Resûlullah ﷺ şöyle buyurdu: "Bir sürü faydasız sözle meşgul olunan bir mecliste oturmuş hiç kimse yoktur ki o meclisten kalkmadan önce şöyle desin ve Allah onun o mecliste yapmış olduğu hataları bağışlamasın: 'Sübhânekellâhümme ve bihamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbü ileyke.' (Allahım! Seni her türlü noksan sifatlardan tenzih ve ham-dinle tesbih ederim. Senden başka bir ilâh olmadığına şahadet ederim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tövbe ederim.)" Tirmizî
Ebu Mes'ud (r.a) şöyle dedi: "İnsanların kendisine sorduğu her soruya cevap veren delidir
Reklam
Türk okuyucusunun Kur'an ve Sünnet'e Göre Müslüman Şahsiyeti adlı kitaba gösterdiği sıcak ilgi, bu milletin bu eşsiz şahsiyetin gerçeğini kavradığını ve onu yaşamaya önem verdiğini göstermektedir. Öyleyse geçmişte olduğu gibi bu şahsiyet tekrar oluşmalı ve dirilmelidir.
Maalesef haklarında ilimlerine tanıklık edilen Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğu, şeytan tarafından ayartılarak, Yahudi ve Hristiyanları veli edinen mürtedlerden olan yöneticilere, sultanlara ve velinimetlerine yanaşmış, onlara karşı nifak göstererek alçak, fânî dünya metaları karşılığında dinlerini satmışlardır. (...) Ya da azınlık bir grup âlim, zayıflık ve destekçilerin azlığı tevili ile korkarak hak sözden sükût etmektedirler. Onların haklarında söylenecek en az şey, azimeti terk ettikleri ve şehidlerin efendisinin makamına karşı zahit olduklarıdır. Yine onlar hakkında söylenecek en az şey, onlardan bazılarının, Rasûlullah'ın "dilsiz şeytan" olarak adlandırdığı hak sözden sükût edenin oturduğu gibi oturmuş olmalarıdır.
Sayfa 33 - Küresel KitapKitabı okuyor
Sünnet = Muhabbetullah
Muhabbetullah, sünnet-i seniyenin ittibaını istilzam edip intac ediyor. Ne mutlu o kimseye ki sünnet-i seniyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki sünnet-i seniyeyi takdir etmeyip bid'alara giriyor.
Reklam
Sünnet-i seniye, edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki altında bir nur, bir edep bulunmasın! Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş: اَدَّبَنٖى رَبّٖى فَاَحْسَنَ تَاْدٖيبٖى Yani "Rabb'im bana edebi, güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş." Evet, siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve sünnet-i seniyeyi bilen, kat'iyen anlar ki: Edebin envaını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun sünnet-i seniyesini terk eden, edebi terk eder.
Risâletü'l-Kuşeyrî: Tasavvuf sahasında söz sahibi olan müelliflerden biri de Kuşeyri'dir (v. 1072). Kuşeyri, Said Ebü'l-Hayr'la birlikte Sülemi'nin müridi idi. Sülemi'nin açtığı yoldan yürüyen Kuşeyrî, bu hususta hocasının yolunu izleyerek meseleleri Kur'an ve Sünnet çerçevesinde yorumlamaya gayret etmiştir. Yaşadığı dönemdeki mutasavvıfların yaptığı bazı yanlışları ortaya koymak ve gerçek tasavvufun şeriatla çelişmediğini belirtmek için meşhur eserini kaleme almıştır. Bu eserinde Kur'an çizgisinde olan mutasavvifların biyografilerinden bahsetmiştir. Eser Türkçe olarak da neşredilmiştir.
Sayfa 34 - Kuşeyrî, Abdülkerim b. Hevâzin b. Abdümelik, Kuşeyrî Risalesi (trc. Süleyman Uludağ), İstanbul 1978.Kitabı okuyor
Babamı sünnet ettiler, hem de öldükten sonra.
"Cemâate imâm olacak kimseler Kur'an bilgisinde eşitseler sünneti en iyi bilen imâm olsun. Eğer onlar sünnet bilgisinde de denkseler önce hicret etmiş olan imâm olsun. Şâyet hicret etmekte de aynıysalar yaşça en büyükleri imâm olsun."
Reklam
Selama daha güzeli ile karşılık verme:
Selam vermek sünnet, selamı almak ise farzdır. Nisâ Sûresi'nin 86. âyet-i celîlesinde -meâlen-: "Ve size bir selam verildiği vakit, hemen ondan daha güzeli ile selamda bulununuz veya onu aynı ile iade ediniz." buyurulmuştur. Bu âyet-i celîlede selama ya daha güzeli ile yahut misliyle cevap vermenin lâzım geldiği bildiriliyor. Cevabın daha güzel olması -eğer selam veren yalnızca "selâmün aleyküm" demişse-; "aleyküm selam" denildikten sonra devamına "ve rahmetullahi" lafzının ilavesiyledir. Eğer selam veren onu da söyledi ise " "ve berekâtühû" ilave edilir. Böyle verilen selam ise, selamın (sevap kazanmak, insanlar arasında sevgiye sebep olmak gibi) faydalarının elde edilmesini ve devam etmesini talep etmektir.
“Tevhit ehlinin zihninde ve sohbetinde dünya ile ahiret birbirinden ayrılmaz.” Fatma Bayram Müslümanların aman dünya bizim için önemli değil bizim için önemli olan ahiret düşüncesiyle dünyayı boş vermenin ne kadar yanlış olduğunu Gazze soykırımını yaşadığımız şu dönemde anlamışızdır herhalde. Dünya işlerini de kuran ve sünnet izinde ışığında anlayıp ahiret inancımızla birleştirip çok çalışmamız gerekiyor bize verilen kulluk görevi bu sanırım Allah tarafından.
Özel, her şartta ve durumda pergelin iğnesini Kur'an-Sünnet nass'ına koyuyor; dairesini de böylece şekillendiriyor.
Penthos
Penthos
Özel'in geçmişimiz hakkındaki düşüncelerini şerh edip bizlerle paylaşmış. Orhun'un da dediği gibi "Tarihsel eleştirilerde maksadın geçmişi kınamak değil toplumların gelecek tasavvurunun inşâ edilmesi olduğunu" düşünüyoruz.
Penthos

Penthos

@merdumhar
·
22 Nisan 16:36
İşte büyük bir heyecanla beklediğiniz o yazı 😤: 📌İsmet Özel’in “Osmanlı” Muhalefeti: “Osman’dan Vahdettin’e Bir İhanet Kültürü” "bir vatanımız olsun diyen isimsizler ve vatan benim olsun diyen meşhurlar..." Okumak için: edebifikir.com/dosyalar/ismet-...
“…Bir müsteşrikin, bizim meslelerimizle ilgili incelemelerinde ulaştığı netice ne olursa olsun biz, bu neticeyi ihtiyatla karşılamak zorundayız. Şüphesiz onların incelemelerinden haberdar olacağız fakat kendi meselelerimizi, yine kendimizin halletmek zorunda olduğumuzu da unutmayacagiz.”
Resim