"sanki şehir sustu,----sanki aldı intikamı
düşlerimde yetiştirdin----yemyeşil baharı.
yemyeşil----baharı sakladım,
yüzünün her satırı-----sanki çocukluğum.
kaybedilmiş onca şeyi geri kazandı ufkum."
hak ettiğini düşündüğüm bir kadına yazmıştım.
Hüküm yazılıyken kara tahtada
İnsan yine çare arar ecele!
Gençlik... Gelip geçti... Bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü
Necip Fazıl Kısakürek
“Ulu Tanrım,” diye mırıldandı, “ne yapmalı? Yardım et, bir şeyler söyle bana! Sana her gün raporumu veriyo rum, köyün ne hale geldiğini biliyorsun. Yiyecek şeyimiz kalmadı, her geçen gün eriyoruz; her geçen gün askerler den biri kaçıp dağdakilere katılıyor. Aforoz edilen oğlum, Kızıl Takkelilerin komutanı, Kartaltepesi’nden bize her gün haber yolluyor; ‘Teslim olun! Teslim olun! Yoksa vay halinize!’ Ne yapmalıyız? Ne yapmalıyım? Az önce Areti’nin sana sövdüğünü duydun, gerçekten dayanacak halimiz kalmadı. Açhktan ölen çocukları nasıl kurtarma lı? Bana bir öğüt ver Ulu Tanrım. Köyü yakılıp yıkılmaktan kurtarmak için dağdaki partizanlara mı teslim edeyim? Ya da kollarımı kavuşturup merhametini mi bekle yim? Ne yazık ki insanız Ulu Tanrım, bekleyemeyiz. Merhametin gecikiyor. Genellikle de bizi ölümden sonra, öteki dünyada gelip buluyor ama ben, merhametini yeryüzünde göstermeni istiyorum.” Bir an sustu. “Ne olursa olsun,” diye ekledi yüksek sesle, “merhametini yeryüzünde göstermelisin!”
“Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...”
Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın söyle
Bu zehir zemberek kederler için mi?
Bak bütün orkestralar sustu
Bütün ışıkları söndü dünyanın
Korkma
Haydi uzat ellerini
Geçmiş yılları yeniden yaşayalım bir bir...
Derken, yavaş adımlarla uçağa doğru yürümeye koyulduk. Yerimize oturduk. Benim yanımda yeni evli oldukları anlaşılan bir çift vardı. Uçak havalandığı dakikada aralarında kısık sesle yürütülen ama içeriği sert bir tartışma başladı. Her ne kadar elimdeki kitaba yoğunlaşmaya çalışsam da birbirlerine sarf ettikleri iğneleyici sözler, dikkatimi