Hem Japonya hem de Çin'de yalnızca uluslararası itibar önemlidir. Kolektif itibar korunduğu müddetçe, görülüyor ki Japonya ve Çin toplumlarının içinde yüksek eşitsizlik düzeyleriyle bir arada yaşamayı razıdır. Onların çerçevesi içinde eşitsizlik adaletsizlikle özdeş değildir. Bu her şeyden önce bu milletlerde Batı'ya kıyasla çok daha az bölünmeye yol açar.
Sayfa 152 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Dr.Nazım
Cemiyete mensup mülkiyeden önemli bir zat tarafından tehdit edilen Selanik Merkez Kumandanı Nâzım İstanbul'a İttihatçılar ve Masonlarla ilgili gönderdiği raporunda şunları yazmıştı: Mason cemiyetine gelince, bu cemiyetin, dünyanın her tarafında olduğu gibi Memalik-i Osmaniye'nin büyük şehirlerinde de şubeleri vardır. Fakat Mason cemiyetleri içtimalarında politikadan ve dinden bahsetmemeyi en esaslı şartlarından addetmişlerdir. Bu cihetle Masonluk meselesinde de telaş edilecek bir nokta yoktur.
Sayfa 58 - Kronik KitapKitabı okuyor
Reklam
Çinlilerin Japonya'ya eğitim amaçlı seyahatlere başlamasının üzerinden daha on yıl bile geçmeden, Çin bir Ulusal Parti (Guomindang) geliştirdi. Bu hareketin bütün liderleri yeni milliyetçilik yollarını öğrenmek için Japonya'da belli bir süre bulunmuştu. Yirmi yıl içinde Guomindang'a bir rakip çıktı; köylü bir aileden gelen (bu Çin'de çok rastlanan bir durumdu) genç bir entelektüelin, Mao Zedong'un önderliğindeki komünist hareketti bu. Söz konusu rakip hareket Rusya'daki Bolşevikleri (Rusya Komünist Partisi-Bolşevik) kendisine model almıştı; Bolşevikler o tarihte otokrasiden yalnızca ismen ayrılan, tek parti sistemi içinde bütün iktidarı ele geçirmişti. Rus modeli gibi Çin Komünist Hareketi de öz olarak milliyetçiydi. Rusya örneğinde komünist hareket açıkça kendisine milliyetçi demiyordu, çünkü Rus milli çıkarları, en az yarısı Rus olmayan ve Rus milliyetçiliğinin etnik karakteri yüzünden "Ruslaştırılamayan" halklardan oluşan imparatorluğu korumayı gerektiriyordu. Çinli komünistler kendi adlarına, kendilerine milliyetçi demiyordu, çünkü onlar kendilerini Guomindang'dan farklılaştırma ihtiyacı duyuyordu. Bu iki hareket Çin milli projesinin başına geçmek için kavga ediyordu, ama proje iki taraf için de aynıydı: egemen ve itibarlı bir Çin. Çin'in egemenliğiyle ilgili Japonların hesapları göz önünde bulundurulduğunda, bu iki güç milli mücadeleyi yürütmek için, en azından sık sık birbirlerinin kuyusunu kazmayı gözettikleri kadar, birlikte hareket ediyordu. Ne var ki, sonunda Mao üstünlüğü ele aldı ve milli proje komünist bayrak altında yürütüldü.
Sayfa 149 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
En parlak Çinli entelektüellerin birçoğu Japonya'yı model olarak seçti, araştırmalar yapmak için oraya gitti ve o ülkenin yükselişine ön ayak olan yeni bilinci -milliyetçiliği- aktif olarak Çin'e ithal etmeye başladı. Bu entelektüeller milliyetçi söylem için geliştirilmiş yeni Japon dil hazinesinin tamamını benimsedi ve o dille birlikte Japonların milliyetçiliği anlama ve yorumlama biçimini de ülkeye taşıdı.
