Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Farklı bir bakış açısı
İyi ile Kötü'yü ayırt eden Bilgi Ağacı'nın meyvesini yemeyeceksin. Peki bu meyvenin tadılmasını istemiyordu da neden söz konusu ağacı cennetin duvarları dışında bırakacağına tam ortasına dikmişti? Mari, bir avukat olarak o çifti savunacak olsa hiç kuşkusuz Tanrı'yı idari ihmalle suçlardı; çünkü ağacı yanlış yere diktiği yetmiyormuş gibi, çevresine uyarı levhaları ve bariyerler koymamış, en basit güvenlik önlemleri bile almamış, böylece herkesi tehlikeyle karşı karşıya bırakmıştı.
Meyvelerin en güzeli, ama insana yasaklandın, tadını bilmem ama Sana hayranlıkla bakabilirim, seni yiyen bir hayvana konuşma Yeteneği vermişsin ve seni övüyor, senin iyi ve kötü bilgisi veren Bilgi Ağacı olduğunu, yasağın saçma olduğunu söylüyor; ama Tanrı'nın yasağı arzuyu kamçılıyor, seni daha çok istenir hale getiriyor; Denenmeden iyi ya da kötü bilinmez. Tanrı bunu yasaklıyor ama bunu İyiyi bize yasaklamak, akıllı olmamızı engellemek için mi yapıyor? Bu tür yasak bağlayıcı olmaz. Fakat burada ölüm korkusu varsa İç özgürlüğümüzün ne yararı olur?
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Eski ahitte çoban yaşamının başka yönlerini de rastlayabiliriz. Örneğin, çobanlar ile Çiftçiler arasındaki ticaret iyi oturmuştu, ama her zaman gergindi ve Kabil ile Habil arasındaki çatışma, tarihte büyük bir etmen olduğunu zaten gördüğümüz çiftçiler ile çobanlar arasındaki antik sürtüşmenin anısını temsil ediyor olabilir. Aynı şekilde, daha önce irdelendidiği gibi, cennetten kovulma öyküsü, tarımın başlamasının halk belleğindeki yansımasıdır insanlar, yaşam ağacı yerine, bilgi ağacından tatlılar. O geçişle birlikte, insanlar artık çoban olarak kırların güzelliğiyle içiçe yaşamayıp, ağır çalışan tahıl yetiştiricileri olmuşlardı. Yine bilindiği gibi, çoban toplumlarında kan davaları ortaya çıktı ( sığır hırsızı kutsal bir faaliyet sayıldığı, çünkü sığır, ana zenginlik biçimiydi ). “Kısasa kısas” tavrı, eski ahitte iyi bilinen bir tavırdır ve Yehova’nın İsrailoğullarından, asla kendisinin suretini ya da putunu yapmamalarını istemesi de öyle. Çobanlar, daima hareket halinde oldukları için, zanaat ya da sanat nesnellerine de çok daha az gereksinim duydular ve sureti olmayan bir tanrı, onlara uygundu.
Sayfa 423 - SAYKitabı okudu
Arz edeyim; insan yaratıldıktan sonra cennete yerleştirilir. Cennette bir bekçi ve cennetteki ağaçlara bakmakla yükümlü olan Âdem ve eşine "bilgi sonsuzluk ağacı" na yaklaşması yasaklanır. Ådem ve eşi/Havva cennette işleriyle meşgul iken şeytan onlara uğrar ve onları kandırır; Havva erkeğini (İş/ erkek, işa/kadın) yasaklı bilgi ağacından yemesi için teşvik ve tahrik eder; sonunda ikisi de "bilgi ağacından" yerler. Bilgi ağacı onlara yasaklandığı için bu yaptıkları Tanrı'ya karşı gelmek olarak görüldü ve buna "günah" ismi verildi. Böylece ilk günahı işlemiş oldular.
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
49 syf.
