Sultan Abdülaziz zamanından beri Genç Osmanlılar'ın, Sultan II. Abdülhamid döneminden itibaren ise İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Jön Türk'lerin tek dertleri şuydu; "Devleti kurtarmak ve Osmanlı'yı eski kudretli günlerine eriştirmek..."
125 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
DOĞU TÜRKİSTAN
Bu kitapta Doğu Türkistan'da 1864-1877 yılları arasında varlığını sürdürmüş bağımsız bir Türk devleti olan Kaşgar Hanlığı'nın tarihini ve devletin kurucusu olan Yakup Bey'in İngiltere,Rusya ve Çin'e karşı olan siyasi mücadelesini okuyacaksınız. Şüphesiz ki Doğu Türkistan tarihinde Yakup Bey'den dağınık haldeki yerel idareleri tek çatı altında toplayıp bölgede gözü olan İngiltere,Rusya ve Çin'e karşı durup büyük bir mücadele verebilen başka bir lider yoktur. Kaşgar Hanlığı aynı zmaanda 1872'de Osmanlı Devleti'ne resmen bağlandığını ilan etmesiyle Osmanlı Devleti'nin Orta Asya'daki tek toprağı da oldu desek yanlış olmaz zira Sultan Abdülaziz tarafından Yakup Bey'e "emir" unvanı da verilmiş, padişah tarafından Yakup Bey'e hediyeler gönderilerek devletin varlığı Osmanlı tarafından da tanınmıştır. Aynı durum İngiltere ve Rusya için de geçerlidir. Diplomatik alanda yapılan bu hamlelerin hele de Doğu Türkistan gibi 19.yy'da Rusların göz koyduğu bir coğrafyada gerçekleşmiş olması hayret vericidir benim için. Muhakkak okunması gereken bu kitap size Doğu Türkistan hakkında farklı bir bakış açısı sunacaktır.
Yakub Bey ve Kaşgar Hanlığı
Yakub Bey ve Kaşgar HanlığıSerhat Doğan · Ötüken Neşriyat · 202018 okunma
Reklam
1867 Uluslararası Paris Sergisi
Pierre Tetar Van Elven'ın gözünden 1867 Uluslararası Paris Sergisi. Ressam, eserinde sergi için Paris'e gelen hükümdarları da resmetmiş. En öndeki kişiler Rus Çarı II. Aleksandr ve yanındaki de Fransa İmparatoriçesi Eugenie, arkalarında ise III. Napolyon, Prusya Kralı I. Wilhelm ve Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz var. (resmin soluna biraz dikkatli bakın)
170 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlı İmparatorluğu'da halkın futbol ile tanışmasının Sultan Abdülaziz döneminde olduğunu ve Osmanlı Devleti'nin başlıca ticaret limanlarının  olduğu kentlere yerleşen İngilizlerin futbolu ülkemize getiren ve yayan kişiler olduklarını biliyor musunuz ? Peki İstanbul'da ilk kurulan futbol kulübü 1875 yılında "Hermes Atletic
Smyrna’dan Konstantiniyye’ye İşgal Pasları
Smyrna’dan Konstantiniyye’ye İşgal PaslarıMurat Terlemez · Perseus Yayınevi · 20238 okunma
Şeyh Şâmil'in Vefatı 1
Sağlığı gittikçe bozulan Şâmil, Sultan Abdulaziz'e yazdığı mektupla, Rusya'da rehin bulunan büyük oğlu Gazi Muhammed'i bir an evvel dünya gözleriyle son defa görmesine müsaade etmesi için Çar İkinci Aleksander nezdinde girişimde bulunmasını istedi. Sultan Abdulaziz, yaptığı görüşmeler neticesinde İmam'ın bu son arzusunu yerine getirmeye muvaffak oldu.
İmam'ın Kaşgari dergâhında ağırlanmasının bir sebebi vardır. Zira hocası Mevlâna Halid Hazretlerinin tasarrufu bu ocakta tütmektedir. Şeyh Şamil, vefat eden yakınlarını bu dergâhtan Karacaahmet'e uğurlar. Karacaahmet Kabristanı'ndaki Şeyh Şamil aile kabristanı, o çileli yılların İstanbul'daki hatırasıdır. Bu dergâhta kaldığı sürece her gün Eyüp Sultan hazretlerini ziyaret eder. Her gün Karyağdı yokuşunu iner çıkar. 15 Ocak 1870'te Sultan Abdülaziz'e bir veda ziyaretinde bulunup 25 Ocak'ta İstanbul'dan ayrılan Şeyh Şamil, hac görevini ifa etmek üzere Mekke'ye doğru yola çıktı.
Reklam
15 Ağustos 1869'da Sultan Abdülaziz tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda kabul edildi, 7 ay kendisine ayrılan mekânda oturdu. Sultan Abdülaziz, Şeyh Şamil'e ve aile fertlerine maaş bağlattı. Hac farizasını yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönmesi beklendiği için Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi.
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Osmanlı'nın Bahtı Kara Hükümdarı: Sultan Abdülaziz (Spoiler İçerir!)
