Bakın, çiçek taşıyorlar, bu buketler hanımefendilere, sevgililere sunulacak gül demetleri; bu güllerin nasıl seçildiğine, demetin nasıl süslendiğine bakın bir! Kırların kızı asla çiçeği özenle seçip toplamaz, sevdiği delikanlı için ince ince budamaz. Oysa bu güllerin tanesini beş on Alman feniğine satmaya götürüyorlar, kırların kızı asla onlara dokunmaz. Altın çağ henüz gelmedi, şimdi endüstri çağındayız, ama bu sizi ilgilendirmiyor, değil mi? Bu insanların şık giyinmeleri, güzelleşmeleri... Gerçekten de bir cennet. Doğru ya, 'cennetmiş, cennete benzer bir şeymiş', sizin umurunuzda mı? Oysa anlamaya çalışsanız, ne keyifli, ne gerçek bir düşüncedir bilseniz! Evet, çiçekler değil de, daha çok ne gidebilir su içmeye, yani iyileşmek umuduna, sağlığa? Çiçek umuttur. Ne tat vardır bu düşüncede! Şu ayeti bir hatırlayın: "Ne giyeceğiz diye endişelenmeyin, bakın şu kır çiçeklerine! Süleyman da zafer günleri için bu çiçekler gibi giyinmedi, çünkü daha iyisini Tanrı giydirecektir!” [İncil'den] Tamı tamına hatırlamıyorum, ama ne güzel sözlerdir bunlar! Bu sözlerde hayatın tüm şiirselliği, güzelliği, doğanın gerçeği vardır. Doğanın gerçeği hükmünü sürdürünce insanlar yürek sadeliği ve sevinciyle, gönülden insan sevgisiyle birbirlerine çiçeklerden taç örecekler, heyhat, bu çiçekler şimdi sevgisiz, 5 feniğe alınıp satılıyor.