Seninle sabahların aydınlığı otların ışıyışı seninle Sonsuzlukla arınmış ovada çığlıkları koşup giden atların Kirimi pasımı suyu sabunu bol bir teknede yudun yıkadın Aldın kaba doğayı düzenledin yeni baştan bir güzel elinle Su kuşlarıyla allı pullu donanma fenerleriyle ardıçlarla Bezedin düşsel gelinler örneği bir boydan öbür boya evreni Adım atmak yeniydi seninle uyumak uyanmak solumak yeni Mutlulukların çiçek açan denizi göz gördüğünce giden tarla Kanat vurur başının üstünde döner durmadan bir mavi güvercin Aydınlığında gecemin boy atan yabanıl bitkilerime azık Yaşantımı sürdürme gücüm benim günüme geceme düşen ışık Özgürlük dileğim kara ağaçlar değin köklü ölüm isteğim
Örneğin, Amerikan iç savaşı yüzünden Avrupa dokuma endüstrisinin gereksindiği pamuk gelmeyince, söz konusu yıllarda, pamuk tarımı yapılması için de baskı yapılmıştır Osmanlı İmparatorluğu'na. Osmanlı hükümeti de, "yabancıların teşvik ve telkini ile", 1862 yılında, "boz ve kıraç yerleri açıp tarla yaparak pamuk ekeceklere, bu toprakları bedava vereceğini, 5 yıl boyunca da pamuktan aşar almayacağını, pamuk ekilen bölgelere yol yapacağını", 1863 yılında da, "ithal edilecek pamuk makinelerinden gümrük alınmayacağını, ilan etmiştir. Gerçekten de Aydın ovasından İzmir'e, Çukurova'dan da Mersin limanına demir yolu döşenmiştir. Aydın-İzmir demiryolu 1871'de, Adana-Mersin demir yolu da 1886'da işletmeye açılmıştır.
Sis Çanı Yayınları 1994 Sayfa: 265
Reklam
Erkek tarla faresi belirli bir dişi yenilemeli biçimde çiftleştiğinde, beyninde "vazopresin" adı verilen bir hormon salgılanır. Vazopresinin beynin "accumbens çekirdeği" olarak bilinen bölgesindeki reseptörlere bağlanması ise "o" dişiyle ilintilendirilen bir haz duygusunun ortaya çıkmasını sağlar. Tek eşliliği kilit altına alan bu süreç, çift bağlanması olarak bilinir. İlginçtir ki, araştırmacılar genetik tekniklerle vazopresin düzeylerini yükselterek, çok eşli türleri tek eşli davranışlarına yönlendirebilmektedir.
Sayfa 99
Yazmayı, evet kadınsı performanslara ("tümce örme", "motif işleme", "ağ örme", "teyelleme", "ağır ağır pişirme"), hatta "uzun süren bir ço- cuk doğurma sürecine benzetir Woolf. Ama performansları çoğaltan, yazı metaforlarını zenginleştiren de odur. Günlüğüne bakıyorum: Yazıyı tarla sürmeye, tünel kazmaya, buz kırmaya, petrol kuyusuna inmeye, gergin bir ipin üzerinde her an aşağıya yuvarlama endişesiyle ip cambazlığına da benzetiyor. Akıntıya karşı kürek çekmeye, yokuş tırmanmaya, yokuş aşağı koşmaya, bir meyvenin olgunlaşmasana, yelkenlerin şişmesine benzetiyor. Kanatlanmaya, dans etmeye, demirci ustasının ekici örse vurmasana benzetiyor.
“Kendin için ne yaptın sorusuna hiçbir cevabım olmadı…”
Sayfa 183
“Güneşi arkasına alıp yürüyüp gitti adam. İzledim. Adamın yok oluşunu. Yolun yalnızlığını. Havanın kararmasını. Yıldızları. Sabahın ışığını... Hepsini aynı yerde izledim…”
Sayfa 171
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.