"Türk'ün sözü Türk'ün kendisidir, ona uymamak, onu tanımamak, onu hiçe saymak, buna cesaret gösterenlerin düşünmedikleri akıbetle karşılaşacaklarına asla şüphe etmemelidir."
Damgalandı diyorum. Çünkü o zamanki egemen zihniyete göre bir fikri, yayını kişiyi sol ve solcu olarak nitelemek onu kesin ve mutlak olarak mahkum etmek, toplumdan dışlamak, yaşam hakkı tanımamak anlamına geliyordu.
Neyin nerede durduğunu bilemeden, kendini iyi tanımakla tanımamak arasında salınan bir dengesizlikle yürüdüğün, elini nereye koysan ısırgana denk geldiği yollar da var.
“akıl şunu yapmamı istiyor: ister özel yaşamımda, ister herkes içinde olsun, keyfimden başka hiçbir yasaya uymayarak hoşuma gideni yapmak ve bunda, güçlülük olarak ne kaldıysa, onun ölçüsü dışında ölçü tanımamak.”
Başkasına şuursuzca emek vermek, saçını süpürge etmek, hayatını yok saymak, seviyor sanıp birini yok etmek, fedakarlıkta sınır tanımamak sevgi değildir. Korku, kaygı ve bağımlılıktır.