Hiç kuşku yok ki, belagat ya da şiir kitapları, ne türden olurlarsa olsunlar, kendi içlerindeki niteliklerinden çok, okurun zihninde yarattıkları etkiyle değerlendirilirler, o nedenle okur bu nitelikler hakkında bir yargıya varırken, onları deyim yerindeyse kitaplara göre değil, kendine göre değerlendirir. Bunun bir sonucu olarak, yürekleri ve imgelemleri doğaları gereği ağır ve soğuk olan insanlar, iyi düşünme becerisi, dikkate değer zihinsel algılama ve vasat olmayan bir öğrenimle donanmış olsalar da, bu tür eserler üzerine doğru yargılar dile getirme becerisinden neredeyse tamamıyla yoksundurlar; bu okurlar hiçbir biçimde yazarlarla özdeşleşemedikleri için, çoğu zaman içlerinden onları küçümserler, çünkü onları okudukları ve çok ünlü olduklarını bildikleri halde, ünlerinin nedenini anlayamaz, bu okumadan hiçbir his, hiçbir imge, dolayısıyla sıradışı hiçbir zevk almazlar.
Parini ya da Ün ÜzerineKitabı okudu
"Dâhiler, daima asırlarının adamı olmakla beraber, yine daima asırlarını aşarlar. Halbuki vasat derecede olanlar tamamıyla asırlarının sınırları içerinde kalıp daima muhitlerinin hararet derecesinde, okuyucularının seviyesinde bulunur."
Reklam
_Medeni dünyamız, şövalyelerle, askerlerle, avukatlarla, rahiplerle, filozoflarla ve daha bilmediğim başkalarıyla karşılaştığınız büyük bir maskeli balodan başka nedir ki? Fakat göründükleri kişiler değillerdir bunlar; sadece birer maske ve kural olarak da onun arkasında daima servet avcılarıyla karşılaşırsınız. Örneğin birisi hukuk maskesini
AKILCILIĞIN POSTULATLARI
Yukanda modemlerin "akılcı" (rationnelles) diye nitelen­ dirilen bir bilim ve bir felsefe adına her tür "sırrı" (mystère) dünyadan dışarı attıklarını ve dünyayı bu şekilde gördüklerini söylemiştik. Gerçekten de diyebiliriz ki, bir düşünce ne kadar dar çerçeve içine sınırlandırılırsa, o düşünceye o kadar "akılcı"
Dâhiler, daima asırların adamı olmakla beraber, yine daima asırlarını aşarlar. Halbuki vasat derecede olanlar tamamıyla asırların sınırları içerisinde kalıp daima muhitlerinin hareket derecesinde, okuyucularının seviyesinde bulunur.
vi) Vasıtanın uygulayacağı müeyyidelerin iyilik ve kötülük ölçütlerini vasıta belirler ama vasıta “değerleri” belirleme yetkisine sahip değildir. Herhangi bir vasat, bize iyilik ve kötülük değerlerini somutlaştırma imkânı verir, fakat iyilik ve kötülüğün ne olduğunu tayin edemez. Bunun tayini tamamıyla iyiliğin ve kötülüğün nihai kaynağının ne
Ömer TürkerKitabı okudu
Reklam