s

s
@sumpies
2 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Çıplaklık ve “namus” ilişkisi
Platon bunları düşünmemiş midir kadın erkek, yaşlı genç herkesin jimnastik yaparken birbirini çıplak görmesini isterken? Erkekleri hep çıplak gören Kızılderili kadınlar hiç olmazsa göz duyularını soğutmuş oluyorlar. Büyük Peru krallığında kadınlar bellerinden aşağısına önü yırtmaçlı bir kumaş sararlar; öyle dardır ki bu etek, ne kadar edepli olmak da isteseler, her adım atışlarında edep yerleri gözükür. Gerçi kadınların bunu erkekleri kendine çekmek için yaptıklarını, çünkü o memlekette erkeklerin kendi cinslerine düşkün olduğunu söylerler; ama şu da denebilir ki, bunu yapmakla kaybettikleri kazandıklarından fazladır; çünkü tam bir açlık, hiç değilse gözle doyurulan bir açlıktan daha zorludur. Lavia da der ki, namuslu bir kadın için çıplak bir erkek bir resimden fazla bir şey değildir. Lakedemonyalı kadınlar, ki evliyken bizim kızlarımızdan daha bakireydiler, her gün şehirlerinin delikanlılarını çıplak güreşir, yarışırken görüyorlardı; kendileri de yürürken bacaklarını kapamaya pek önem vermiyorlardı; çünkü Platon’un dediği gibi, namusları, uzun eteksiz, yeterince örtüyordu onları.
Sayfa 99
Reklam
Çocuk cinselliğinin eğitibilimselleştirilmesi
Söz konusu olan, hem tüm çocukların cinsel bir etkinliği olduğunun ya da olabileceğinin hem de bu bir yandan “doğal”, bir yandan da “doğaya karşı” etkinliğin, uygunsuz olması nedeniyle fiziksel ve ahlaksal, kolektif ve kişisel tehlikeler taşıdığının kabullenilmesidir. Çocuklar hem cinselliğin ötesinde hem de bilfiil içinde olmaları nedeniyle tehlikeli bir paylaşım çizgisi üzerinde yer alan, işin “başındaki” cinsel varlıklar olarak tanımlanırlar. Ana babalar, aileler, eğitmenler, doktorlar, psikologlar, bu değerli ve ölümcül tehlikeli ve tehlikeye maruz cinsel tomurcuğu sürekli bir biçimde sorumlulukları altına almak zorundadır. Bu eğitibilimselleştirmenin esas ortaya çıktığı alan, mastürbasyona karşı Batı’da iki yüzyıl kadar süren savaştır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Baba kompleksi ile tanrı inancı ilişkisi
Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu öğretmiş; bize kişisel bir Tanrı’nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtuldukları anda dinsel inançlarını da nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır.
Ölüm Üstüne
Ölümün, günahların bir karşılığı, başka başka bir dünyaya geçiş olarak görülmesi hiç kuşkusuz kutsal, tanrısal bir düşüncedir, ama nasıl olsa ödenmesi gereken bir borç olduğundan, ondan korku duymak budalalıktır.
Reklam
Reklam