Felsefenin amacı, insanın vakıf olabileceği oranda tüm var olanların hakikatlerine vakıf olmasıdır. İbn Sina, eş-Şifa: el-mantık: el-Medhal, s. 12.
Sayfa 21
Tarih hükmedenlere, fethedenlere, iktidar sahiplerine ve zorba derebeylerine göre yazılıyor.
Sayfa 78 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İslâmiyet, bir ilim ve irfan dinidir. Hiçbir zaman cehâ­let ile payidar olamaz. Tarih meydanda!.. Her ne zaman Müslümanlar, dini hakkıyla anlamışlar, ilim ve irfana sarılmışlarsa, yükselmişlerdir. Her ne vakit dinî tavsiye­leri ihmal etmişler, cehâlet ve tenbelliğe düşmüşlerse, felâketten felâkete koşmuşlardır. İslâmiyet, ilim ve irfanla yüklü beyinlerin vicdan harîmlerine hâkim oldukça, şa’şaalı huzmelerini etrafa saçmış, müntesiplerine ilerleme ve gelişme yollarını açmıştır.” demektedir.
Rus ruhu, bir aşırılıklar alemiydi: Rus ihtilali ise, tarihin en büyük aşırılığıydı...
Sayfa 198 - Remzi Kitabevi
Sosyal bilimci, mevcut çağın doğasını anlamak, toplumsal yapısını ana hatlarıyla belirlemek ve bu çağı etkileyen büyük güçlerin farkına varmak ister. Her çağ, esaslı bir biçimde açıklandığında kendine özgü tarih-yapımı mekanizmalarını açığa vuran 'pürüzsüz bir inceleme alanı'dır. Sözgelimi, iktidar seçkinlerinin tarih-yapımında oynadıkları rol, kurumsal karar alma araçlarının ne ölçüde merkezileşmiş olduğuna bağlıdır.
Tarihçinin en önemli görevi, insani gerçekliği doğru bir biçimde kayıt altına almak ve bu alandaki yanlışları ortadan kaldırmaktır; fakat açık konuşmak gerekirse bu ifade, sözkonusu hedefin aldatıcı bir biçimde basitleştirilmiş bir anlatımıdır. Tarihçi, insanlığın örgütlü belleğini temsil eder ve bu bellek, yazılı tarih olarak, bütünüyle yoğrulabilir ve yeniden şekillendirilebilir durumdadır. Ortak bellek, bir tarihçi kuşağından diğerine, oldukça radikal bir biçimde değişir ve bu değişim yalnızca yeni olgu ve belgelerin daha ayrıntılı araştırmalarla bilahare kayda geçirilmiş olmasından kaynaklanmaz. Örgütlü ortak bellek, ilgi alanlarında ve belgelerin yapılandırıldığı mevcut çerçevede meydana gelen değişimler sonucunda da değişir. Bu etmenler, hem kullanıma açık sayısız olgu içerisinden yapılacak seçimin ölçütleri, hem de bu olguları yorumlamanın yol gösterici temelleri olarak rol oynar. Tarihçi, her ne kadar yorumlarında incelikli ve ihtiyatlı davranarak aksini ispatlamaya çalışsa da, olgular arasında seçim yapmaktan kaçamaz. Tarihin aralıksız bir yeniden yazma süreci içerisinde nasıl kolayca saptırılabildiğini anlamak için, 1984 adlı kitabında durumu çarpıcı bir biçimde vurgulamış olan ve bazı tarihçi meslektaşlarımızı da adam akıllı korkutmuş olduğunu umduğumuz George Orwell'in yaratıcı öngörüsüne ihtiyacımız yoktur.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.