‘’Nasıl oldu da bu sayıları kaybettiniz? Bazı eski nüshaları bulmaya imkan yok. Aman dikkat edin: Bizim dergi Hint kumaşıdır.’’
‘’ Mehmet Sadık Aran'ın bizim Edebiyat Fakültesi'nde öğreneceği pek bir şey yoktu. Fuzuli'yi zaten ezbere biliyordu. Farsçayı da iyi bildiği için bütün Divan Edebiyatımız ve İran Edebiyatı ona açıktı ve nihayet o da bir ülkü ve mücadele adamı olduğundan Azerbaycan'ın kurtuluş davası için çalışmaya mecburdu. Bu sebeple fakülteyi bıraktı. İstanbul'daki Azeriler'den bir kısmının başına geçerek dergi çıkarmak, konferans vermek, propaganda yapmak suretiyle Azerbaycan davası yolunda çalıştı. Ülküsünü savunmak için nerde imkan bulursa oraya koşuyordu. Bu yüzden, bir aralık Finlandiya'ya giderek orada Türkçe bir gazete bile çıkardı.’’
Reklam
‘’ Komünistler milletlere "yığın" diyemedikleri için halk diyorlar. Onlar için insanlar hammadde yığınından baska bir sey değildir. İran'daki komünist partisinin adı olan "Tûde", Farsça'da "yığın" demektir. Bizdeki komünistler de bir zamanlar "Yığın" adında bir dergi çıkarmışlardı.’’
“ALİ ŞÜKRÜ BEY/HÜRRİYET UĞRUNA 39 YIL” M. NİHAT MALKOÇ Trabzon’un balkonu olarak tabir edebileceğimiz Boztepe’de, alabildiğine mütevazı bir kabirde bir hürriyet kahramanı sonsuzluk uykusunu uyumaktadır. 39 yıl gibi kısa bir ömürde, tabir caizse, bir asırlık iş yapmış müstesna bir insandır o… “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
20. Yüzyılda iki önemli Türk Büyüğü vardır. Biri Mustafa Kemal biri Elçibey. Hiç şüphesiz bu iki şahıs Türk milletinin en büyük şanslarındandır . Eğer Rahmetli Elçibey kendisinin Mustafa Kemal ile anıldığını duysa sevincinden gözleri yaşarırdı. Öyle ki kendisi de Atatürk'ün en büyük hayranlarındandı. Bu kitap ise Elçibey hakkında yazılmış gazete ve dergi yazılarının ve röportajlarının bir toplanması çalışmasıdır. Dönem hakkında bilgi veren ibretlik yanı da vardır. Elçibey'in ölümündeki asıl sebebi bulduran bir bilmece gibidir.
Elçibey
ElçibeyYavuz Bülent Bakiler · Türk Edebiyatı Vakfı · 200922 okunma
Bundan beş altı ay kadar önce, Sivrihisar'da çalışırken 4 yıllık fizik mezunu bir kardeşimiz vardı. Ben lise mezunuyum. Bir gün öğlen yemeğinde konu kara deliklere geldi. Ben, daha önce bu konuda okuduğum bazı teorileri anlattım. O karşı çıktı olay bilimsel bir tartışmaya döndü. Adam fizikçi ben sadece okuduğum bazı dergi, kitap ve seyrettiğim belgesellerden biliyorum. Neyse uygun bir zamanda teyit etmek üzere konuyu rafa kaldırdık. Olacak ya o akşam evde çay içerken belgesel kanallarının birinde, karadeliklerle ilgili bir belgesel yakaladım. Üstelik daha yeni başlıyordu. Çağırdım, başladık seyretmeye. Program bitince benim söylediklrimin çoğu doğrulandı. Hem de tarih ve isimleriyle. Kardeşimiz şaşkındı. Ağzından biraz da gayri ihtiyari aynen şu cümle döküldü: "Usta, kitap okumanın bir insanı bu kadar geliştirdiğine inanamıyorum. Bizzat görmesem belki de inanmazdım." Niye anlattım ben de bilmiyorum ama İyi geceler arkadaşlar.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.