Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sansürden en fazla mağdur olan Jön Türkler, gerçekleştirdikleri ihtilalin ardından 24 Temmuz 1908’de sansürü kaldırdılar. Fakat yeni dönemin aktörü İttihadçılar da kendi muhaliflerini susturmak için eski sansürü ve matbuata baskıyı fiili olarak uygularlar. Böylece İttihadçılar, karşıtı oldukları Sultan Hamid ve döneminin bir uygulamasını daha kendi gerçeklikleri bağlamında sürdürürler.
Sayfa 200 - Kronik YayınlarıKitabı okuyor
Din, halk edebiyatı, roman, hikaye, tarih ve seyahat gibi alanlarda olmak üzere 131 kalemde toplam 39.681 kitap 1902 itibarıyla yakılarak imha edildi. Yakılan kitaplar arasında yurtdışında basılan onaylanmamış Kuran-ı Kerimler de var. Bu arada dini kitapların yakılması, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi için verilen fetvada nedenlerden biri olacaktır.
Sayfa 199 - Kronik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sultan Alparslan'ın bir başka münâcâtı: "Allah'ım, sana tevekkül ettim ve bu cihad ile sana yaklaştım. Yüzümü önünde topraklara sürüp kanımla boyadım. Gözlerimden şiddetli yağmurlar gibi yaş boşanıyor, boynumun iki tarafından kan akıyor. Sözlerim gerçek duygularımı ifade etmezse beni, yanımdaki yardımcılarımı ve benimle olanları helâk et! Eğer içim dışıma uygun ise düşmanlara karşı cihadımda bana yardım et, beni muzaffer kıl! Güçlüklerimi kolaylaştır!"
"Ey Konstantiniye, ya ben seni alırım ya sen beni alırsın" (Fatih Sultan Mehmet)
480 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Mutlaka Okunmalı!!!
30 Mayıs 1876 tarihinde yağmurlu bir sabah... Öyle bir darbe düşünün ki darbeyi millet istiyor diyerek padişahı hal ediyorlar lakin darbeden sadece 60 kişinin haberi var. Darbecilerin başlarında ise karakter bakımından birbirinden farklı 5 kişi. Kinim dinimdir diyen kinci gaddar bir o kadar da zalim olan serasker Hüseyin Avni paşa , vali olarak devletine fevkalade derecede hizmet etmiş ünü batıya yayılmış Mithat paşa, devletine sadık vefakar lakin darbenin yükünü kaldıramayacak derecede korkak Mütercim Rüştü Paşa, hâl'in hayrı için çarşaf çarşaf fetva veririm diyen kazasker Kara Halil efendi ve başarılı asker ve tanzimatci kişiliğe sahip Süleyman paşa... İşin garip kısmı olan ise darbeden haberi olmayan yaklaşık 3000 Osmanlı askeri... Abdulazizin tahttan indirilip Sultan 2. Abdülhamidin tahta geçip darbeye karışan şahısları tek tek yıldız mahkemelerinde yargılamasını konu edinen bir başyapıt. Kitap isminin hakkını vererek darbecilerin ruh haline, hayatına kadar her şeye mercek tutuyor.
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin AnatomisiYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2013359 okunma
Sultan için bugün makbul olan, yarın maktul olabilir.
Reklam
Leipziger Tageblatt, bir İngiliz gazetesinden aktardığına göre, İstanbul’daki “gözetleme ve jurnalleme sistemi” tıpkı eski Roma’nın Teberius dönemini hatırlatıyor.
Sayfa 187 - Kronik YayınlarıKitabı okuyor
Ravzatü' Safâ adlı eserden nakledilen bilgiye göre: İslâm ordusunun üzerine doğru esen bir rüzgâr orduyu bir anda güç durumda bıraktı. Hücuma hazırlanan erlerin cihadını engelleyen bir fırtına... Sultan Alparslan'a durum arzedildi. Hünkâr derhal atından indi, başlığını çıkardı, kuşağını çözdü. Dizleri üzerine çökerek şöyle münâcâtta bulundu: "Ey Allah'ım! Bu günahkâr kulunu, günahlarından dolayı cezalandırma! Senin salih kullarına kefil olan bu aciz kulundan merhamet ve yardımını esirgeme. Senin dinine bağlı olanlar üzerine esen şu fırtınanın yönünü kâfirlerin tarafına çevir!" Sultanım bu yakarışını duyan devlet adamları ve İslâm gazileri ağlaştılar. Bu halin alameti derhal belirdi ve kasırga düşman saflarına doğru esmeye başladı.
Sultan Dördüncü Murad, fırtınalı bir gecede, bulunduktan yerden pek de uzak olmayan bir yerde oturmuş. Elinde, Nefî’nin hiciv şiirlerini topladığı Sihâm-ı Kaza adlı divam varmış. Daha okumaya başlar başlamaz, saray bahçesindeki ağaçlardan birine yıldınm düşmüş. Tedirgin olan sultan, kitabı denize atmakla kalmamış, aynı gece, Nefî’nin, kadim düşmanlannca cezalandınlmasına izin veren bir de mektup imzalamış. Birkaç gün sonra, şairin cesedini çıkarmışlar sulardan, kementle boğulmuş halde.
Sultan Alparslan'ın Malazgirt ovasında ordusunu komuta etmesinin ötesinde sıradan bir asker gibi zırh kuşanarak bizzat savaş meydanına inmesi tarihçilerin dikkatini çeken bir husustur. Hükümdarın savaş meydanında bulunması şüphesiz ki askeri düşmana karşı cesaretlendiren en önemli etkenlerden biri olmuştur.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.