19 Ocak->20 Ocak ... Kimileri için sıradan bir gün ama Azerbaycan halkı için 1990-cı yıldan sonra bir yeni sayfa oldu.26yıl önce insanlar bu gün belki de bu saatlerde bizim gibi kendi işleriyle meşkuldular ama Sovet ordusu ve ermeniler buna izin vermediler.20 Ocak tarihini Azerbaycan için kara sayfalardan birine çevirdiler ama inanın ben onu hiç bir zaman tam bir facia adlandırmadım ve adlandırmam.Zira o gün Azerbaycan halkını ve Azerbaycanı bağımsızlığa götüren bir gündü.Ben o gün kendini şehit etmişler için hiç bir zaman ağlamam çünkü onlar Bağımsızlığımız,varımız,yokumuz için vuruşdular ve min şükürler olsun ki Allah aziyetimizin sonucunu bize yaşatdı.Şehitlerin kanı,anne-bacıların göz yaşıyla kazandık bu devleti,Allah bizi eski günlere bir daha götürmesin.Allah tüm şehitlere rahmet eylesin! encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:AN... gdb.rferl.org/F6F06DB4-7927-4... pap.az/uploads/pap/fot... encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:AN...
Merkezinde kuvvetli bir aşk bulunmadıkça; hayat ne tam bir mutluluktur, ne de tam bir facia...
Reklam
Tam bir şeyler normale döndü derken pat bir facia. Onlarca, yüzlerce insan hayatı kayboluyor. Kızıyoruz, isyan ediyoruz bu kadar bedava ölümlere. Sonra? Sonrası hiç. (Nihat Sırdar)
30 Ocak 1945 Wilhelm Gusloff Faciası...
İkinci Dünya Savaşı'nın son aylarında, 30 Ocak 1945 günü, Baltık Denizi'nde tüm zamanların en büyük deniz faciası yaşandı. Sovyet ordularının önünden kaçan binlerce Doğu Prusyalı mülteciyle birlikte yaralıların ve görevlilerin tıkabasa doldurduğu Wilhelm Gusloff gemisi, eski on sekiz derece soğukta bir Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek battı, on bine yakın yolcudan pek azı kurtuldu. Günter Grass, bu facia üzerine yapılandırdığı son romanına, gemi torpillendikten hemen sonra bir erkek çocuğu dünyaya getiren Tulla Pokriefke'nin öyküsüyle başlıyor. Tulla'nın oğlu Paul Pokriefke, olaydan tam elli yıl sonra, bir yandan bu felaketle sıkı sıkıya bağlı olan kendi kişisel tarihini anlatırken, bir yandan da bugüne dek 'tabu' sayılan bir konuya -felaketin boyutuna ve savaş kurbanı sivil Alman halkının çektiği acılara- cesaretle el atıyor. 1936'da ve 1995'te işlenen, birbirine benzeyen iki cinayet bağlamında Naziler ve Neonaziler, Hitler iktidarı ve günümüz Almanya'sının siyasal konumu, internetten beslenen antisemitizm kadar gemiye adını veren Nazi yönetici Wilhelm Gustloff'un ve gemiyi torpilleyen Rus komutanın öyküsü de romanın dokusuna katılıyor. Günter Grass, savaş suçlusu olarak damgalanan Almanların acılar çekmiş bir ulus olduğunu vurgularken, yurdundan sürülen ve unutulan insanların yazgılarını toplumsal belleğin yüzeyine çıkarıyor. Yengeç Yürüyüşü, bir anma ve anımsatma kitabı: Savaşı ve insan olmanın bedelini.
