MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
Olay Örgüsü
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman"
Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Manzarasıyla meşhur Sultan Cihangir Camii
Bu cami, yüksek bir dağın tepesine inşa olunmuş, değerli bir camidir. Camiye Mehmet Ağa Camii'nin dibindeki dik sokaktan yüz ayak taş merdivenle çıkılır. Bir saatte zorlukla varılabilir. Bazı kapı önlerinde dinlenme yerleri vardır. Nice yiğitler, hiç dinlenmeden çıkmaya çalışmışlarsa da başaramamışlardır. Bu derece dik bir yokuştur. İşte böyle bir dağın tepesinde, dört köşe duvar üzerinde, kubbesi kurşunla örtülü bir camidir. Çünkü o yüksek tepe üzerine ağır bina yapmak mümkün değildir. Bir minaresi, tekkesi ve imareti vardır. İkindiden sonra bütün cemaat, ahbaplar, dostlar toplanarak denizde yüzen gemileri buradan seyrederler. Cidden her tarafı gören bir camidir. Koca Mimar Sinan'ın ustalığı duvarlarında açık seçik görünür.
Sayfa 510 - 1. CiltKitabı okuyor
Şeyh Mehmet Kadızade (Sofya'lı Kadızade)
Sultan Murat ile Bağdat seferine giderken, Konya'da kendisi Hazreti Mevlana ziyaretine gitmediği gibi gidenleri de menetmiştir. Nihayet Sultan Murat, Mevlana türbesini ziyaretle sema ayini yaptırırken, "Bre medet şeyhi çağırın. Gelip bu ney ve kudumu dinleyip sema sefasını görsün!" diye haber göndermiş ise de şeyh yine gelmemiştir. Sonunda: "Ya gelsin, yoksa ayağını kırarım. Yahut kendisini buraya aşçı yaparım!" diye zorlayınca, Şeyh çaresiz Sultan Murat'ın bulunduğu yerin kapısına gelir. Padişah hışımla önüne çıkar ve şeyhe çarpar. Zavallı Şeyh yere yuvarlanıp ayağı kırılır. Bu suretle de Mevlana'yı ziyaret yine nasip olmaz. İstanbul'a döndükten sonra vefat etti.
Sayfa 448 - 1. CiltKitabı okuyor