nehir

Sabitlenmiş gönderi
XXX
Bazen geçmiş günlerden kalanları anarım Bir araya gelince hoş sessiz düşünceler; Aradığım şeylerin yokluğuna yanarım, Gönlümü yitenlerle çektiğim yaslar deler: Yaş bilmeyen gözlerim boğulur da yaşlara Ölüm gecesindeki sevgili dostlar için, Depreşir yüreğimde nice kapanmış yara, Yitip gitmiş yüzlere inlerim için için. Geçmiş yaslar yeniden beni yürekten vurur, Acıları saydıkça bir bir, içim kan ağlar; Gönlüm eski dertleri anıp çile doldurur, Borcum bitmemiş gibi yine keder borcum var. Ama, sevgili dostum, seni andım mı yeter: Bütün yitenler döner, bütün acılar biter.
Reklam
kırlangıçlar
İkisi de içini çekti. Tepelerinden birçok kırlangıçlar geçti: Sıcak yerlere dönüyorlardı. Ayrıldılar... Ve bir daha birbirlerini görmediler. Fakat ikisi de küçük derenin kenarındaki söğüdü ve orada geçirdikleri güzel ilkbaharı ve yazı unutmadılar. Ve ikisi de, böyle bir yaz geçirmemiş olan diğer kırlangıçlara tepeden baktılar...
kırlangıçlar
Tesadüfün pek merhametli olmadığını ve birbirine böyle yakın olanları bir ikinci defa karşı karşıya getirmediğini biliyorlardı.

Reader Follow Recommendations

See All
kırlangıçlar
Yalnız her ikisinin de içinde gizliden gizliye büyüyen bir korku vardı: bir gün gelip ayrılma korkusu.
kırlangıçlar
"Etrafıma göz gezdirince," dedi, "ben de senin gibi, dört tarafa koşan kırlangıçlardan başka bir şey görmüyorum. Ben de bunlardan mıyım, diyorum, sonra da bunlardan değilim galiba, diyorum. Onlar da beni pek istemiyorlar. Ne yapayım, burada oturup etrafta bakıyorum. Siz de, şey, sen de gelmesen böyle yapayalnız bu yazı geçirerektim."
Reklam
kırlangıçlar
"Şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz?"
kırlangıçlar
"Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa, 'Dünya'da neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki..."
Kurtarılamayan Şaheser
Hayatlarında hiç sevmemiş olanların tahayyül edemeyecekleri bir acı onu boğuyor; sanki gür alevli bir meşale göğsünün içerisinde dolaşarak kaburgalarını yalıyormuş gibi kıvranıyordu.
Değirmen
Günler, kuvvetli bir rüzgârın sürüklediği beyaz bulut kümecikleri gibi birbiri arkasına geçip gidiyordu. Ve biz, bunların sonunda muhakkak bir fırtına kopacağını seziyorduk.
Değirmen
İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.
Reklam
nehir

nehir

, is currently reading
%44 (75/168)
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali
7.5/10 · 44.9k reads
Gerçekleşmesini dilediği şan, ölümüyle zorla elde etmek istediği ölümsüzlük, adının yanından geçip gitmişti. Kaderi, kayıtsız olayların tozlu enkazının altında kalmıştı.
Aslında sırf insanların yokluğunu çektiği için kendisini ölümün kollarına atmıştı, küçücük bir komediyle kolaylıkla kaldırılabilen bu aklı noksan insanların.
Ve Madame de Prie, ona kimsenin inanmadığını duyunca hırçın bir şehvet duydu. Demek ki ona yaşarken hiç güvenilmiyordu, öyleyse onlarla nasıl acınası bir komedi oynadığını ölümüyle anlamalıydılar.
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig
7.5/10 · 77.4k reads
"Evde bir ölü var, farkında değil misiniz?" ... "O benim, bu kışı yaşayamayacağım."
467 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.