·
Puan vermedi
Ünü ilk önce yaşadığı ülke olan Fransa da sonrasındaysa Almanya,İsviçre gibi ülkelere yayılan ünlü saat ustası zacharius usta tam bir saat düşkünü,çalışma odasından saatlerce çıkmayarak saatler yapan,kibirli birisidir.Hatta kendisini tanrıya denk görür "tanrı sonsuzluğu yarattıysa,bende zamanı yarattım."diye düşünerek kibrinin üzerine kibir ekler,ölümsüz olduğunu düşünür ve âdeta ruhunu ve saatleri uğruna kızını şeytana satar. Yazarımız kitapta fazlasıyla dinsel ögeler kullanmıştır.Örneğin;"Bilgi ağacının meyvelerini yemek gerekir."buradaki bilgi ağacı bana cennetteki yasak meyvenin ağacını,zacharius usta ise onu yiyen,sonundaysa cezalandırılan adem ile havvayı anımsattı.Zacharius ustanın cezası ölümdü,şeytan ise yine bir insanı kandırmış,vaatler vermişti.Kitabı okurken aklıma dorian gray'in portresi geldi.Çünkü,dorian'da güzellik uğruna ruhunu şeytana satmıştı,dorian için güzellik herşeydi,zacharius içinse saatleri herşeydi.Velhasıl,kitabı okumanızı öneririm,bir günde bitirilebilecek bir kitap kendisi.
Zacharius Usta
Zacharius UstaJules Verne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,6bin okunma
Reklam
Ne de olsa yasalarda yazılı olmayan keyfi bir kuralı çiğnemişti onlar: İyi ile Kötü'yü ayırt eden Bilgi Ağacı'nın meyvesini yemeyeceksin. Peki bu meyvenin tadılmasını istemiyordu da neden söz konusu ağacı cennetin duvarları dışında bırakacağına tam ortasına dikmişti? Mari, bir avukat olarak o çifti savunacak olsa hiç kuşkusuz Tanrı'yı idari ihmalle suçlardı, çünkü ağacı yanlış yere diktiği yetmiyormuş gibi, çevresine uyarı levhaları ve bariyerler koymamış, en basit güvenlik önlemleri bile almamış, böylece herkesi tehlikeyle karşı karşıya bırakmıştı. Mari, Tanrı'yı suça teşvikle de suçlayabilirdi, çünkü ağacın nerede olduğunu Adem ile Havva'ya o göstermişti. Bu konuda bir şey söylememiş olsaydı, bu dünyada insanlar kuşaklar boyu mutluluk içinde yaşayacaklar, yasak meyveye el uzatmak kimsenin aklına gelmeyecekti, benzer ağaçlarla dolu bir ormanda bulunduğunda kimse onun özel değerini bilmeyecekti. Oysa Tanrı çok farklı bir yol izlemiş, keyfi bir kural koymuş, sonra insanoğlunu bu kuralı çiğnemeye ikna edecek bir yol bulmuştu, sırf Ceza kavramını icat edebilmek için. Ådem ile Havva'nın kusursuz bir yaşamdan sıkılacaklarını çok iyi biliyordu, er geç onun sabrını denemeye kalkacaklardı. Resmen tuzak kurmuştu, belki kendisi de, yani Her Şeye Kadir Tanrı, her şeyin kusursuzca sürüp gitmesinden sıkılmıştı. Eğer Havva yasak meyveyi tatmasaydı, son birkaç milyar yıl boyunca ilginç hiçbir olay meydana gelmeyecekti.
Ne acıdır ki Allah, Yehova, Tanrı -ona ne ad verdiğiniz önemli değil- günümüzde yaşamıyordu, çünkü yaşıyor olsaydı bizler hâlâ Cennet'te olurduk. O ise, ön kararlar, son kararlar, yargıtay, danıştay, içtihat, müdafaa, temyiz, tashih karar derken, gırtlağına kadar hukukla boğuşuyor olurdu Adem ile Havva'yı Cennet'ten kovuşunu haklı
Sayfa 113Kitabı okudu
708 syf.
