Ergenin en önemli hayat amaçlarından biri ebeveyni içererek aşmak, gerekirse devirip geçmektir. Dolayısıyla, bakım verenlerden alınan olumlu geri bildirimler çocuklukta yeterli olurken, ergenlikte yetersizdir. Çocuk: “Güzelim, çünkü annem güzelsin diyor” diye düşünür. Ergen ise: “Annemin güzelsin demesi yetmez, çünkü o annem” der. Hatta ergen, büyüdüğünü kanıtlamak adına ebeveynden gelen sevgi ve onaya tepkilidir. Artık yabancıların, en çok da yaşıtların ilgisini, onayını, takdirini, arzusunu, sevgisini ister. Narsist bireye de ilişkinin başında partnerin verdiği geri bildirimler yeterli olurken, ilişkinin ilerleyen aylarında partner ne yaparsa yapsın yetersiz kalır. Narsist birey de tıpkı ergen gibi onayı, takdiri, alkışı dış dünyada arayacak, ebeveynleştirdiği partnerden gelen onaya ise ya burun kıvıracak ya da tepkili olacaktır.
Mağdur rolü çoğu durumda kendine acındırmak için değil, öteki üzerinde zımni tahakküm kurmak içindir.
Reklam
“…narsist birey, ben olamadığı gibi seni de algılayamaz. Benlik sınırları olmadığı için ötekini bağımsız, kendi iradesi ve farklı seçimleri olan bir varlık olarak görüp kabul edemez. Dolayısıyla narsist bireyle yakın ilişkiye giren bireyler onda varoluşlarına gerçek bir karşılık bulamazlar.”
Doğumdan ölüme insana özgü olan şiddet ve zorbalık, ailede ve toplumda, şefkat ve akılcı sınırlarla dengelenemezse, hem birey hem de toplum, istismarla, travmayla, empati yoksunluğuyla, kopuklukla, bellek yitimiyle, çarpıtılmış gerçeklikle belirlenir. Bu durumda köle efendi ilişkilerinin hüküm sürdüğü katı hiyerarşik yapılarda, narsisizmin patoloji yönünde gelişme eğiliminde olacağını söyleyebiliriz.
Narsist bireyin gerçeklikten kopuk oluşunun, kendini unutarak ya da yalanla savunmasının başat nedeni genellikle yaşadığı travmatik deneyimlerdir. Narsisizm, kendini ve olanı unutmaya mecbur bırakılmış olmaktır.
İnsan sınır koymayı, hayır demeyi, benlik bütünlüğünü korumayı ancak anne ve diğer bakım verenler ona akılcı sınırlar koyduğunda, tabiri caizse burnunu sürttüğünde öğrenir.
Reklam
Normalde sakin, sessiz, ürkek, çekingen, mütevazı hatta silik biri olup alkol ya da madde kullandığında öfke patlamaları yaşayan, sözel ve/veya fiziksel şiddetle yakınlarına kan kusturan bağımlıların pek çoğu örtük narsist ya da borderline yapıdaki bireylerdir. Kişi ayık olduğunda gerçekliği yadsıyarak, duygularını bastırarak, kendini kuma gömerek hayatla baş edebilirken, alkol/madde etkisiyle inhibisyon (baskılama) zayıfladığında baş edemez olur. Öfke, nefret, haset, kin, hınç ve bastırılan başka ne varsa açığa çıkar, etrafa dökülüp saçılır. Bağımlılık neden değil sonuçtur, özellikle kişilik bozukluğu söz konusuysa.
Toplulukçu narsist sülalesinin ihtiyaçlarına kendi çocuklarının ihtiyaçlarından daha duyarlıdır. Uzak bir akrabanın çocuğuna kendi çocuklarından daha fazla ilgi ve şefkat gösterir, hediyeler alır. Uzak bir akrabanın ameliyatında kendi eşinin ameliyatında olduğundan daha fazla varlık gösterir, yardımcı olur. Oğlunun düğününde, sanki kendi düğünüymüş gibi oğluna sormadan bütün sülaleyi çağırır, adeta bir sünnet çocuğu gibi dikkatleri kendi üzerine çekmek için süslenir, coşar, taşkınlıklar yapar. Ve genellikle bütün bunların zaten böyle olması gerektiğine dair safça bir inancı vardır.
Çocuklukta Görülmek ve Onaylanmak
Narsist bireyler hayatları boyunca çocukluklarında alamadıkları geri bildirimi almak için sürekli görülmeye, onaylanmaya, başkalarının takdirini, hayranlığını kazanmaya çalışırlar. Bu bağlamda narsisizm bir telafi stratejisidir. Çocukluktaki yoksunluğun, yetersizliğin üstesinden gelme çabasıdır. Hiç dolmayacak bir boşluğu doldurma çabası.
Narsist kişi
Kendi inandığına inanmayanı, kendi benimsediği ahlak kurallarına göre yaşamayanı aşağılar, değersizleştirir, ona karşı suçlayıcı, saldırgan pozisyon alabilir.
594 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.