Kalanların beni anlayacaklarını, yadırgamayacaklarını umuyorum. Ne çıkar ummasam? Elimde değil. Şu satırları hangi karyola üstünde, alacalı mor battaniyeyi kalkık dizlerimden göğsüme dek çekip yazdığımı bile açıklayamıyorum. Öğrenmesinler. Kimler? Ardıma düşen silahlı adamlar. Bu basit politik gerçekliği bile yazarken atlayıp, yerimi açıklamıyorum. Böylesine domuz bir sosyal determinizm içindeyim, yahut determinizm içimde.
İnsan bu. Ben de insanım. Hepsi o kadar. Bir hayvan, bir bitki, bir taş, buğu, su olsaydım, başka türlü olacaktım. Şimdi insan olarak böyleyim. O zaman neyi yazıyorum? Toplumun bana müsaade ettiğini. Ölürken de böyleyiz, diriyken de. İçime, fakir fukaralıktan işlemiş "ekonomistlik" dediğim pintilikten, şu kâğıdın daktilo harfi
yüzüne bile çızıktırıyorum. "İsraf haramdır" demişim bir yol. O "Haram"ı işleyemiyorum. Var mı ötesi?
boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım
bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan
kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım
bir şubat vapuru gibi puslu duman duman
eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım
iktisat fakültesindeki akşam aydınlığıyım
yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran
ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım
yunus emreden bu yana mehmed sıradağlarıyım
çünkü toprak dinledim demir anladım kömür duydum
davullar dağıttı göklere savaşlardan dönmezliğimi
çünkü bol kurşun yedim besmeleyle vuruldum
bilirse düşman bilir öyle kolay ölmezliğimi
bir mehmed kalktımsa ayağa bin mehmed oturdum
asyadan aldım türkü avrupaya getirdim
yanardağlar kıskanır böyle ateş sönmezliğimi
emperyalizme karşı her süngü benim adım
mustafa kemal'den bu yana mehmed sıradağlarıyım..
...
Akarken gözlerimden üç beş damla yaş
Sorarım kendime üç günlük dünyada bu ne telaş
Anladım ki yaşamak bir çeşit iç savaş
Durulurmuş insan büyüdükçe yavaş yavaş
o.ö
Ayıcılar geçti, affedilmemiş insanlar geçti
Şehirler taş yürekliydi Şarkısı-beyaz
İnsanların büyük rüyaları vardı
İnsanlar bir ölümle öldüler ki
Sevgiler arasında şaşırıp
Bir unuttular ki deme gitsin.
Ben olanca kuvvetimle
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan.