Bize hakikatin heykelleriyle dolu bir dünya sunuldu.Farkındayız...Fakat biliniç pınarlarımızın kurutulup damla damla sızmasından dolayı sekerat halindeyiz. Ya baş eğip onlara benzeyeceğiz, ya da radikal ve belalı kisvelerle öteki olacağız. Şuurumuz, mümeslini kaybettiğinden bu yana,korkudan ve gafletten sesimiz çıkmıyor. Lakin huzurlu da değiliz. Taklitçiliğimiz şirk vadilerine yayılmış olsa da, ümidin motor gücü tetikleyip duruyor tükenmemiş kalbimizi...Kalbimiz, Türk aile yapısını arzuluyor.
Eskiden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak görev yapan, 2023 genel seçimleri sonrasında yapılan kabine değişikliğiyle beraber Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başına getirilen İbrahim Kalın'ın, okunmasını en çok tavsiye ettiği kitapların başında geliyordu "Buhranlarımız" kitabı. Ben de onun tavsiyesi üzerine almıştım. İyi ki de
“Birçok şey hakkıyla yapılmıyor bu ülkede, orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya...
İçimizdekini keşfetmek masal olmuş.”
Hani şu çok sevdiğimiz yalısı olan Said Halim Paşa. Kitabını okurlar mı peki batı hayranları? Bu aslında tüm yazdıklarının birleşimi. Özellikle taklitçiliğimiz, fikir ve cemiyet buhranımız kısımları çok önemli. Yıllar önce yazılmış ama tespitleri hala geçerli. Sürgüne gönderilse de isyan etmiyor ve kitap yazıyor. İşte istidatlarını ve bu ülkeye olan borcunu ödeyen gerçek bir Müslüman. Yazılacak çok şey var ama Malta'dan Roma'ya geçip ülkesinden ayrı yaşarken bir ermeni tarafından 57 yaşında vurularak şehit ediliyor.
“Birçok şey hakkıyla yapılmıyor bu ülkede, orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya... İçimizdekini keşfetmek masal olmuş.”
Orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya... İçimizdekini keşfetmek masal olmuş.
"Birçok şey hakkıyla yapılmıyor bu ülkede, orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya... İçinizdekini keşfetmek masal olmuş."
"Birçok şey hakkıyla yapamıyor bu ülkede, orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya..."
İşte benim bütün Batı'da ilk defa olarak toplayıp yayımladığım oyunlar Avrupa şarkiyatçılarının dikkatini fazlasiyle çekti.. En çoğunun Almanca, Fransızca, Rusça tercümeleri yapılmış, haklarında ilmi ve edebî makaleler yazılmıştır. Bu alanlarda en fazla Almanlar çalışıyorlardı. Bilhassa Almanya'nın en büyük şarkiyatçısı sayılan Profesör Yakop, bu mesele hakkında birkaç cilt eser meydana çıkarmıştır. Bu eserlerinde, Karagöz oyunlarının tarihini yazdıktan sonra, piyeslerin tafsilâtını veriyor ve genel edebiyat açısından önemli araştırmalarını ekliyordu.
Türk edebiyat tarihinde, bu oyunların hiç tesirini; görmüyoruz. Halbuki, Türk komedilerinin ortaya çıkmasına bunların çok yardımları olacaktı. Saçma Fransız komedilerine bakacaklarına Karagöz oyunlarına dikkat etmiş olsa idiler, millî bir Türk komedisi daha doğru yer bulacaktı.
Birçok şey hakkıyla yapılmıyor bu ülkede, orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya… İçimizdekini keşfetmek masal olmuş.
Batı'nın ictimâî ve siyâsî müesseselerine olan aşırı hayranlığımızın, "taklitçiliğimiz"in millet için ne üzücü felâketlere sebep olacağını göstermeye çalışmıştı.
“Birçok şey hakkıyla yapılmıyor bu ülkede, orijinal şeylerin gölgesinden çıkamıyoruz, taklitçiliğimiz ilhamı öldürüyor. O kadar çok kafayı takmışız ki bir şey gibi olmaya, bir şey gibi yapmaya... İçimizdekini keşfetmek masal olmuş.”