Bey rut'ta Türkçe kitap, gazete okunmuyor, Beyrut'ta Türkçe kitap satan bir kitap da yok denilebilir, Türkçe umumi dersler verilmiyor, tiyatro oynanmıyor, Türk hayatından sinema gösterilmiyor, Türk'ün yaptığı eşyalar satılmıyor, Türk müziği meçhul, Türk mimarisinin varlığı da işitilmemiş. Başka ne söyleyeyim, Türk medeniyetinin vücudunu halka gösterecek, onu halka sevdirecek, onlara halkın muhabbetini celp edecek bir şey de yok vesselam... Biz Rusya'daki Türkler, pek çok bakımdan Ruslara benzemeye başlıyoruz: Mekteplerden başka, gazeteler, edebiyat, Lermentov, Turgenyev, Tolstoy, dersler, tiyatro, konser, demir yollan, elektrikli tramvaylar, temiz sokaklar, Rusların ilmi, marifetliliği, nezaketi, ahlaklılığı vesaire gibi özellikleri bizi onlara bağlayan, onları bize sevdirmekte olan hatta bazı cihetlerden kendimizden yukarı gösterip hürmet et tirmekte olan, onlara benzemeye bizi icbar etmekte olan vasıtalardır. İşte Araplara karşı Türklerin bu gibi vasıtaları hiç yok, Beyrut kültür bakımından İstanbul'a hiç bakmıyor: Onun yöneldiği medeniyet kıblesi Paris ve Kahire...