Herkes yapmis cok ozendim ben de yapayım dedim 😔 •Adım aybüke bazen aybük derler nickteki ay adım ve soyadımdan geliyor •16 yasindayim hazirlik okudum bir sene 9’um •Galatasaray, Galatasaraylıyım, Galatasaraya dair her sey, çok fazla seviyorum •Kişilik tipim entp •fazla tartışmacıyım insanlarla olduk olmadık tartışmaların içine
Minimal diyaloglar, göndermeler, yaşamın rutin akışı, birçok anlam yükleyebileceğimiz basit hareketler, konuşmalar, duruşlar ve sonunda tam olarak "Facia" olan neydi ve hangi sahnede önümüze çıkacak derken, hiç beklemediğimiz yalın bir çıkışla: "İşte Facia budur" çıkışıyla noktalanır hikâye.
Sayfa 10 - ÖnsözKitabı okudu
Reklam
Gece, tam onun Atlantik'te numara yaptığı sıralarda, kendisini telefona çağırmak, rahatsız ettiğim için af diledikten sonra, kısaca veda ederek, mikrofon başında kafama kurşun sıkmak, ne güzel olurdu! Bu müthiş sesi duyunca, evvela ne olduğunu anlayamayarak bir müddet duracak, sonra deli gibi "Raif! Raif!" diye bağırıp benden bir cevap almaya çalışacaktı. Yerde son nefesimi verirken bir ihtimal ki, bu sesleri de duyar ve gülümseyerek ölürdüm. Benim nereden telefon ettiğimi bilmediği için çaresizlik içinde çırpınacak, polise haber veremeyecek ve ertesi gün elleri titreyerek gazeteleri karıştırıp, esrarı çözülemeyen bu facia hakkındaki tafsilatı okurken kalbi nedamet ve yeis içinde çırpınacak, ömrünün sonuna kadar beni unutamayacağını, kendimi kanla hatırasına bağladığımı anlayacaktı.
Sayfa 121 - Yapı Kredi Yayınları
440 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Defne SUMAN'ın Emanet Zaman romanı okuma grubumuzun Mart ayı kitabıydı.Okuyan 13 arkadaşımız da aşırı memnuniyetsizliğini ve rahatsız olduklarını dile getirdi.Nedeni ise kesinlikle taraflı yazılmış olması.Başta karmaşık olsa da dili ve kurgu fena değil dedim.Özellikle ben İzmir Bornova da yaşadığım için burada yaşayan Levantenler,Frenk ve
Emanet Zaman
Emanet ZamanDefne Suman · Doğan Kitap · 2016134 okunma
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kendine ait sözü olmayanlar ancak başkalarının söylediklerinin ekosu olurlar!
Kitap çok etkileyiciydi. Özellikle bulunduğumuz şu mübarek Ramazan günlerinde,tam da okunması gerekenlerden. Insanın kendine yaptığı ruhani bir yolculuk. Yine bu şahane kitap seçimini yapan içimdeki "Ben"e müsaadenizle buradan gönülden teşekkür ediyorum:) Gelelim kitaba.. Önce şunun bir altını çizeyim.Yazara ilk başta önyargılı bakmış,
Öze Yolculuk
Öze Yolculukİbrahim Kalın · İnsan Yayınları · 2023116 okunma
224 syf.
5/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Allah kahretsin ne okudum ben ya. Gerçekten daha sayfa 70te kitap bıktırdı kendinden. Atmosfer olarak harika bir kitap ama tek iyi yönü bu. Hiçbir kurgu, merak unsuru yok. Olayların düzgün bir akışı dahi yok. Sadece uçsuz bucaksız betimlemeler var. Kurgusu olsa çok güzel giderdi bu betimlemelerle ama maalesef... Büyük bir bütçeyle filmi yapılsa, büyüleyici sahneler ile arkaya hafif bir epik senfoniyle unutulmaz bir iş olabilir. Ama kitap olarak tam bir facia. Kitapta diyaloglar çok az. Fantastik bir evrende daha fazla fantastik karakter ve öge bekledim ama o da pek yok. Kitabın "Unutulmuş" Fantastik Klasikler serisinde olmasının bir sebebi varmış gerçekten. Keşke unutulmuş olarak kalsaymış. Modern fantastik edebiyatta elflerden bahsedilen ilk kitap. Klasik yapan özelliği bu. Ama okumasanız daha iyi olur.
