Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...aklı ermezdi buna."
...gerginliğini, nadir biçimde keskin düşünce kuvveti ve isabetli duyarlılığına karşı ödediği bir vergi olarak görüyordu. Yüksek bir eğitim almanın yarattığı acıydı bu; Tanrı tarafından tasarlanmış, doğuştan soylulara verilen ve yazılı olmayan bir cezaydı. Tam da bu fedakârlığı kabul ederek şu an bulunduğu noktaya gelebilmişti zaten. Hatta hayatın asıl anlamını tam da bu fedakârlıklarda buluyordu bazı bazı...aklı ermezdi buna.
Kız kardeşim eve geldiğinde hissettiğim kıskançlık mıydı Saltuk? Asla tam olarak bana ait olmamasıyla bana çocuklukta ebeveynlerimin ilgisini ve sevgisini paylaşmak zorunda kaldığım zamanları mı hatırlatıyordu?
Reklam
Yüreğinin penceresi
๛๛๛๛ Olgulara yüreğinin penceresinden bakmazsan tam olarak göremezsin. En önemli şeyler de gözle görülemez. ๛๛๛๛
Turkuvaz YayıneviKitabı okuyor
İnsan fiziken bir kez doğar, peki ya ruhen? Yaşadığımız ömür boyunca kaç defa hayal kırıklığı yaşadık, kaç defa düştük, kaç defa yeniden ayağa kalktık düşünsenize bir? İnsanoğlu böyledir çünkü defalarca yıkılsa da yeniden ayağa kalkmak zorundadır. Hani büyük alim Mevlana diyor ya “öldüm der durursun yine de yaşarsın” tam olarak böyledir hayat. Annemizden bir kez doğarız evet ama ölene kadar defalarca kez yeniden doğmak, yeniden ayağa kalkmak zorunda kalırız.
Türkçü, Emperyalizme Karşı Çıkan Demektir
Kuva-yı Milliye'yi ve Müdafaa-i Hukuk'u örgütleyenler Türkçülerdir. Onlar daha önce Türkçü hareketin içindedirler. Bunu dürüstçe yazan Falih Rıfkı Bey vardır. Türkçü olduğunu söyler. Türkçü ne demektir? Türkçü, Batılı emperyalizme karşı ayağa kalkan ve ona karşı çıkan adam demektir. Türkçü, Türk kimliğini açığa çıkarıp, Batılının ona olan baskısına karşı koyan adam demektir. Türkçü, tam bağımsız ve özgür bir ülke olarak devam etmesini sağlayan adam demektir.
Sayfa 370 - 25. BasımKitabı okudu
256 syf.
·
Puan vermedi
Ah Poirot
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bazen öyle gerçekler vardır ki; yaptığı işe ve adalete deli gibi tutkun insanları bile vicdan muhasebesine götürür. Yıllar önce küçük bir kız çocuğunun ölümüne sebep olan, sonra da ortadan kaybolan cani bir katilin sonunun, asla mışıl mışıl uykusunda ölmek olmasını kimse istemez. Bir gün bu katil bir kompartımanın vagonunda, uyurken cinayete kurban giderse ve bu cinayetin ardında yıllar öncesindrn gelen soğuk bir intikam varsa, bu cinayeti işleyenler suçlıkabul edilebilir mi? Edilirse de gelmeyen adaleti sağladıkları için polislere teslim edilebilir mi? İşte poirot'u bir çıkmaza götüren soru da tam olarak bu. Bir yanı adaletten şaşmayan dedektif olarak doğruyu yapmasını söylerken, diğer insan yanı hak ettiğini bulduğunu söyler ve poirot kendi içinde büyük bir savaş verir. Üstelik cinayeti işleyenler de suçun farkındadır ve hepsi ille biri teslim edilecekse o kişinin kendisi olması gerektiğini söyleyerek erdemli insanlar olduklarını ve cinayeti zevkle işlemediklerini açıkça ortaya koyar.bu anlamda okuyan her insanın da kendisini sorgulamasını sağlayan bir eser. Ayrıca Agatha Christie’nin bu eseri İstanbul Pera Palasta yazmış olması da ayrıca özel kılıyor.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201925,9bin okunma
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
Tarım ilaçlarının kullanımının canlılara zararını anlatan ve bunu anlatırken merak ve gerilimi elden bırakmayan bir kitap. (Hatta gerilimi o kadar iyi hissettirdi ki kitabı okurken sanki o an tehlikedeymis gibi uyuyan kızımın yanına gitmemek için kendimi durdurdum ) Kitap annelerin çocuklarını ne kadar korumaya çalışsa da, doğaya salınan zehirler yüzünden, bunun mümkün olamadığını ve annelerin bu konudaki çaresizliğini Amanda üzerinden okurlara tam olarak hissetiyor. Ah Amanda! sayende benimde yaptığım bir şeyi isimlendirdim: Kurtarma Mesafesi!