6 asırlık bir devlet olması sebebiyle, Osmanlı tarihinde üzülecek birçok hadise vardır.. lâkin 2 hadise vardır ki, insan düşündükçe kendine yediremez; 1) Genç Osman'ın KATLEDİLMESİ 2) Sultan Abdülaziz CİNAYETİ Bu iki hadise, Osmanlı tarihinin en acı olaylarıdır. Hakan ve Halife sıfatını taşıyan hükümdarların KATLEDİLMESİ.. özellikle de
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin AnatomisiYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2013355 okunma
Sultan Abdülaziz Fransa’ya ilk gittiğinde gâvur bir memlekete ayak basmam dediği için , bu sebeple basmamak adına ayakkabılarının içine Osmanlı toprağı ile doldurulmuş bir tabanlık yaptırdığı söyleniyor …
.... Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması Yalnız Olan Yozlaşır Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
Reklam
Sultan Abdülaziz devrindeki Fransızkârî ıslahat ve bu ıslahat timsali olan Mekteb-i Sultanî, hep bu sistemin “a la mode” olduğu zamanlar meyveleridir.
355 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Hüseyin Avni Paşa, Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz döneminde yaşamış, serasker (günümüzde genelkurmay başkanlığı) ve sadrazam(günümüzde başbakan) görevlerine kadar yükselmiş bir şahsiyettir. Askeri yönden bir deha olarak kabul edilmektedir. Hersek, Karadağ, Girit isyanlarını bastırmış, Sırp isyanının çıkmasını engellemiştir. Osmanlı kara ve
Hüseyin Avni Paşa
Hüseyin Avni PaşaMustafa Ali Uysal · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 20151 okunma
Cemalleddin Afgani, Afganistan'ın Kabil yakınlarında bir köyde doğmuştur. Hindistan'da akli ve nakli ilimleri oku-muş, Mısır'a gitmiştir. Ancak Mısır hükümeti kendisini sürgün etmiş, bunun üzerine Paris'e giderek öğrencisi M. Abduh ile birlikte "El Urveti-I Vüska" gazetesini çıkarmıştır. Bir ara İstanbul'a da davet edilen C. Afgani Sultan Abdulaziz devrinde yaptığı bir konuşma yüzünden azası olduğu Dar'ül Fünun'un kapatılmasına sebep oldu. Fesatçılığı anlaşılınca Türk uleması tarafından İstanbul'dan kovulmuştur.
Enes

Enes

@enesbir
·
14 April 14:07
Mısır
Aynı düşünce sisteminin daha sinsi ve Afgani tarafından yaygınlaştırılmııştı. O, kontrollü bir devamı, Mısır'da Cemaleddin Ahmet Han gibi Kuran'ı doğrudan tartışmaya açmamış, geleneksel değerleri ve kurumla hırpalamaya çalışmıştır.
SIKINTIDAN KURTARMAK Sultan Abdülaziz Han. kendisinden umduğu başarıyı gösteremeyen sadrazam Ahmed Esad Paşa'yı görevden almaya karar vermişti. Mabeyn Başkatibi Atif Bey'i mühr-i hümáyúnun alınması için görevlendirdi. Atıf Bey, paşanın evine zaman zaman gidip gelenlerden olduğu için, padişah iradesinin uygulanması hususunda zor durumda kalmıştı. Ancak, ne olursa olsun padişahın emrini yerine getirmek lazımdı. Akşam yemeğinden sonra kalkıp, sadrazamın Beşiktaş/Ihlamur'daki konağına gitti. Esad Paşa, Atıf Bey'in her zamanki gibi ziyaretine geldiğini düşünerek hal hatır sordu. Muhabbete koyuldular. Sadrazam, ahvalin zorluğundan sözü, bu vazifeyi yaparken çok sıkıntı çektiğine getirdi. Mühr-i hümâyûnu ne şekilde geri isteyeceğini düşünüp duran Atıf Bey, sadrazamın bu sözünü fırsat bildi: "İşte, şevketli efendimiz de zatınızı bu zorluktan kurtarmak için, sizden mühr-i hümâyûnun alınmasına bendenizi memur kıldı." dedi. Esad Paşa biraz bozuldu ama mührü çıkarıp teslim etti.
Tehdidini savurdu. Cevher Ağa ile beraber başmabeynci ve başkâtip bu haberi Abdülâziz'e götürmek için saraya vardılar. Abdülâziz halini düşünüyor ve buhran içinde elim dakikalar geçiriyordu. Arada: - Beni Sultan Selim'e döndürdüler! Ben kimseye ne ettim? diyerek zihninden geçenleri yanındakilere ifham eyliyordu. Sonra Pertevniyal Sultana hitaben: - Validem! Bu işi kim etti bana, bilir misin? Diye sual etti. Validesi de: - Avni Paşa etti! Cevabını verdi. Sultan Aziz: - Yalnız Avni Paşa etmedi! Hoşunduk Koca Rüştü Paşa, hoşunduk Ahmet Paşa... Dedi ve ağlamağa başladı.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.