Sayfa 148 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Çin milli bilincinin doğuşu 1895 yılında Japonya karşısında Çin'in yenilgisine dayanır.
Sayfa 147 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Japonlar 1941 yılında Pearl Harbor'a saldırdığında, Amerikalı liderler göründüğü kadarıyla bu saldırının sebepsiz olduğuna samimiyetle inanıyor ve suçu tamamen Japon milliyetçiliğine atıyordu. Ama Japon milliyetçiliğinden kim sorumluydu ki? Birleşik Devletler'de 1853 yılında -dünyadan kendi halinde bırakılmaktan başka hiçbir şey istemeyen bir ülkeye dalıp sonra da kendi isteğiyle çekildiği köşesinden çekip çıkarmak için onu tahammül edilmesi zor "eşitsiz anlaşmalar" imzalamaya zorlayan- devletlerinin Japonya'yı nasıl aşağıladığının farkında olan birileri varsa bile 1941 yılına gelindiğinde o kişiler bu konudaki kabahatlerini tümden unutmuştu. Bugün bile çok kısa Amerikan tarihsel hafızasına sahip Amerikalılar, kendileri için anlamlı geçmişi bin yıl hesabıyla düşünen bir halkla nasıl empati kurabilir ve o halkın bir kışkırtmanın yanıtını vermek için seksen sekiz yıl sabırla beklediğine nasıl inanabilirdi ki? Yine de bu süreç boyunca Japonya ne yaptıysa Batı'dan öğrendiklerini yapmıştı.
Sayfa 146 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dr.Nazım
Selanik'te dolaşan Dr. Nâzım Bey bu rapor meselesine dair Paris'e Dr. Bahaeddin Bey'e yazdığı dördüncü mektubunda şöyle diyordu: Sabırsızlık etme! Burada boş durmadığımızdan elbette eminsin... İşler yolunda gidiyor. Kuvvet günden güne artıyor. Eserlerini henüz görmemekle ataletimize hükmetme. Raporumu yazmaya artık çok kalmadı. On, on beş gün sonra raporu alırsın."
Sayfa 57 - Kronik KitapKitabı okuyor
Sensin o barbar. Haddini bil.
Askeri bakımdan üstün ve muzaffer "uygarlıksız" kültürler fethettikleri "uygar" kültür tarafından özümsenir. Örneğin art arda gelen "barbar" fatihlerin Çin kültürü tarafından özümsendiği Çin'de çok defa olan buydu.
Sayfa 139 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Uygarlık, kültürel süreçlerin işlerlik kazandığı en yüksek düzeydir. Kültürün bir dış katmanı olarak uygarlık, altında ve içindeki bütün katmanları ve düzeyleri etkiler. Bu iç katmanlar aynı tarihsel köken, dini gelenek ve dile sahip toplum gruplarını birleştiren kültürlerden başlayarak, tekil, alt düzey özerk birimlerin (prenslikler ve milletler gibi) karakteristik kültürlerine, oradan içinde bulunulan tabakanın belirlediği (hatırlayın, sadece kalıplaşmış düşünce biçimleri olan ve tikel alanlarda etkinlik gösteren) alt kültürler ve kurumlara ve nihayet en derindeki kültürel katman -zihin- içindeki bireyselleşmiş kültürel sürece kadar, bütün kültürel süreçleri kapsar. O halde uygarlıklar en kalıcı süreğen kültürel süreçlerdir. Gerçekten de günümüzde mevcut üç uygarlığın her biri yaklaşık beş ya da altı bin yıllık tarihe sahiptir ve ondan önce var olan uygarlıkların hiçbiri yedi yüz yıldan az sürmemiştir.
Sayfa 138 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Dr.Nazım
TEK DERDİ İSE MİLLETİN GELECEĞİYDİ: Her şeyden ziyade sevdiğim milletimin yakından felaketine iştirak etmek benim için en büyük bahtiyarlıktır. Burada kaldığıma memnunum. İşlerim yolunda gidiyor.
Sayfa 57 - Kronik KitapKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.