Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her ben dediğimde “Affola,” diyesim geliyor oysa..
Ben de bu dünyaya düşmüş biriyim. Kimi zaman şeytan dokunmuş düşünü hayra yoramayan Havva, kimi zaman af dileyerek kırk yıl gözyaşı döken  dem gibiyim. “Ben neyim?” diye gelmedimse de dünyaya, belli, “Ben neyim?” diye diye gideceğim. Parmaklarımın ucunda yükselerek bir pencere aralığından, batan güneşi gördüğüm günden beri, gökyüzünün rengini,
260 syf.
·
Puan vermedi
Hayat aslında hepimizin bildiği bir çocuk oyunundan ibarettir... Taş - Kağıt - Makas... Yenilgi ve yahut zafer, kendi avucumuzda değil; hayatınıza dahil olan başka avuçların hamlelerinde gizlidir... Tesadüf mü tevafuk mu diye bocalarken; ömrümüz, bu oyunun belirsiz eşleşmeleri ile son bulur, biter... Kitabın anlatım tarzı, dili öyle güzel ve akıcıydı ki okurken çok keyif aldım. Hatta keyif almaktanda öte huzur buldum. Bu kitap için doğru tanım sanırım bu "huzurlu bir okuma". Manevi olarak okura her anlamda iyi gelen ve dolu dolu bir kitap olduğunu düşünüyorum. Biraz felsefe biraz tasavvuf ikisinin harmanlandığı bir kitap. Benlik arayışı, insanın kendi içsel yolculuğu bu gibi konular üzerinde yoğunlaşarak okumuş olduğum bir kitap oldu. İnsana bazı şeyleri sorgulatan, düşündüren türden bir kitaptı. Kitabı okurken birçok satırın altını çizdim. Anlayarak, özümseyerek okumak gerekiyor bence.
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202452 okunma
Reklam
Şiirin nasıl bir yol izlediğini anlamıyorsunuz. Fuzuli'nin saf ve içten şiirine tercüman olan o temiz dilin üzerine sanat gibi, süs gibi iki belayı musallat etmişler; dilde onlardan başka bir şey bırakmamışlar, öyle şeyler söylenmiş ki sahiplerine şair demekten çok kuyumcu denebilir. Bir ucundan tutulsa da silkilse taş parçalarından başka bir şey dökülmeyecek... Dili donmuş bir kütle haline getirmişler. Bakiler, Nedimler, o deha perisinin alınlarına tanrısal bir ışık nur koyduğu adamlar, bu dilden bu ne çıkarabileceklerinde şaşırmış kalmışlar; dili - üstünü örten süs ve yapmacık yükünün altında zayıf, sarı, artık görülemeyecek, belki yol denebilecek bir duruma gelen ruhu - Veysilerin, Nergisilerin eline vermişler, o güzel Türkçeye bilmece söylemişler. Bunu inkâr etmek mümkün değil.
Arnavut kaldırımlı taş sokakta Ah bir dili olsa da bir, konuşsa...
Taş taşa değmeden duvar olmaz, birbirini üzmeyen insan olmaz. Kimileyin insanın yükü ağır, kimileyin duyguların dili sağır. An olur öfke kabarır, an olur yüz kararır. Dünya işi dünyada kalır. Kişi kötü demeyelim, işi kötü diyelim.
260 syf.
·
Puan vermedi
İçimdeki Kenan Ülkesi; Taş Kağıt Makas ve Final bölümlerinden oluşan bir kitap. Yazarın naif bir dili var. Duygu dolu kelimeler yansımış satırlara. Sevgisini, sevdiğine seslenişini ve bolca özlemini okuyoruz kitapta. Kitap roman ama olay örgüsünen ziyade duygular ve onları anlatım tarzı ile okuyucuyu çekiyor. Keyifle,sindire sindire okunan bir kitap.
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202452 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Merhaba dostlarr Bugün sizlere
Yusef Masadow
Yusef Masadow
kaleminden içimdeki Kenan ülkesi Taş - K'ağıt -Makas kitabı ile geldim... Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu kitap öyle bir solukta okunabilecek bir kitap değil hani bazı kitaplar vardır ya böyle sindire, sindire okunur işte öyle bir kitap. Sevmek sessizlikmiş, aşk ise sebat. sen sese değil
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202452 okunma
Hatırlayınız, Ebû Cehil bir gün avcuna taş parçaları saklayıp sorar Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’e: "Eğer gerçekten peygambersen avcumdakilerin ne olduğunu söyle?" Cevap Allah’ın Rasûlü’nden bir soru ile gelir: "Ben mi avcundakilerin ne olduğunu söyleyeyim, onlar mı benim kim olduğumu söylesinler?" Taşlar vecde gelir daveti duyunca. Dem bu demdir. Nurdan bir halka kurulur nâra müstahak elin içinde. Taşların her biri bir kalp olur. Tutuşurlar el ele. Bir işarete bakacak bütün mesele. Dili dönmez demeyin, dile döner taşlar ve haykırırlar aşk ile: "Lâ ilâhe illallah Muhammedü’n-Rasûlullah..." Cehâletin babasının avcu yangın yeri ama kalbi taş kesilmiş nasipsizin. Avcundaki taşları öfke ile yere çarpar, yine iman etmez. Ârifler derler ki, taşlar o anda zikretmeye başlamadı, onlar daim o zikir ile meşguldüler. Allah o an kulağından perdeyi kaldırdı da Ebû Cehil işitmeye başladı.
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT 1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir. Çakır Ağa, İsa
Dil ve Üslup Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.