Elfdiyarı Kralının Kızı
Elfdiyarı Kralının KızıLord Dunsany · İthaki Yayınları · 2019132 okunma
Reklam
18. yüzyıl, hem bağımsız bir siyasî ve kültürel bütün olarak Kırım Hanlığı'nın sonunu ve hem de Rusların Kırım yarımadasını ve Tatar halkını fethini beraberinde getirmiştir. Müteakip yılların göstereceği gibi, bu, Tatar halkı için tam bir facia olmuştur.
Balkanların kaybı bir evlat acısı gibi Türklerin yüreğine oturacaktır. Üstelik muazzam insani kayıplar da verilmiş, bu boyutun eklenmesiyle tam olarak bir facia ortaya çıkmıştır. Balkan Harpleri'nde Balkanlı Türk ve Müslümanlar etnik temizliğe maruz kalmış, 500.000 kişi hayatını kaybederken, 1.000.000 zavallı da perişan halde göç yollarına
Sayfa 189
masumiyet filmi “bekir!”
gece, tam onun atlantik’te numara yaptığı sıralarda, kendisini telefona çağırmak, rahatsız ettiğim için af diledikten sonra, kısaca veda ederek, mikrofon başında kafama bir kurşun sıkmak, ne güzel olurdu ! bu müthiş sesi duyunca, evvela ne olduğunu anlamayarak bir müddet duracak, sonra deli gibi “Raif! Raif! “ diye bağırıp benden bir cevap almaya çalışacaktı. yerde son nefesimi verirken ihtimal ki, bu sesleri de duyar ve gülümseyerek ölürdüm. benim nereden telefon ettiğimi bilmediği için çaresizlik içinde çırpınacak, polise haber veremeyecek ve ertesi gün elleri titreyerek gazeteleri karıştırıp, esrarı çözülemeyen bu facia hakkındadaki tafsilâtı okurken kalbi nedamet ve yeis içinde çırpınacak, ömrünün sonuna kadar beni unutamayacağını, kendimi kanla hatırasına bağladığımı anlayacaktı.
Sayfa 127 - kültür yayınları, 1.basım, istanbul 1943Kitabı okudu
480 syf.
2/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Selamlar, yeni bir serinin ilk kitap incelmesi ile sizlerleyim. Ancak bunun öyle hevesle yazdığım incelemelerden biri olmadığını belirtmek istiyorum. Öncelikle kitaptan kısaca bahsedeyim. Başrol kız Ava neşe dolu sevgiyle büyümüş bir kızdır. Abisinin gönüllü olarak bir yıllığına yurt dışına gitmesi ve kız kardeşine göz kulak olması için en yakın arkadaşı Alex'i kendi evine taşındırtması beklenmedik bir harekettir. Ava bunu öğrenince sinirlenir ama itiraz edemez. Zamanla da bu ikili yakınlaşır vs. Kendi yorumlarıma da gelirsem önce karakterlerle ilgili konuşayım. Ava tam anlamıyla hayat dolu, neşeli bir kız, Alex ise tam tersi, otorite sahibi, duygularını hiçbir sekilde yansıtmayan, çok zeki, robot bir karakter. (Bu adama hayran olan biri var mı gerçekten?) İki karakter birbirinden tamamiyle bağımsız ancak zıt kutuplar birbirini çeker derler bir şey demiyorum. Ama kitap gerçekten okunacak bir şey değil bence. Çok abartıldı, keşfetime sürekli çıktı ve sorduğum herkes de oku dedi. Ama tam anlamıyla facia. Alex'ten tiksindim resmen. Ava için o kadar saçma şeyler söylüyor ki. Asla ısınamadım karaktere. Ve kitap akmıyor. Sıkıcı. Sadece cinsel içerik var. Herhangi bir duygu vs. yok. Boşuna heveslenip de almayın derim. Paranızı boşa harcamış olursunuz.
