Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
The Rational Male
THE RATİONAL MALE Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir. “Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz Ruh eşi bir
Kırk yapar!!!
Eğer evrim mümkün olsaydı -eski Nakal tabletleri olmadığını gösteriyor- tersi de olurdu; yani maymunlar da insanlardan evrilirdi ve günümüzde bazı insanların kendilerinden maymun çıkarmadıklarına tam olarak emin değilim. Bazı insanların bu eğilimi Maya, Hindu ve Mısır yazılarında güçlü bir şekilde ifade ediliyor, yani yeni bir şey değil. Tüm canlılar içerisinde en karmaşık ve en mükemmel biçime sahip olan insan, Nakal tabletlerinde belirtildiği gibi özel bir amaç için yaratıldı. Dünyayı yönetmesi amacıyla vücudunun bir güç ya da ruhla bağlantılı olmasından dolayı diğer tüm hayvanlardan farklı ve ayrı olan insan, memeli sınıfından bir hayvandır. Bu harika hediye başka bir canlıya verilmemiştir ki bu da insanın ilahi bir güce sahip olan ayrı ve farklı bir yaradılış olduğunu kesin olarak kanıtlar. Bu güce sahip olmayan bir hayvandan türemesi ya da meydana gelmesi imkânsızdır. İnsanoğlu ona verilen bu gücü nasıl kullanacağını öğrendiğinde kendi içinin bir parçası olan sonsuz varlığın yanına kendini koyar. O halde insan Tanrı'nın oğludur.
Sayfa 303 - 17 - Omega: Son Yapı TaşıKitabı okudu
Reklam
Olasılık nedir?
Olasılığın fizikteki anlamı yaşamdaki sıradan, ya da kumarhanedeki anlamıyla, tamı tamına aynıdır. Bu, belli bir olgunun gerçekleşmesinin şansı ya da olabilirliğidir. İyice dengelenmiş bir parayla düzgün olarak yazı-tura atılırsa tura gelmesinin de yazı gelmesinin de şansı elli-ellidir. Dolayısıyla her iki sonucunda olasılığı tamı tamına 1/2. Bu
Sayfa 376 - Alfa Bilim
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
Yazarın ifadesiyle “Seneler boyunca kitaplarımla bir yapı, bir heykel inşa edip durdum. Hatta İsa’ya Göre İncil’e dek, bu yapıda, ya da heykelde, mesleğin bahşettiği malzemeyi, yani benim durumumda sözcükleri kullanarak harekete geçmenin, inşa etmenin ve yaratmanın değerini bilen birinin güven ve tatmin duygusuyla çalışmaktaydım. Ta ki bir gün,
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi Yayınevi
‌"Stoacılar Felsefeyi üçe ayırır: Mantık, Fizik ve Ahlak. Stoacılara göre felsefe yaşayan bir canlıdır. Mantık, bu canlının kemiklerini ve sinirlerini, Fizik etli bölgelerini, Ahlaksa ruhunu oluşturur. Stoacılar bunlar arasındaki ilişkiyi şöyle ifade eder: "En üstün iyi, erdemdir; erdem doğayla uyumlu yaşamaktır, doğayla uyumlu yaşama,
Reklam
Beni öldürün beyler, size sesleniyorum! Zeus aşkına, ölümümden hemen sonra, beni çarptırdığınız cezadan çok daha ağırına çarpılacaksınız. Beni ölüme mahkum ederek hayatlarınızın hesabını vermekten kurtulacağınızı sandınız, ancak size söylediğim gibi, tam tersi ile karşılaşacaksınız. Sizler farkına varmadan engellemekte olduğum denetleyenlerinizin sayısı artacak. Ne kadar genç olurlarsa sizi de o kadar çok rahatsız edecekler ve buna bağlı olarak öfkeniz artacak. İnsanları öldürerek, sizi doğru yaşamamakla suçlayacak birilerinin ortaya çıkmasını engelleyeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Denetlenmekten bu şekilde kurtulmak hem olanaksız, hem de kötü bir çözümdür. Başkalarının sizi eleştirmesini engellemek yerine, mümkün olduğunca daha iyi biri olmaya çalışmalısınız. En doğru ve en kolay yöntem budur.
Okulda da kürsünün tepesinde oturan öğretmen de o zavallı yaratık don yağı gibi durup, Bizim Tüm Duygu çaba ve arzularımızı müfredat sınırlarına sıkıştırmak zorunda kalırdı. kendimizi okulda nasıl hissettiğimiz önemli değildi. esas misyonları biz ileriye götürmek değil de geride tutmak,bize şekil vermek değil mümkün olduğu ölçüde direnç göstermeden var olan yapıya uyarlama, enerji yükseltmek değil de,tam tersi onu bastırıp yok etmekte sanki.
Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini –yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını– bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka? Geçmişimde ise, hatırlayıp da gereksiz yere yeniden yaşamayı arzulayabileceğim hiçbir şey yok. Kendi benliğimin izinden, onun bir benzerinden başka bir şey değildim ben. Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özlediğim yok: Duygu şimdiki zamana muhtaçtır; o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikâye sürer, öykü ise biter.
Reklam
"Bir bilire göre şöyle bir söylenti var; İstanbul’a geldiğinde denizi bir kez görsen dahi seni büyülermiş. İstemeden gelsen bile kısa bir süre sonra âşık olurmuşsun.." dedi. Doğruluk payını düşündüm birkaç saniye. Mümkün olmayabilirdi ya da tam tersi. "Yaşamadan bilemem. Ama dünyanın gözdesi olan bir şehir burası, bende sevebilirim." dedim. Yürürken bakmadım ona. Ama hepimiz sessizce ondan gelecek bir cümle beklemiştik. Kimse tek kelime etmemişti. "Yaşarsın, bir de bakmışsın tüm varlığınla sevmişsin." dedi. Bu sözler bana bir şeyler çağrıştıyordu ama ne olduğunu çözemedim. İçimden geçen cümleyi söylemekten zarar görmedim. "Olabilir. Belki... Tüm varlığımla sevebilirim."
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Doğu'nun ve İslâm Dünyasının hali insanı ürpertiyor. Yine bir mistiklik hüküm sürmekte ruhlarda, ama, bu başka bir mistisizm. Olumsuz bir mistisizm, kara mistisizm. Batı'dan gelme ne kadar kavram varsa onları en kısa zamanda mistik bir ışık halesinin içine almayı becermiş Doğu ruhu, Doğu mizacı. Bir vakitler Batı'ya karşı gurur
Sayfa 14 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
Sosyal Demokrat Fırkası
Sosyal Demokrat Fırkası, mütareke döneminde kurulan siyasi fırkalardan biridir. Fırka devletin çeşitli organları tarafından kabul edilen Wilson İlkeleri çerçevesinde Osmanlı Devleti’ni çağın ihtiyaçlarına göre dönüştürmek amacıyla kurulmuştur.Merkezi İstanbul Şişli’deki Kebir Caddesinde yer alan 104 numaralı özel daireyken sonradan,bu merkez
İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep. O akşam, bir kez daha kedisiz ve onsuz olarak eve döndüğümde, yalnızca insanın ölmesinin mümkün olduğunu değil, benim de böyle yaşlı ve kimsesiz bir halde aşkımdan ölmekte olduğumu anladım. Ama aynı zamanda bunun tam tersi bir gerçeğin de geçerli olduğunun farkına varmıştım: Yaşadığım kâbusun verdiği zevki dünyada hiçbir şeye değişmezdim.
369 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.