizyıldızıdır. deniz yıldızının uzay mühendisi olduğu bir hayat yoktur. belki benim de hiçbir hayatımda bir şey yapacak halim yoktur."
fakat ruth'un unuttuğu bir şey vardır; "ruhlarla oynamak ters teper, asıl mesele kendi ruhunu kurtarmaktır."
Reklam
"ay bu katı, kaskatı beden bir dağılsa eriyip gitse bir çiy tanesinde sabahın! ya da tanrı yasak etmemiş olsa, kendi kendini öldürmesini insanın!"
"inanma istersen yıldızların yandığına, güneşin döndüğüne inanma, doğrunun ta kendisini yalan bil, ama seni sevdiğime inan ophelia"