Çarpık Aşk
Çarpık AşkAna Huang · Martı Yayınları · 20233,040 okunma
Reklam
456 syf.
·
Puan vermedi
·
37 günde okudu
AKSAYAN DEVRİM
Seyatte olduğum için çok az bir kısım kalmasına rağmen kitabı bitirip sevgli @ipekdadakcı’nın #dünyakladikleriokumakulübü’nün kitaba dair toplantısına dahil olamadım ama kitap beni çok yordu. Açlık, sefalet, burjuvalara acımasızca yapılan kıyım ezilenin gücü eline geçirince uyguladığı zulum ve en fenası "CEHALET" tahammül sınırlarımı
Çevengur
ÇevengurAndrey Platonov · İthaki Yayınları · 2022159 okunma
Bir sevgiliyi "mükemmel" ilan etmek ancak onu anlamadığımızın bir göstergesi olabilir. Birini ancak bizi sahiden hüsrana uğrattığında tanımaya başladığımızı iddia edebiliriz. Gelgelelim sorunlu olan sadece onlar değil. Tanışıp tanışabileceğimiz herkes kusurlu çıkacak: trendeki yabancı, okuldan eski bir tanıdık, internetten tanışılan yeni
Sayfa 243Kitabı okudu
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
İsmail Saymaz’ın Şehvetiye Tarikatı’ndan sonra okuduğum Kimsesizler Cumhuriyeti isimli kitabı ile tarikat yuvalarında geleceğimiz olan çocuklarımızın yaşadıklarını okudukça kanım çekildi. Biz nasıl bu hale geldik neden bu hale geldik diye düşünmeden edemiyor insan.1950 yılından itibaren Demokrat Parti ile cemaatler, tarikatlar hortlamaya
Kimsesizler Cumhuriyeti
Kimsesizler Cumhuriyetiİsmail Saymaz · İletişim Yayınları · 2018516 okunma
Topal Osman bir kere Ali Şükrü Bey'in hemşehrisi idi. Sâniyen, Ali Şükrü Bey kendisini çok takdir eder ve Karaoğlan'da Kuyulukahve'nin karşısındaki Merkez Kıraathâne önünde akşam üstleri her fırsatta karşı karşıya otururlar ve nargile içerlerdi. Ali Şükrü Bey'in fâcia-i şehâdeti de oradan başlamıştı. O zamanki söylentiye nazaran, Merkez Kıraathânesi'nde buluştuktan sonra Topal Osman'ın daveti üzerine nargile içmek için Samanpazarı'ndaki evine gitmişler. Odaya girildiği zaman ortayerde tabure gibi küçük bir şey ve karşılıklı arkalıksız hasır örme iki sandalye bulunuyormuş. Osman Ağa kapıya bakan iskemleye geçmiş ve Ali Şükrü Bey'e de karşısındaki iskemleyi göstermiş. Oturmuşlar, lakırdıya başlamadan önce hazırlanan iki nargile gelmiş. Bir taraftan nargile fokurdatırlarken, diğer taraftan da sohbet başlamış. Tam bu sırada kahveler getirilmiş. Ali Şükrü Bey, kahve fincanını eline alır almaz, Kara Donlu Çete efrâdından dördü yağlı ipi Ali Şükrü Bey'in eğilmeyen başına geçirmişler. Ali Şükrü o esnada: "Osman! Yaktın beni!" demiş ve bir eliyle oturduğu iskemlenin hasırlarına can havliyle o kadar kuvvetle sarılmış ki, na'şının avucunda o hasır parçaları görülmüş. İşte: "Bir cinâyet ki, cezâlar ona nisbetle küçük!"
Sayfa 101Kitabı okudu
373 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.