İslâmî hareketin Türkiye'de öncüleri
Fakat çok daha ciddi olan, İslâmî politik grup ve partilerin canlılığıydı. Bu grupların en önemlilerinden birisi, Said Nursînin (1874-1960) konuşmalarını ve yazılarını yayınlıyan Nurculardı. Said Nursî, Menderes rejimi sırasında Risale-i Nur 'un okullarda ders olarak okutulmasını talep etmişti. Nurcular Kemalizmin ve laikliğin İslâmiyetle uzlaşamayacağını ve Kemal'in yönetiminin "dinsizlik dönemi" olduğunu kabul ediyordu.1960'lardaki politik aktifliğe sahip diğer gruplar Cevat Rıfat Atilhan tarafından başlatıldı: Süleyman Seyfullah'ın (1863-1946) başlattığı Süleymancılar; Ahmed Salih Ali'nin başlattığı İslâmî Hizbü't-Tahrir. Bir mühendis olan Necmeddin Erbakan'ın kurduğu Milli Nizam Partisinin (MNP) dışında, bu partilerin pek azı güçlü bir politik örgütlenmeye sahipti. MNP ise oldukça farklıydı. İslâmiyetin giderek artan etkisinin sonucunda, 20 Mayıs 1971'de askeri bir darbe yapıldı ve bu parti kapatıldı. Bir yıl sonra, 11 Ekim 1972'de MNP'nin eski üyeleri Milli Selamet Partisini kurdu. Partinin İslâmî görünümü düşük tutuldu ve MNP'nin başkanlığını yapmış olan Necmeddin Erbakan 16 Mayıs 1973'e kadar yeni partiye katılmadı. Onun liderliğinde, MSP, ülkedeki destek tabanını inşa etmeye başladı. 1973 Mayıs'ına gelindiğinde Türkiye'nin otuzaltı ilinin 400 ilçesinde teşkilata sahip olduğunu açıkladı. Parti üyeliği onun ideolojisine inanan, iyi bir ahlaki yapıya sahip olan ve daha önce cezaî hüküm giymemiş bütün Türk vatandaşlarına açıktı.
Sayfa 250 - İzKitabı okudu
Bakın, çiçek taşıyorlar, bu buketler hanımefendilere, sevgililere sunulacak gül demetleri; bu güllerin nasıl seçildiğine, demetin nasıl süslendiğine bakın bir! Kırların kızı asla çiçeği özenle seçip toplamaz, sevdiği delikanlı için ince ince budamaz. Oysa bu güllerin tanesini beş on Alman feniğine satmaya götürüyorlar, kırların kızı asla onlara dokunmaz. Altın çağ henüz gelmedi, şimdi endüstri çağındayız, ama bu sizi ilgilendirmiyor, değil mi? Bu insanların şık giyinmeleri, güzelleşmeleri... Gerçekten de bir cennet. Doğru ya, 'cennetmiş, cennete benzer bir şeymiş', sizin umurunuzda mı? Oysa anlamaya çalışsanız, ne keyifli, ne gerçek bir düşüncedir bilseniz! Evet, çiçekler değil de, daha çok ne gidebilir su içmeye, yani iyileşmek umuduna, sağlığa? Çiçek umuttur. Ne tat vardır bu düşüncede! Şu ayeti bir hatırlayın: "Ne giyeceğiz diye endişelenmeyin, bakın şu kır çiçeklerine! Süleyman da zafer günleri için bu çiçekler gibi giyinmedi, çünkü daha iyisini Tanrı giydirecektir!” [İncil'den] Tamı tamına hatırlamıyorum, ama ne güzel sözlerdir bunlar! Bu sözlerde hayatın tüm şiirselliği, güzelliği, doğanın gerçeği vardır. Doğanın gerçeği hükmünü sürdürünce insanlar yürek sadeliği ve sevinciyle, gönülden insan sevgisiyle birbirlerine çiçeklerden taç örecekler, heyhat, bu çiçekler şimdi sevgisiz, 5 feniğe alınıp satılıyor.
Sayfa 462 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Galaksimiz dışında diğer yaratılmış varlıkların güçlerini anlamamız için dünyaya bakmamız gerekli -Bir bioenerjici sizi enerjiyle çok kolay hareket ettirebilir. -Cinler süleymana belkısın tahtını getirebilldiğine ve -Homerosa göre de gökten inebilen şimşek çaktırtabilen canlılar var ise şu çıkarıma varabiliriz; Diğer galaksilerde telekinezi, ışınlama yoluyla maddeyi hareket ettirebilen ışınlayabilen canlılar var.Günümüzde dahi yapılamayan Mısır piramitleri de tam olarak böyle yapıldı
Fransa kralı 1.Fransuva, Kutsal Roma Ceren Imparatorluğu'na karşı giriştiği savaşları kaybedince Şarlken tarafından Madrid'de hapishaneye atılmış. Oradan, büyük atamız Sultan Süleyman'a ulaşmanın yolunu bulan Fransuva ya da validesi, ondan yardım istemiş, koruma talep etmiş. Bu isteği kabul eden dedemiz de Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki donanmayı göndermiş. Donanmamız 1 Fransuva'yı Şarlken'in elinden kurtardığı için Tulon'da çok büyük şenliklerle karşılanmış ve otuz bin leventle o yıl orada kışlamış. Tulon'un katedrali camiye çevrimiş, Osmanlı parası kullanılmış.
Sayfa 220 - InkılapKitabı okudu
Ben Orhan Veli, “Yazık oldu Süleyman Efendiye” Mısra-ı meşhurunun mübdii.. Duydum ki merak ediyormuşsunuz Hususî hayatımı, Anlatayım: Evvelâ adamım, yani Sirk hayvanı falan değilim. Burnum var, kulağım var, Pek biçimli olmamakla beraber. Evde otururum, Masa başında çalışırım. Bir anne ile babadan dünyaya geldim. Ne başımda bulut gezdiririm, Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet. Ne İngiliz kıralı kadar Mütevazıyım, Ne de Bay Celâl Bayar’ın Ahır uşağı gibi aristokrat. Ispanağı çok severim Puf böreğine hele Bayılırım. Malda mülkte gözüm yoktur. Vallahi yoktur.
Sayfa 16
Tutuş'un kardeşi Melikşâh hakkındaki sözleri
İşte bu sırada Süleyman Şah'a karşı zaferin kazanılmasında başlıca rol oynayan Artuk, bu sefer de Tutuş'u İmparator Melikşah'a karşı savaşa teşvik etti. Artuk'un fikrine göre, Melikşah'ın ordusu ve hayvanları yorgundur; hücum edildiği takdirde bu ordunun mukavemet etmesi imkânsızdır. Tutuş'un buna karşı verdiği şu kati cevap çok dikkate şayandır: "Gölgesinde gölgelendiğim kardeşimin şerefini ve haşmetini kıramam". Bu kısa cümle Tutuş'un imparator hakkındaki düşüncesini büyük bir belagatle ortaya koymaktadır. Böylece Tutuş, muhtelif vesilelerle imparatora kırgın olan Artuk'un maksadına alet olmamıştır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.