10/10 puan verdi
Söyle tanrıça, Alerikoğlu Hasci’nin yalnızlığını söyle. Kendi başına kendi getirdi böyle bir uğurlu günü. Huzur’un gelip de içine dolmasına sebep, diğer tüm ölümlülerin arasında, gözüne çarpması ölümsüzlerin, bu yalnızlığının sonucuydu. Zeus’un evinde oturmaktaydı hep var olan tanrılar, sessiz sedasız, yüzyıllar geçmiş yapamamışlardı ağız tadıyla
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
Tekvin'de. Cennetin ortasında iki ağaç olduğunu, birisinin yaşam ağacı, ötekininse iyilik ve kötülük bilgisi ağacı olduğunu okumuş olmalısın. Yaşam ağacı koskocamandı, dal budak salmıştı ve kimi aziz pederlere göre ölümsüzlük veriyordu. Bilgi ağacının nasıl olduğu söylenmiyor; büyük bir olasılıkla bodur, boynu bükük bir ağaçtı. Hem biliyor
Sayfa 105 - Varlık yayınları, çev:yıldız canpolatKitabı okudu
Reklam
_Mason Cemiyetine Giriş: _Bir şahıs, kendi isteğiyle bir mason cemiyetine dahil olamaz. Aday olmak kelimesinin manası, başlangıçtır. Cemiyete giren de yola koyulmuş olandır. Cemiyete aday olacak şahıs, o cemiyetin aday organizasyonu tarafından seçilir ki bu husus cemiyetin sosyal karakterini belirtir. Yeni adaya ruhi tesirde bulunulur. Usullerin
Zekânın yasaklanması ne anlama gelir? Bu harikulade bahçede istediğimiz her şeyi yapabiliriz, ama zeki -Bilgi Ağacı- ne de ölümsüz -Yaşam Ağacı?- olabiliriz. Tanrı, o halde, insanlara hangi kaderi layık görür: aptallığı ve ölümlülüğü mü? Bu takdirde, yarattıklarına böyle bir hediyeyi sunan bir Tanrı tasarlamamız gerekir... O halde, Cennette, o kritik anın sonuçlarını hemen kavrayamayan Adem’e karşılık, ölümlülük pahasına zekâyı yeğleyen Havva’yı kutlayalım: gamsız aptalın sonsuz yüce mutluluğu!
Ne acıdır ki Allah, Yehova, Tanrı -ona ne ad verdiğiniz önemli değil- günümüzde yaşamıyordu, çünkü yaşıyor olsaydı bizler hâlâ cennette olurduk; o ise, ön kararlar, son kararlar, yargıtay, danıştay, içtihat, müdafaa, temyiz, tashih karar derken, gırtlağına kadar hukukla boğuşuyor olurdu Âdem ile Havva'yı Cennet’ten kovuşunu haklı göstermek
Tanrı insanı Eden Bahçeleri'ne indirmiş ve ona yaşam ağacı ile iyi ve kötünün bilgisini gösteren ağaçların meyvelerinden yemeyi yasaklamıştır. Sonra "insanın yalnız olmasının iyi olmadığını görünce" kadını yaratmıştır. Erkeğe eş olsun ve ikisi birliğe varsınlar diye. Her ikisi de çıplaktır ama bundan utanmazlar. Erkek ve kadın birbirleri karşısında çıplak olmalarına rağmen, utanç duymuyorlardı bundan. Çünkü onlar "bir"diler ve birbirlerini yabancı olarak görmüyorlardı. Bu insanlık öncesi durum, insanların iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak akıl yeteneğini elde etmelerinden, yani o ilk günahtan (bilgi ağacının meyvesinin yenilmesinden) sonra kökten değişir. Artık insan bir birey olduğunun, o ilk birliğin bozulduğunun ve karşıtı ile yabancılaştığının bilincine varmıştır. Erkek ve kadın birbirlerine yakındırlar ama yine de kendilerini ötekinden ayrı ve uzakta hissetmektedirler. Bu durumda bir insanın karşısında çırılçıplak durmanın derin utancını hissetmek ve kendi yabancılaşmasının farkına vararak üzülmek gibi, iki duygunun arasında kalmıştır insanoğlu. Örtünerek, bu utançtan ve karşısındakini tüm insanlığı içinde algılamaktan kurtulmaya çalışır. Ama gizlemekle, ne utanç ne de suçluluk duygusu ortadan kaldırılabilir. Birbirlerine sevgi ile yaklaşmayı bilmezler. Belki fiziksel olarak yakınlaşıp birleşirler ama salt fiziksel beraberlik insan yabancılaşmasını iyi edemez. Birbirlerini sevmedikleri açıktır.
Öyle görünüyor ki her şey onların değil, her şeye dokunamıyorlar. Bilgi Ağacı denen öldürücü, yok edici ağaç da var orada, onun meyvesini yemeleri yasak. İlim, irfan mı yasak? Kuşkulu, mantıksız bu. Tanrı onlardan neden kıskansın bunu? Bilmek günah olabilir mi? Onlar cahil mi kalacaklar yani? Onların mutluluğu bu mu olacak, itaat etmeleri ve imanlarını kanıtlamaları mı sadece?
257 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.