Kurtarma Mesafesi
Kurtarma MesafesiSamanta Schweblin · Can Yayınları · 20211,223 okunma
504 syf.
4/10 puan verdi
Acotar???
(Spoiler) İlk kitabını çok beğenmiştim. Uzun zamandır özgün fantastik seriler arayışında olan birisi olarak gerçekten “bayılmıştım”. Her ne kadar arada sırada acotar ile benzerliklerini fark etsem de çoğu yazarın o seriden ilham aldığını göz önünde bulundurup çok da umursamamıştım. Ama işte, ikinci kitap öyle olmadı… Karakterlerin birçoğu öldü, ana karakter ise bunları sadece birinden öğrenip çok da içerlemeyip hayatına devam etti. Dışarıda tonlarca olay gerçekleşirken biz çoğunu uzaktan izledik. Beş yüz sayfalık kitabın dört yüz sayfasında kelimenin tam anlamıyla 2-3 tane olay yaşandı, ne olduysa son yüz sayfada oldu. Sanki bu kitap Lorcan ile Fallon arasındaki eşlik bağını anlatmak ve kabullenme süreçlerini bize okutmak için yazılmış gibi. Ayrıca kitabın sonu = feyrenin tamlin tarafından kaçırıldığı sahne. Seri bütün özgünlüğünü kaybetmiş, çok üzülerek kapattım kitabı malesef ki. Son kitabını mecburen okuyacağım, umarım yazar seriyi kurtarmayı başarmıştır.
Çarpan Yürekler Evi
Çarpan Yürekler EviOlivia Wildenstein · Olimpos Yayınları · 202482 okunma
Hop nerdeyim işte tam buradayım! Herkese merabayın hoş buldum. Nasılsınız a dostlar! Ben yine bildiğiniz gibi hiç bir gayreti meşguliyeti olmayan, aylak aylak gezen, fotoğraflar çeken şarkılar söyleyen biri olarak devam ediyorum hayatıma. Şu sıralar kendimle aram bozuk. Fikirlerimiz uyuşmuyor, sinirliyim kendisine. Bazı gelişmeler oluyor hayatımda :) öncelikle en çok sana selamlar benim kadim dostum, seni unuttuğumu sanmanı hiç istemem! Güzel hadiseler yaşıyorum. Hayır tabi kii şu ünlü olan değil. Neden konuyu uzaklaştırıp duruyorsunuz habire? Her neyse. İş hayatımda birkaç değişiklikler oldu, her şeyin birdenbire kötüye gittiğini düşünürken hayat öyle güzel fırsatlar sundu ki, mutluyum. Bu mutluluğumu burda sizlerin huzurunda beraber yaşamayı istedim. Evet benim için çokta önemli değilsiniz ama evren sizi seviyor, biliyorum. Çok hızlıca müzeyyenle aramı düzeltmem gerekiyor o mu kim? Benim tabii, nioldu da?
9/10 puan verdi
Yaratmanin da bir tehlike oldugunu, eylemlerimiz dogrultusunda toplumu ne yonde etkileyeceginin onemli oldugunu,sanat icin sanat anlayisinin bencil bir durus oldugunu,sanatin anlamini ve bizim ona yukledigimiz anlami,sanatcinin durusu ve kimligi gibi onemli noktalara deginmis Albert Camus.1957 Nobel odul toreni yemegi sonrasi stockholm'daki Hotel Ville'de gerceklesen konusmasi ve yine 1957 de Uppsala Universitesinde verdigi konferans birlestirilip oyle sunulmus okuyucuya.Albert Camus gibi bircok sanatcinin sanat hakkinda bir tanimi var ve farklilik gosteriyor ama herkesin hemfikir oldugu birsey var ki sanatsiz hayatlarimiz tam olarak varolamaz.
Yaratma Tehlikesi
Yaratma TehlikesiAlbert Camus · Can Yayınları · 2021741 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.