Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade.
Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik...
…bunu buna başlayalım mı…?
Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı.
Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil.
Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Türklük Irklar Birliği Bir Makamdır
Dünya'da huzurlu yaşamın sağlanması için Türk Birliği şarttır.
Türk dili de haliyle bir dil birliğidir. Yaşayan çoğu dil Türk dilinden üretmiş dillerdir.
Irkçılık, mezhepçilik, dincilik, dilcilik bu birliğin kültürünü bozmaya yönelik emperyalist niyetin üretimi bir çabadır.
Batı'da bu konuda
🎯 Türklük Irklar Birliği Bir Makamdır 🎯
Dünya'da huzurlu yaşamın sağlanması için Türk Birliği şarttır.
Türk dili de haliyle bir dil birliğidir. Yaşayan çoğu dil Türk dilinden üretmiş dillerdir.
Irkçılık, mezhepçilik, dincilik, dilcilik bu birliğin kültürünü bozmaya yönelik emperyalist niyetin üretimi bir çabadır.
Batı'da bu
Müslümanlar olarak birbirimize karşı beslediğimiz olumsuz duygular, birbirimize karşı uyguladığımız dilsel şiddet, fiziksel şiddet, bizleri, bir daha birlikte hiçbir şey yapamayacağımız bir noktaya doğru sürüklüyor.
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir…
Tutuşup, kül olan ocaklarından,
Şahlanıp kan akan ırmaklarından,
Hudutlarda gazâ bayraklarından,
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından
Bizim dilimiz psikolojik nüansları tasvir etmede inanılmaz derecede yetersiz kalır. Örneğin, Fransızca psikolojiye uygun değildir çünkü terimleri ve kavramları fazlasıyla apaçıktır fakat hukuk için idealdir çünkü hiçbir boşluğa yer bırakmaz. Ancak psikolojide birçok delik açık kalır, aslında kalmalıdır da, gereken anlayışa ancak böyle ulaşabiliriz. İngilizce daha uygundur, özellikle Anglosakson dilinden gelen kelimeler. Alman dili de gayet iyidir; Almanların şair ve düşünür ulusu olduğu söylense de Almanca henüz çok az gelişmiş ve belirsizdir. Haliyle Almanca felsefe için iyi bir dil değildir ama psikoloji için harikadır, gerçi siyasi tarihin de gösterdiği üzere Almanlar rezil psikologlardır. Çin’in yazı dili muhtemelen bizim amacımız için en uygun olandır çünkü hala işaretlere ve hiyerogliflere sahiptir, ayrıca her işarete özel bir anlam da yükleyebilirsiniz. Bunun en iyi görüleceği yer Laotse King çevirileri; hiyeroglifler öyle çok yönlüdür ki, onlardan birçok şey çıkarılabilir.
Temel psikolojik hakikatler asla keskin hatlı terimlerle ifade edilmemeli. Uygun bir psikolojik terim daima belirsiz, sınırı belirlenmemiştir ama önemli bir şey aktarmayı da pekala başarabilirdir. Psikolojik bir terim ne kadar keskinse o kadar az şey ifade eder; sonuç olarak, hedeften de bir o kadar uzaktır çünkü ruhtaki hiçbir şey basit değildir. Her psikolojik varlık daima çok katmanlı ve çok karmaşık bir meseledir. Psişik hiçbir şey yalıtılamaz, psişik bir süreci yalıtabildiğinizi düşünüyorsanız o sürecin içindeki psişik yaşamı öldürdüğünüzden emin olabilirsiniz.
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
(...)
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
(...)
~Orhan Şaik Gökyay
Tarihin,aşkın,doğanın harmanlandığı çokta edebi olmayan bir Elif Şafak klasiği.Uzun zamandan sonra Elif Şafak okumak ve bunu doğanın dilinden dinlemek ruhumu dinlendirdi.En çok incir ağacının konuştuğu bölümlerden etkilendim. Yaşamak ağacı kadar olmasada etkilendim.
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...
Tutuşup, kül olan ocaklarından,
Şahlanup kan akan ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından
- Türkiye'nin İsrail'i kabul etme hususunda "sıraya girmesi" mecburî miydi?
- Türkiye'nin kabul etme hususunu ayrı değerlendiriyorum. Türkiye çok daha eski tarihlerden itibaren Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden dönemde Siyonizm davasına o dönemin uluslararası siyasî dengeleri icabı çok fazla belli etmemeye çalışarak can-u