Fatmanur Dikme

Fatmanur Dikme
@sudakiiankakusu
Bunca boşluk ve anlaşılmazlık nereye varabilir?
Kendi klinik deneyimlerime ve meslektaşlarımın gözlemlerine dayanarak yirminci yüzyılın ortasında bireyin esas probleminin 'boşluk' olduğunu söylemem size şaşırtıcı gelebilir. Bununla sadece insanların ne istediklerini bilmediklerini söylemeye çalışmıyorum; insanlar aynı zamanda ne hissettiklerini de pek anlayamıyorlar. Kendi kendilerini yönete- memekten veya kararsızlıktan yakınmaya başladıkları zaman, bireylerin temel probleminin arzulan ve istekleri hakkında kesin bir deneyimlerinin bulunmayışı olduğu iyice be- lirginleşiyor. Acı veren bir güçsüzlük duygusuyla karışık oradan oraya atılmışlık fikrine esir düşüyorlar çünkü kendilerini anlamsız bir boşlukta hissediyorlar.
Sayfa 16
Reklam
Ölüme doğru koşmuyoruz, doğum felaketinden kaçıyoruz; onu unutmaya çalışan felaketzedeler olarak çırpınıp duruyoruz. Ölüm korkusu, bizim ilk anımıza kadar giden bir korkunun geleceğe yansıtılmasından başka bir şey değildir.
"Dünyaya geldiğimden beri"- bu ...den beri bana öyle korkunç bir anlamla yüklü görünüyor ki katılanılmaz oluyor.

Reader Follow Recommendations

See All
Varlıklar arasında gerçek ilişki, ancak sessiz bir mevcudiyetle, iletişimsiz bir görünüşle ve iç duaya benzer sözsüz ve gizemli bir alışverişle kök salar.
Ölüme doğru değil bu koşu, doğum felaketinden kaçarız çırpınarak. Bu yıkımdan kurtulanlar onu unutmayı deneyenlerdir sadece. Doğum anındaki endişenin geleceğe yansımasından başka bir şey değildir ölüm korkusu ....
Reklam
Saat sabahın üçü. Geçen saniyeleri bir bir duyumsuyor, her dakikanın hesabını yapıyorum. Neden mi bunlar?- Çünkü doğdum. Bu, doğuş tartışmasının uzayıp gittiği özel bir uykusuzluk halidir.
Hiç olmazsa beraber ölmek de mi yoktu? Hiç olmazsa onun için ölmek de mi yoktu?
Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet – geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?
Bilinç, varoluşun ruh yoluyla uğradığı erozyonun hemen ardından gelen boşluğu işgal eder.
Sayfa 104Kitabı okudu
Aşk - iki tükürüğün karşılaşması... Bütün duygular mutlaklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan tebessümdedir yalnızca.
Reklam
Güneşli bir sona götüren bir güzergahı boş yere izlemeye uğraşsak da içimizde ve altımızda koyu karanlıklar genleşir. Kaymamız sırasında bizi aydınlatacak hiçbir parıltı olmaz: uçurum bizi çağırır ve onu dinleriz.
Hayat her an çürümekte olandır; tekdüze bir ışık kaybı, gecenin içinde yavan bir dağılmadır; asasız, halesiz, aylasız...
Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı, yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız.
Şu yeryüzü -Yaratıcı'nın günahı! Fakat artık başkalarının günahlarının kefaretini ödemek istemiyorum. Kıtaların dışındaki bir can çekişmede, akışkan bir çölde, gayri şahsî bir batışta, doğumun etkisinden kurtulmak istiyorum.
407 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.