Talha Dökmez

56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
"Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir."
Hayat, her benlik için öğretmendir. Bu öğretmen bizlere adı gereği bir şeyler öğretir. Kimi zaman sert deneyimlerle, kimi zaman gözlemsel öngörülerle. Ve her an bizi bu bilgilerden sınamaya kalkar. Kimimiz kalır, kimimiz geçer. İşte bu kalıp geçme durumu benlik ile doğrudan ilintilidir. Bilgi dağarcığı kıt olan sınavı geçemez. Aynı sorularda tökezler durur. Kafası karman çorman olur. Böyle bir benliğin kısa hayatında mutluluğu elde etmesi güçleşir. Kıt kafasıyla mutluluğun peşinde koşar ve kaybolur. Fakat duruma tersten bakıldığında işler değişir. Benliği gelişkin, ders almayı ve uygulamayı bilen kişi, en sert acılarda dahi dirayetini gösterebilir. O kişi acı içinde ıstırap çekmemeyi öğrenmiştir. Bu ise onu, diğerine görece çok daha huzurlu kılar. "Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir." Nikomakhos'a Etik - Aristotales Kitabı bitirir bitirmez az önce okuduğunuz ufak denemeyi kaleme aldım. Her pasajın üzerinde uzun uzun durmak gerekiyor. Bir kere okuyup rafa kaldırılacak bir kitap değil. En yakın zamanda her iki anlamda da edinmenizi tavsiye ederim.
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıArthur Schopenhauer · Can Yayınları · 202013,3bin okunma
Reklam
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
" Hayat hiçbir şey değildir, itina ile yaşayınız! "
"Bir yandan yaşayarak hayatlarımıza değer vermekte, öte yandan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini de bilmekteyiz. Bu çelişkiyle yaşamak 'Absürt' ün ta kendisidir." incelememe Albert Camus' ye dair yazılan bir incelemedeki kısa özetle başlamak istedim. Çünkü az sonra söyleyeceklerim bu alıntı ile daha "anlamlı" hale
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019112,4bin okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Tekdüze olmaya "mecbur" muyuz?
Biz insanların mecbur olduğu ne çok şey var. Ailemize bakmaya ,işimizi yapmaya, kendimize bakmaya, toplumun değer yargılarına uymaya, devlet seferberlik ilan ederse savaşmaya ve daha önemlisi yapmak istemediğimiz şeyleri yapmaya mecburuz. Peki gerçekten mecbur muyuz? Yok mu bunun başka bir yolu? Mecbur olduklarımızdan, bize verilen sorumluluklardan kaçmanın bir yolu yok mu? Biz bu dünyaya atıldığımızdan beri başımız dertten ve sıkıntıdan çıkmıyor. Hayat bizleri "tekdüzeliğe" boğuyor . Hepimiz ressam ya da müzisyen olmuyoruz. Çoğumuzun "bayağı" ve "rutine bağlanmış" tekdüze işleri ve uğraşları var. Kaçımız bundan zevk alıyor o tartışılır. Bu yazıda anlatmaya ve sorgulamaya çalıştığım şey şu. Biz insanlar, mecbur olduğumuz "şeylerden" nasıl "zevk" alabiliriz? Tekdüze işler bizi köreltiyor. Yapmak istemediğimiz şeyleri yapmak bizi bezdiriyor. Bizleri ruhsal bunalımlara sokuyor. Pek çoğumuz bundan ölümle kurtuluyor. İşin garibi ölenlerin çoğu ölümün ne olduğunu şu tekdüze hayatlarında sorgulayamıyor. Bizler hayatlarımızı "çoğul" yaşıyoruz, "tekil" değil. Okumak, düşünmek, yazmak ve sanatla ilgilenmek; yani kısacası "derinlik kazanmak" biz insanları çoğuldan tekile indirger. Bir insanı tekdüzelikten ve çoğunluktan ya olağan üstü bir olay, ya da entelektüel uğraşlar kurtarabilir. Karar sizin... ya da senin.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Edebiyatımızın "kuramsal" boyutuna bir bakış.
Bir edebiyat eseri okurken bana en çok zevk veren şeylerden biri dilinin pürüzsüz olmasıdır. Bu bahsettiğim pürüzsüzlük maalesef çeviri kitaplarda yakalanamıyor. O yüzden bu zevki en iyi kendi edebiyat eserlerimizi okurken alıyorum. Berna Moran, bu eleştiri yazısında dili tam olarak bu pürüzsüzlükte kullanmış. Oldukça akıcı ve yalın bir dille edebiyatımıza damgasını vurmuş eserleri dikkatlice açıklamış ve eleştirmiş. Eleştiri kısmı kanımca pasif kalmış olsa da, Türk romanına ve romancılığına farklı bir gözle bakmamı sağladı. Berna Moran bu kitabında yazar ekseninde değil, eserler ekseninde durmuş. Tanzimat döneminden cumhuriyet dönemine kadar edebiyatımızı şekillendirmiş eserleri incelemiş. Ama şunu da söylemeliyim ki yazar daha çok Doğu- Batı sorunu üzerinde duran eserleri incelemiş. Felatun bey ile Rakım efendi, Yaban ve Biz İnsanlar gibi ana konusunu bu çatışmadan alan eserler daha yoğunlukta. Berna Moranın eserleri tarafsız bir şekilde incelemesi ise kitabı daha sağlam ve güvenilir bir kaynak haline getirmiş kanımca. Türk romanının kuramsal boyutunu daha iyi kavrayabilmek için oldukça önemli bir eser. Kesinlikle tavsiye ederim.
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1Berna Moran · İletişim Yayınları · 2021683 okunma
160 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Heyecan Verici
Gerçekten muazzam. Zamanın her şeyi yontabilme ve şekillendirebilme gücü muazzam. Aslında evrim kuramını bu kadar heyecan verici kılan şey bu. En azından ben bunu heyecan verici buluyorum. Eskiden gruplar halinde yaşayan atalarımız, felsefi olarak yalnız olan bizlere öğütler veriyor. Çevirisinde ufak tefek problemler olsa da, dili çok akıcı ve anlaması çok kolay bir kitap. Kaynakçasına bakmak bile kitabı alıp okumanıza yeter. Bu tarz konularda özet okuma yapmak isteyenlere önerimdir.
Homo Sapiens
Homo SapiensSilvana Condemi · Say Yayınları · 2020179 okunma
Reklam
Reklam
Reklam