Hâlihazırda kitapla ilgili o kadar güzel incelemeler varken bu incelemeyi yazma sebebim içimdeki sesi bastırmak, çünkü kitabı okuduğumdan beri zihnimde yankılanıyor. Bunun sebebi sanırım bu kitaptan herkesin haberdar olmasını istemem. Evet, Orta Doğu coğrafyasını ve insanını az çok bilen bizler bu ülkelerde yaşananları yıllardır görsel ve yazılı
Hayat öngörebileceğimiz bir şey değildir. Çünkü içinde yanardöner, avuca sığmaz istekler, korkular var. Maskeler, takıntılar, zaaflar, güçlü ve zayıf yanlar var.
Değerli bir arkadaşımın hediyesi ile kitabı okuma şansı elde ettim.Oliver Sacks’ın okuduğum ilk kitabı.Kitapta birbirinden farklı,sıradışı yaşanmışlıklar mevcut.Karısını şapka sanan adam dışında 23 farklı hikaye bulunuyor.Bütün hikayelerin hemen hemen hepsi nörolojik hastalıklarla ilgili buna bağlı olarak daha çok nörolojik terimler
Kafamda geçmeyen bir ağırlık. Sanki dünyanın tüm yükü boca edilmiş gibi. Kafamı kaldırmaya mecalim yokmuş gibi. Sanki ne olursa artık dercesine her şeyden ümidin kesilişi gibi... Buna sebep: dinlenemeden kalkılan sabahlar mı, alınamayan uykular mı, gereksiz hassasiyetler, takıntılar mı?.... Bilmiyorum! Yine İbrahim Abinin bir mısrasına sığınıyorum. "bir yastık arıyorum kuş seslerinden /mühim değil sonrası"