Can Yayınları - 2003 - Tanıtım Bülteni *Günter Grass 16 Ekim 1927-13 Nisan 2015Kitabı okuyacak
1/10 puan verdi
Okuduğum daha doğrusu okumaya çalıştığım en kötü kitaplardan biriydi. Serinin ilk kitabı kötüydü, ikincisi beğendiğim bir kitap olmuştu. Bu ise tam bir facia olmuş. Önce yazardan başlayım: Aşırı bir biçimde kitaba girmiş. Yani karakterlerden çok yazarın kendi düşüncelerini okuyoruz kitapta. Sürekli "Beth, niye böyle söylüyorsun, çeneni kapalı tut." gibi önerilerde bulunuyor karakterlere. Karakterlerde diyalog diye bir şey yok. Tabi yazar kendi düşüncelerine fazla dalınca diyalog beklememeli insan. Sadece ve sadece Beth ve ablası Suzy üzerinde durulmuş. Beth'in ergen kızlardan hiçbir farkı yok. Sürekli "Nick beni bırakacak, bu durumun ciddiyetini kavrayamadı. Ben şişmanlayacağım, o zaman beni çekici bulmayacak?" diye düşünüyor. Kız tam bir boş kafa anlayacağınız. Suzy, sürekli insanlara sert tepkiler veriyor, kendini kaf dağında sanıyor. Yazar Nick'i düşünülenden daha düzgün biri olarak yansıtmaya çalışmış ama başaramamış Ergen Beth ve kendisi sağ olsun. Aşk hiç yok ortada. Yani en azından Beth'in onu sevdiğine inanmıyorum ben. Kitaba anca 200 sayfa kadar dayanabildim ve bu bile baya sınırlarımı zorladığımı gösteriyor bana. Tavsiye etmiyorum, okumayın kitabı. belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/03/her-yer...
Her Yerde Sen
Her Yerde SenSydney Landon · Nemesis Kitap · 2015102 okunma
326 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Kitap hakkında önce genel bir yorum yapacağım, sonra da öyküler için söylemek istediğim birkaç şey var. Öncelikle Doctor Who hayranıysanız kitabı sevmemeniz mümkün değil. Kitap 50. yılın hakkını gerçekten vermiş. Yazarların hepsi itinayla seçilmiş. Özellikle Neil Gaiman'ın kalemini çok beğendim. Yazarlar, doktorlarına ve yardımcılarına çok
Doctor Who - 11 Doktor 11 Öykü
Doctor Who - 11 Doktor 11 ÖyküKolektif · İthaki Yayınları · 2015404 okunma
Reklam
496 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 15 days
Asude'nin başka hikayelerini daha önceden okumuş olsam da açıkçası başlarda bu kitabı pek okumak istememiştim konusu falan pek cezbetmemişti. Sonrasında okuyucu yorumlarıyla ve kendi isteğimle okudum. Birçok kişinin dediği gibi Asude'nin kalemi akıcı ve rahatça okunabilir, esprileri ve hazırcevaplılığı kitaplarını okumaya daha da teşvik eden bir
Pabucumun Ajanı 1
Pabucumun Ajanı 1Asude · Ephesus Yayınları · 20142,036 okunma
336 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Kitabın bildiğimiz tarihi aşk romanlarından biraz farklı bir hikayeyi ve konu işlenişini içeriyor. Örneğin Günahkarlar Grubu'nun bütün kadınlarının bilim konusunda bilgili oldukları öylesine geçiştirilmemiş. Gerçekten hepsi işinin uzmanı kişiler. Lucas, bugüne kadar gördüğüm en orijinal erkek karakterlerden biriydi. Çoğu yazarın yapmadığını, Cara
Sahte Nişanlı
Sahte NişanlıCara Elliott · Pegasus Yayınları · 201588 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Günümüz aşk romanları pek tarzım olmasa da historical eksikliğinden ve boş vaktimi doldursun diye bunlara baya sarmış durumdayım bugünlerde. Ve ne yazık ki çoğu tam tahmin ettiğim gibi çıkıyor. "Keşke okumasaydım, zamanım çalındı resmen!" cümlelerini baya kullanmışımdır bu tür için. Sanırım bu döngüyü kıran şimdilik 2 kitapla
Sen Benimsin
Sen BenimsinTessa Bailey · Nemesis Kitap · 2015165 okunma
378 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.