Bir hayli İslam padişahına yetiştim. Cennetmekân Sultan Abdülhamîd'in bir çok defa Huzur Dersi'ne girdim. Merhum Sultan Reşad'ın tahta ilk çıkışında kendisine musafaha ile bey'at eden mebuslar arasında idim. Daha sonra iki defa daha huzuruna girdim. Merhum Sultan Vahidüddin ile mülâkatlarımın sayısı ise yüzleri geçer. Bunların hiçbirinde el etek öpmek gibi bir şekilde mezellet durumunu aldığımı bilmiyorum. Bu saydığım padişahlar şimdi hayatta değillerdir. Mekke-i Mükerreme'ye Mısır'dan davetleri üzerine gittiğim ve orada beş altı ay ekmeğine ve nimetlerine boğulduğum sabık Hicaz Meliki Şerif Hüseyin Hazretleri’nin de pek çok defa huzurları ile müşerref oldum. Fakat onurumu ihlâl edecek zerre yaltaklanma durumunu göstermedim. Böyle bir hareketi kendim işlemekten şiddetle kaçındığım gibi bana karşı yapanlara bile kızarım. Ve ben dünyada ne ilmimle, ne amelimle iftihar etmeye kendimde hak ve salâhiyet görmediğim halde, zamanın bütün baskılarına rağmen onurumu ve kalbimin metanetini bozmamış ve en küçük hak ve hakikat karşısında en büyük kuvvetlere önem vermemeyi meslek edinmiş olmakla iftihar eden bir adamım.
Tesadüfen sahafta elime geçen ve 3 lira vererek aldığım kitabın bu kadar etkileyeceğini hiç tahmin etmezdim. Kitapta geçen yerlerin pek çoğu bildiğim yerler olunca daha dikkatli okudum. 80 ihtilali ve öncesinde Ülkücü Mustafa Oğuztürk'ün yaşadıklarının anlatıldığı roman öylesine etkileyici ki. Sağ sol ayrımı yapılmadan yakın tarih hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkesin -ki özellikle gençlerimizin- okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bir daha ihtilal, karmaşa, kardeş kavgası yaşanmaması için herkese ders niteliğinde. Bu dersi veren yazar Sayın Adnan Büyükbaş'a teşekkür etmek istiyorum.
Zor YıllarAdnan Büyükbaş · Laçin Yayınları · 20133 okunma
kitabın genelinde herkesin söylediği gibi detaylı bir tarih dersi mevcut. her yerde her şartta konuşulan her konunun istanbul tarihine bağlanması bir yerden sonra bıktırıyor. öyle ki okurken kimi zaman hah geliyor şimdi tarih dersi diyorsunuz. ahmet ümit bu aralara serpiştirme olayını çok fazla farkettirmeden de yapmamış, belki de çokluğundan yapamamış olabilir ancak kitabı özetlemek gerekirse araya bikaç cinayet atılmış tarih romanı diyebiliriz.
Okullarda en önemli ders, kinleri kökünden kazıma dersi olmalı. Kinsiz insanlar yetiştirmek lâzım, tarihi olduğu gibi hasır altı etmek lâzım. Tarih, kinlerin hazinesi. Bak şu millet bu millete neler etmiş. O milletin çocuklarına mutlaka öğretilecek paslanmış cürümler. Çocuklar, kinleri tazeleyen derslerden imtihan geçirecek. Kinleri en iyi bilene 10 numara verilecek.
Ne kadar iyi secilirse secilsin, bir tarih dersi, bir siir ya da felsefe dersi veya en seckin cemiyetin icinde gecen bir yasam, gundelik rutiniyle mukemmel bir hayat surdurmek nedir ki... Asil, gorulmesi gerekene bakabilme aliskanligiyla kardilastirildiginda, butun bunlar degersiz kalir. Siz sadece iyi bir okuyucu veya ogrenci mi olacaksiniz, yoksa goren bir goz mu?
Başta Kur'ân-ı Kerim, kıraat, tecvit, ilmihal dersi verilir. Sonra tefsir, hadis, kelam, fıkıh, şiir ve inşa, musikî, astronomi, geometri, coğrafya, tarih, mantık, edebiyat ve hikmet okutulurdu.