Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Varlığım onları memnun ediyordu ama yokluğum korkutmuyordu bile. Bana ihtiyaçları yoktu. Hiç kimsenin ihtiyacı yoktu bana. Boş bir çuvala konulup işe yaramayan eşyaların kaldırıldığı bir depoya veya bir dolaba kilitlenebilirdim pekâlâ.
Reklam
gecenin güzelliğinden doğan cazibede geçmişte kalan hatıralar kalbime pençe atıyor kederden mahirce suret çizen bir el gibi hasret hafızamın perdelerini boyuyor
Sayfa 81
İnsanların kendilerine açıkça itiraf etme gereği duymadıkları gerçekleri vardı. Bazen kendilerinden bile sakladıkları sırları.
Prof. Dr. Mehmet Görmez bir sohbetinde şöyle ifade ediyor durumumuzu: “Yeni bir uygarlık doğdu. Sanal uygarlık. Bu uygarlık bütün katılımcılarını pasif birer seyirciye dönüştürüyor. Bu uygarlığın en büyük hareket noktası akıl değil gözdür. En büyük eylemi düşünmek değil bakmaktır. Müşahede etmek değil seyretmektir. Göz bu uygarlıkta bir nazar aracı değil bir arzu, istek, şehvet aracına dönüşüyor. Bu da beraberinde bencilliği, duyarsızlığı, doyumsuzluğu getiriyor. Şiddeti doğuruyor. Bu sanal ekran uygarlığında insan hem kendisiyle hem âlemle ilişkisini hakikat üzerine değil, suret ve görüntü üzerinden kuruyor. Bu uygarlık insan hayatında görsel idraki egemen kılıyor. Görsel idrakin egemenliği, aklın idrakini zayıflatıyor. Kalbin idrakini bir çeşit ölümle karşı karşıya bırakıyor. İnsan idrak sahibi bir varlıktır. İdrak hem mantık hem felsefe hem psikolojinin kavramıdır. İnsan kendisi dâhil dışarıdaki âlemi aklıyla ve kalbiyle idrak eder. İnsandan istenen külli bir idrakle hareket etmesidir. Aklı ve kalbiyle. Yalnız duyu organlarıyla değil. İnsan ancak böyle bir idrakle iman edebilir. Ancak böyle külli bir idrakle madde ve manayı, fizik ve metafiziği,mülk ve melekût âlemini birlikte kavrayabilir.”
Ama yaşam dersleri diye bir ders vermez, öğretmezler okullarda. Asıl olan bu değil mi?
Reklam
Benim dışımdakiler benim gibi olmayanları kapsıyor ama benim gibi olmayanlar denince bir de benim gibi olanların varlığı gerekiyor. Onlar benim dışımda değil mi, yoksa benim gibi olmakla dışımda olmaktan kurtarıyorlar mı kendilerini. Onlar çok kalabalık, sadece bundan eminim.
Kalp ve akıl dedikleri, birisi kan pompalayan yumruk büyüklüğündeki et parçası, diğeri de ceviz içine benzeyen bir pembe pelte değil ki dedim. Bunlar birbiriyle savaşmaya yemin etmiş iki düşman, aşk bahçesinden içeriye girince. Birisi sende kalırsa, bu savaşa devam etmek için diğeri de sende kalacak. Mecbur buna.
Dolayısıyla bu evrenin bütünü kendine özgü bir surettir; Mutlak denizdir, sizle ben, güneşler ve yıldızlarız, geriye kalan her şey de denizin dalgaları. Peki dalgaları farklı kılan nedir? Yalnızca suret; ve o suret de zaman, mekan ve nedenselliktir ki hepsi bütünüyle dalganın biçimine bağımlıdır. Dalga gittiği anda onlar da kaybolur.
Sana göre çirkin,algısı bir suret iken benim için bir toplum anlayışıdır..
Reklam
Bir aynada iki suret daima çatışır ve kuvvetli olan daima diğerini kovar. Eğer aynaya ilk giren görüntü masum ve samimi olursa bir ömür boyu ikinci bir görüntünün orada yansımasına izin vermez.
Ben tamamlanmak istemeyen eksik, kaybetmeyi kabullenmiş mağrur. Gölgesi ömrümün üstüne düşen, artık hiçbir şeyim olan reddettiğim suret, ne zaman sesine bir şefkat tonu verip seslense köprüleri yıkılmış bir nehrin karşı kıyısından sessizlik birdenbire.
Turakçın gidiyordu. Beni bırakıp gidiyordu. Ölüm ömür ipini üzmeye, suret nakşını bozmaya kast etmişti.
Hakikat ile suret mâkûsen mütenasiptirler. Yani suret kalınlaştıkça hakikat inceleşir. Suret inceleştikce, hakikat o nisbette kuvvet bulur.
"Hem erenler ölmez efendim, suret değiştirirler!"
Sayfa 380Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.