Dominik Cumhuriyeti'ni 31 yıl boyunca yöneten bir diktatörün hayatını, öldürülüşünü ve yaptıklarını dehşete düşerek okuyorsunuz.
Bir diktatör düşünün sadece ülkenin taşına toprağına değil o ülkedeki herseye özelliklere kadınlarına sahip. Kız çocuklarının bakireligini bozması en büyük hobisi ve bunun için yandaşları altın tepside sunuyor kızlarını.
Asıl mesele kanla,işkenceyle,korkuyla kurduğu diktatörlüğünde herkes herşeyi biliyor ama baştacı etmeyi bırakmıyorlar. Öyle tanıdık ki bu tablo ,uzaktan baktığında dehşete kapıldığın şeyin içinde yaşamak daha da ürkütüyor insanı.
Bir zamanlar insanların aşkla bağlı oldukları diktatör şimdi lanetlenilerek anılırken ona direnen Mirabel Kardeşler yıllar önce vahşice öldürüldükleri gün olan 25 Kasım'da tüm dünyada "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü" olarak anılarak kadın mücadelesini güçlendirmeye devam ediyor.
Tarih diktatörler, diktatörü diktatör yapan yandaşları ve ona direnenlere anılmaya devam ediyor. Bir zamanların halk düşmanları kahraman oluyor.
Yıllar sonra bu ülkenin tarihinin nasıl yazılacağını düşünmeden edemiyorum.
Ve ne zaman ne zaman insan hayatı gerçekten değerli olacak,kadınlar erkeklerin iktidarını okşayacak bir cinsel obje olmaktan çıkacak, işkence insanlık suçu ilan edilecek?... Daha ne kadar insan ölecek?.
Son olarak tarihe tanıklık eden harika bir roman okudum diyorum. Ama çok çok zorlandım okurken. Yaşananların kurgudan ziyade gerçek olması kanımı dondurdu. Okuyacak olanlara güç diliyorum.